İsrail’in Demir Kubbe sistemi, füze savunma sisteminin gerçek bir muharebe silahı olduğuna delil olarak sunuluyor.
Fakat İsrail, Demir Kubbe’nin Gazze’deki son husûmet sırasında fırlatılan roketlerin yüzde 90-95’ini yakaladığı iddialarını destekleyecek bilgileri sağlamış değil.
Amerikan Kongresi, Demir Kubbe için ilave kaynak sağlamadan önce sistemin performansı hakkında bağımsız doğrulama talep etmelidir.
Kasım ayında İsrail-Hamas arasında ateşkes ilan edileli beri Demir Kubbe, füze savunma sisteminin teorik olmaktan çıkıp gerçek bir muharebe silahı olduğuna dair delil olarak selamlanıyor. İsrail-Filistin çatışmasında oyunu değiştirdiği de söyleniyor. Hüküm, Amerikan Dış İlişkiler Konseyi savunma uzmanı Max Boot tarafından “füze savunma sistemi çalışıyor” diye havalara uçuruldu.
Ancak Demir Kubbe’nin sözde müthiş başarısı hakkındaki haberlerin ardında (İsrail hükümeti, Hamas denetimindeki Gazze’den İsrail’e doğru fırlatılmış 400 füzeyi yakaladığını iddia ediyor) bulanık bir hikâye yatmaktadır.
Amerikalı yetkililer bundan yirmi yıl evvel 1990-1991 I.Körfez Savaşında benzer bir başarı hikâyesini dillendirmiş, Amerikan ordusunun yerleştirdiği Patriot sisteminin Irak tarafından İsrail ve S.Arabistan’a fırlatılan Scud füzelerinin yüzde 80’nini yakaladığını iddia etmişlerdi. Patriotların performansı hakkındaki veriler açıklandığında ise bu iddiaların büyük ölçüde yanlış olduğu ortaya çıkmıştı.
Performansı hakkındaki tüm bilgi ABD dâhil İsrail’in savunma ortaklarıyla toplanıp-incelenip paylaşıldığında Demir Kubbe de bu tür savunma sistemlerinde bir adım ötesini temsil ettiğini ispatlayabilir. Bu noktada bir gerçek fazlasıyla açık: İsrail bu tarihe kadar pek bir bilgi paylaşmış değildir ve İsrail savunma güçlerinin dışındaki gözlemcilerin Demir Kubbe’nin gerçekte ne kadar başarılı olduğunu bilmelerinin yolu yoktur.
Bir füze savunma sistemi veya oyun değiştirici değildir
Evvela, Gazze çatışmasında reklam edildiği gibi başarılı olsa bile, füze savunmasının apaçık işlediği yönündeki Demir Kubbe efsânesinin foyasını açığa çıkaralım. Terminoloji/ıstılah önemlidir. Demir Kubbe öncelikle roket savunma sistemidir ve roketler ile füzeler arasında esaslı bir farklılık vardır. Roketlerde güdüm sistemi yoktur; füzeler de vardır. Roketler, yakıtın ve fırlatıcının konum ve açısının tâyin ettiği bir yörüngeyi izlerler. Bir kez ateşlendiklerinde, radarlar fırlatmayı tespit ettiğinde kolayca izleri sürülür. Demir Kubbe’nin avcı füzesi olan Tamir’i hedefteki rokete ve başlığına doğru güdümleyen kendi küçük radarı vardır. Tamir, hedefteki roketin yakınında kendi yükünü ateşler ve ortaya çıkan patlama bir şarapnel bulutu oluşturur ki başarılı olduğu takdirde havada kilometrelerce yükseklikte roketin başlığını patlatır.
Bir roketi bu şekilde imha etmek büyük bit teknik marifetse de Amerikan füze savunma çabasının temel dayanağı olan (hit to kill) sistem bu değildir ve Demir Kubbe’nin daha büyük balistik füzeleri durdurması amaçlanmamıştır. ABD ordusu Irak’ta Phalanx adı verilen bir sistem kurmuştu ve haberlere göre, Bağdat’ta Amerikan büyükelçiliği ve Irak yönetimi kurumlarının bulunduğu Yeşil Bölge’ye yapılan benzer roket saldırılarını durdurmuştu. Basındaki haberler, Phalanx’ın İsrail’de de aynı işi yapabileceğine işaret etmektedir. Tuhaftır, basında Phalanx’ın başarısından nadiren bahsedilmektedir. Alkışlar içerisinde gelecekteki füze savunma sisteminin müjdecisi olarak da anılmamıştır. O halde Demir Kubbe niçin farklı? Yüzlerce milyon dolarla (muhtemelen yüz milyonlarca dolar da yolda) Demir Kubbe’yi destekleyen Amerikalı vergi mükellefleri bunu bilmelidir.
Davud Sapanı, Arrow, Termina Safhası Yüksek İrtifa Hava Savunması (THAAD) ve füzeleri uçuş safhasından hedefleyecek karaya konuşlandırılmış savunma programları (GMD) gibi ABD ve İsrail’in kafalarında daha büyük ve daha hızlı füzelerle geliştirdikleri sofistike sistemler üzerinde henüz son söz söylenmiş değil.
