Önceki akşam, 3 Mart akşamı İngiletere’nin Ankara Büyükelçisi David Reddaway, Türkiye’de bulunan Uluslararası Kriz Grubu’nun (ICG) yeni başkanı Louise Arbour onuruna evinde bir yemek veriyordu.

Yemeğe Ankara’daki ABD Büyükelçisi James Jeffrey ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dış politika başdanışmanı Büyükelçi Hüseyin Diriöz de davetliydi.

Diriöz ve Jeffrey daha yemek salonuna geçilmeden konuşmaya başladılar. Bu konuşma sonrası Jeffrey cep telefonuna sarılarak bir yerlerle konuştu. Döndü, Diriöz’e bilgi verdi, bu kez Diriöz gruptan ayrılarak nispeten kısa bir telefon görüşmesi yaptı.

Yemekta, Arbour, Türkiye’nin son dönemlerde Balkanlardan Ortadoğu’ya dek üstlendiği krizlere müdahale rolünün dinamiklerini anlamak için davetlilere sorular soruyordu. Bir davetli Arbour’a ikide bir telefonları çalarak masadan kalkan, sonra dönüp diğerinin omuzuna dokunup bir şeyler söyleyen iki diplomatı işaret etti: İşte gözlerinin önünde bir kriz daha çözülüyor olabilirdi.

Diriöz ve Jeffrey, o sırada Cumhurbaşkanı Gül’ün ABD Başkanı Barack Obama ile telefonda bir görüşme yapmasını ayarlamaya çalışıyorlardı.

Konu, ertesi gün (yani dün) ABD Temsilciler Meclisi’nde oylanacak olan Ermesi soykırım iddiaları tasarısıydı.

Yeni Vaşington Büyükelçisi Namık Tan’ın Ankara’ya ilettiği son haberler iç açıcı değildi. Gül bu nedenle en üst düzeyde devreye girmeye karar vermişti.

Diriöz, Jeffrey ile yaptığı son görüşme ardından ev sahibi Reddaway’den izin isteyerek davetten ayrıldı. 

Obama devreye giriyor
Bir saat kadar sonra Cumhurbaşkanlığı kaynakları Gül’ün Obama ile bir telefon
görüşmesi yaptığını doğruladı.

Gül, Obama’ya, tasarının kabulü durumunda Afganistan’dan Irak’a, Bosna’dan Lübnan’a, İran’a dek yayılan Türkiye-ABD ilişkilerinin bundan zarar göreceğini, ayrıca Ermenistan ile protokollerin onaylanması aşamasına gelen yakınlaşmanın kestirilemeyecek bir süre gündemden düşeceğini anlattı.

Dün, Amerika’da sabah olur olmaz, daha Kongre’deki Komite’de oylama yapılacak oturum başlamadan önce Obama Kongre üyelerine hitaben bir mektup yayımladı ve tasarının hem Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasına, hem de Amerikan çıkarlarına zarar vereceği gerekçesiyle reddedilmesini istedi.

Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da Komite Başkanını arayarak Amerikan çıkarlarının bu tasarı nedeniyle zarar görmemesi konusunda uyarıda bulundu.

ABD Başkanları daha önce de duruma müdahale derek Ermeni soykırım tasarılarını durdurmuşlardı. Ama bu müdahale genellikle son dakikada, Komite oylaması aşamasını geçen tasarının Temsilciler Meclisi Genel Kurulu’nda oylanmasını engellemek için yapılır, bu genellikle 24 Nisan’a yakın bir tarihte olur, o zamana dek Ankara tırnak üzerinde beklerdi.

Bu durum, Türkiye’ye Ermenistan’la protokollerin onaylanması için belki en fazla bir yıl daha zaman kazandırdı.

Obama’nın henüz Komite oylaması yapılmadan müdahalesinde Gül’ün zamanında devreye girmesinin belirleyici rolü oldu.

Baykal’ın Gül’ü takdiri
Gül, son dönemlerde hükümetin yargı ile ve asker ile yaşadığı gerilimlerde devreye girmesiyle de toplumun gözünde öne çıkmaya başladı.

Gül’ün Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile haftalık görüşmelerini bir arada yapması, toplumda bu yönde oluşan gerilimi giderici bir girişim oldu.

Yargı reformunun Meclis uzlaşmasıyla yapılması konusunda yargı kurumlarının başkanları ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile yaptığı görüşme sonrası muhalefet liderlerine de görüşme daveti yapması aslında gerekli olduğu kadar riskli bir adımdı.
Çünkü CHP lideri Deniz Baykal da, MHP lideri Devlet Bahçeli de daha yakın zamanlarda yaptıkları açıklamalarda, Gül’ü AK Parti hükümetinin uzantısı gibi davranmakla suçlamışlardı.

Ama, muhtemelen son dönemdeki faaliyeti nedeniyle Baykal da, Bahçeli de anında olumlu yanıt verdiler. Görüşmelerinin de yararlı geçtiğini duyurdular.

Baykal’ın Gül temaslarına ilişkin ‘Hükümet kırdı döktü, Cumhurbaşkanı toparlamaya çalışıyor’ ve ‘Anayasa için toplumu kutuplaştırmayacak çözüm arıyor’ değerlendirmesini Zihni Erdem’in haberinden okuyoruz.

Baykal’ın Gül hakkındaki bu takdir ifadelerini iyi okumak gerekiyor. Gül, siyaset ve toplum üzerindeki ağırlığı artan bir Cumhurbaşkanı profili çizmeye başladı.

Kaynak: Radikal