Lübnan’da eski Suriye istihbarat ağı başkanı Rüstem Gazali’nin hikayesi dikkat çekmeye devam ediyor. Gazali’nin birkaç hafta önce Askeri İstihbarat başkanı Refik Şehade’nin ofisinde şiddetli bir şekilde darp edilmesinden sonra perşembe günü Şehade’nin görevinden alındığı haberi geldi.

Gazali’nin Şehade’nin adamları tarafından niçin dövüldüğü net olarak belli değil. Kurbanın kendisi, oldukça komik bir şekilde, isyancılarla savaşırken yaralandığını savundu. Bu şahıs, Ignace Leverrier müstear adıyla Le Monde’a gönderdiği (Fransızca) “Un Oeil sur la Syrie” başlıklı uzun bloğunda, neler olduğu hakkında farklı teorilerle ilgili çarpıcı bir genel bakış sundu.

Giderek yaygın halde kabul edilen görüş, Gazali’nin İran ve Hizbullah’ın Suriye üzerindeki tesirlerinden duyduğu hoşnutsuzluğu dile getirdiği için cezalandırıldığıdır. Aslında isyancıların eline geçmesini önlemek için kendi evinin havaya uçurulmasını emrettiği olay da onun evi İranlılar ya da Hizbullah’a teslim etmeyi reddetmesinden kaynaklanmış olabilir.

Leverrier ayrıca birkaç ay önce Hizbullah’la Suriyeli yetkililer arasında yapılan toplantıda neler olduğunu da açıklıyor. Hizbullah temsilcilerinin o toplantıda, Suriye Ordusu’nun Hizbullah’a ait medyanın işlerini engellemesi, kendi medyasında da Hizbullah’ın başarılarından bahsetmekten uzak durmaya çalışmasından şikayet ettikleri bildirildi. 

Bu, hiç de göz ardı edilecek bir görüş değildir. Hizbullah’ın kendi destekçilerine Suriye’deki kanlı müdahalesinin faydalı olduğunu göstermeye ihtiyacı var. Bu yüzden, medyasının partinin zaferlerini yayımlama fırsatının engellenmesi bir problemdir. Hizbullah ve Suriyeliler arasında gerginlik olduğundan hep bahsedilir. Gazali’nin toplantıdaki tepkisinin de bunu doğruladığı görülüyor.

Leverrier’e göre Gazali toplantıda ayağa kalktı ve partiye şu sözlerle tepki gösterdi: “Suriye olmazsa net bir şekilde Hizbullah da mevcut olmaz. Bugün Suriye’de olanlar Hizbullah’ın bekasını da etkiliyor. Hizbullah, Suriye’de kendi adına da savaşıyor.” Leverrier, Gazali’nin Hizbullah’ı savaşmamakla, “geri çekilmeleri için isyancı gruplara para ödeyerek zaferlerini hiç çatışmaya girmeden satın almayı” tercih etmekle suçladığını ifade ederek sözlerine devam etti.

Bunlar doğruysa ve Gazali İran ve Hizbullah için daha uysal hale getirildiyse biz Şehade’nin akıbetini nasıl yorumlayacağız? Beşşar Esad, Gazali’ye yapılandan hoşlanmadığını mı göstermek istedi? Belki öyle ama Gazali’nin de görevden alındığına dair henüz doğrulanmayan haberler var. Bu da başkana zor bir karar vermekten başka seçenek bırakmadığını akla getiriyor.

Gerçek bir yana, eğer İran’ın Şam üzerindeki etkisi konusunda Suriye’de bir memnuniyetsizlik varsa bu Esad’ın kolay kolay göz ardı edebileceği bir şey değildir. Bu rejimin meşruiyeti, babasının rejimindeki gibi, hep gururlu bir bağımsız Arap milliyetçisi devlet imajına bağlı olmuştur. Hafız Esad’ın İran’ın hem Suriye hem de Lübnan’daki rolünü sınırlandırmak için gösterdiği güçlü çabalar da işte bu yüzdendi. Yine eski Suriye liderinin Sovyetler Birliği’yle bile en ufak bir bağımlılık imasında bulunmaktan dahi dikkatle kaçınmış olması da bu yüzdendi.

Ayrıca, İran’la ilişkilerin mezhepsel ilişkilerle de alakası var. Nusayriler, (Şiilerle, aleyhtekilerin zannettiğinden çok farklı olmalarına rağmen) mezhepsel yakınlıklarından dolayı kendi istekleriyle Suriye’yi İran’a teslim ettiklerinin söylenmesini istemezler. Şehade bir Nusayridir ve onun bir Sünni olan Gazali’ye karşı eylemleri Şam’daki dedikodu çarkında böyle bir suçlamayı kolayca kuvvetlendirebilir. Esad, bu tür spekülasyonlara bir son vermek için onu görevden almak zorunda kalmış olabilir.

Hizbullah ve İran’dan şikayet etmişse Gazali bu konuda yalnız değildir.

Kariyerlerini ilk olarak Hafız Esad yönetiminde inşa edenlerin bugün Suriye’de meydana gelen olaylardan öfke duymadıklarına inanmak zordur. Lübnan’daki görevi sırasında Hizbullah’a ast’ı olarak muamele eden Gazali için, bugün partinin önünde eğilmek özellikle çok acı bir hap olmalıdır. Gazali meselesinin Suriye rejimi içinde, özellikle de karanlık güvenlik teşkilatı içinde hassas kapıları açması kuvvetle muhtemeldir.

Eğer öyleyse bu, İran’ın Arap dünyasına yayılmasının zorluk ve engellerine ışık tutar. İran ve müttefikleri şüphesiz, tünelin ucunda hiçbir ışık görünmezken Esad rejimini kurtarmak için hem paraları hem de canlarıyla ağır bir bedel ödediler. Ama Gazali bir konuda haklıdır: Bunlar bu fedakarlığı Esad’a özel bir düşkünlükleri olduğu için değil onun düşmesinin İran’ın Orta Doğu’ya hakim olma çabalarına büyük bir engel teşkil edeceği için yapıyorlar.

Gazali’ye neler olduğunun gerçek sebebi hiç bilinmeyebilir ama spekülasyonların nasıl onun İran ve Hizbullah’a olan hoşnutsuzluğuna kayması yeterince açıklayıcıdır. Yurt içinde bu intibaa yol açabilecek, Gazali’nin Suriye’nin İran’ın himayesinde olmasına meydan okuyan cesur bir memur olduğuna dair bir hissiyat var.

Gazali’nin halen görevde mi olduğu yoksa görevden alındığına dair haberlerin doğru mu olduğunun beklenip görülmesi gerekiyor. Ama Beşşar Esad’ın, üst düzey istihbarat görevlileri birbirlerine saldırmaya başladığı zaman ya sert tedbirler alıp düzeni sağlaması gerektiğini, ya da aksi takdirde her şeyi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını bilmesi gerekiyor.

Kaynak: Now News
Dünya Bülteni için çeviren: Mehmet Şeyhoğlu