Bir kimse İsrail’in başarı iddiasını görünür değer üzerinden kabul etse bile bir şey açıktır: Demir Kubbe İsrail vatandaşları için oyun değiştirici değildir. Hamas roket fırlatarak Sderot, Aşkelon ve sınıra yakın diğer yerlerde yaşayan insanları yıllardır tedhiş etmektedir. Yer yer zayiata yol açsa da saldırıların çoğu ya az yahut hiç zarar vermemiştir. Ancak vatandaşların normal hayat akışını kesintiye uğratmayı başarmıştır ki başlıca amacı da budur zaten. Kasım ayındaki saldırı sırasında vatandaşlar bomba sığınaklarında çömelmeye devam ettiler; Demir Kubbe’yi atlatıp kendilerine füze isabet etmesini hiç kimse şansa bırakmadı.
Demir Kubbe’nin mâliyeti
Mâliyeti düşünüldüğünde, Demir Kubbe oyun değiştirici değildir. Demir Kubbe bataryalarının son çatışmada 400 roketi yakalama mâliyeti haberlere göre 25-30 milyon dolar arasında oldu. (Hamas’ın 1.400’den fazla roket fırlattığı, bunların çoğunun meskûn mahalin dışına düştüğü söyleniyor.) İsrail Savunma Kuvvetlerinin tahminlerine göre çeşitli düşman kaynaklardan – Hamas, Suriye, Hizbullah ve Suriye - İsrail’i hedef almış yaklaşık 200.000 roket var. Bunların ezici çoğunluğu ucuz ve Hamas’ın Kasım’da fırlattığı türden kısa menzilli roketler.
Demir Kubbe avcı füzesinin mâliyeti ise 50.000 dolar; füzeyi ateşleyen bataryanın fiyatı ise 50 milyon dolar. Hamas’ın tercih ettiği kısa menzilli Kassam roketi 1.000 dolardan daha az bir mâliyetle üretilmektedir. İkisi arasındaki mâliyet farkını hesaplamak için bilim adamı olmaya gerek yok.
Amerikalı vergi mükellefleri, İsrail’de roket ve füze tehditlerini karşılamak üzere çok katmanlı bir füze savunma sistemini geliştirme mâliyetinin büyük bir kısmını 20 yıldır karşılıyor. Demir Kubbe haberlere göre ABD’den bugüne değin 275 milyon dolar aldı ve 2013 savunma bütçesinden 600 milyon dolar daha ayrıldı. İsrail ordusunun tahminlerine göre, roket ve füzelere karşı ülke genelini kapsama alanına almak için 4 milyar dolara daha ihtiyaç duyuluyor. Böylesi bir ihtiyacı karşılamak için ABD’den ciddi yardıma ihtiyaç duyulmaktadır.
İsrail savunma sisteminin diğer katmanı, Lübnan veya Suriye’den fırlatılacak füzelere karşı tasarlanan Davud Sapanı olarak biliniyor. Bunun mâliyeti de ABD’yle müşterek karşılanıyor. Davud Sapanı için Amerikan kaynağı hazır değilse de yine haberlere göre Amerika Birleşik Devletleri 2010 ve 2011 yılında bu sisteme 160 milyon dolar katkıda bulundu. Öngörülen sistemin son katmanı ise Arrow. Bu sistem de ABD-İsrail ortak girişimi. İran ve diğer ülkelerden fırlatılacak uzun menzilli balistik füzeleri yakalamak için tasarlanmış. Washington, on yıl zarfında Arrow’un 3 milyar dolarlık geliştirme mâliyetinin yarısından fazlasını ödedi ve güncellenmiş hali olan Arrow-3’ün tahminen 100 milyon dolarlık tüm mâliyetini karşıladı. Arrow-3 avcı füzesinin fiyat etiketi 2.2 milyon dolar olacak.
Demir Kubbe’nin gerçek performansı nasıldı?
Demir Kubbe’nin bildirilen başarısı Brezilya, Hindistan, Singapur, Güney Kore gibi ülkelerin ilgisini çekti; aynı sistemi onların da istedikleri söyleniyor. Bu sözde başarı, füze savunmasının çalıştığı/işe yaradığı deliliyle bir noktaya getiriliyor. Nato, Suriye füzelerini yakalamak için Türkiye’ye Patriot bataryaları yerleştiriyor. Ve füze savunma sistemine inananlar yine lazerler için bastırıyorlar, büyük füzeleri güvenilir şekilde vuracak lazerleri geliştirmek adına başarısız olmuş teşebbüslere milyarlarca dolar akıtılmış olmasına rağmen. Örneğin Raytheon “lazer Phalanx”ı Demir Kubbe’den donanmanın kullandığı ve kara konuşlu sistem olarak uyarladığı, Yeşil Bölge’’ye yapılan roket saldırılarını durdurmakta son derece etkili olduğu söylenen bugünkü Phalanx’a kadar taktik muharebe alanında ne varsa onların yerini alabilecek geleceğin silah sistemi olarak reklam ediyor.
Füze savunmasına – özellikle lazer füze savunmasına - gösterilen bu iştiyak, onlarca yılın pahalı başarısızlıklarını gizlemektedir. İsrail gibi ABD de çeşitli seyir güzergâhları üzerinden gelecek füzeleri fırlatma safhası, uçuş safhası ve son safhada yakalayacak kara ve deniz platformları dâhil katmanlı bir sistem geliştirmeyi amaçlamıştı. Bugüne kadar yapılan toplam harcama 200 milyar dolardır. Ancak etkili bir sistemi sahaya çıkarmanın önünde büyük sorunlar var halen.
Böylesi bir geçmişe bakınca, Kongre’nin Demir Kubbe’ye ilave kaynak tahsis etmesinden önce cevaplanması gereken iki önemli soru vardır. Birincisi, yine Ratyheon’un ürettiği Phalanx karşısında Demir Kubbe’nin performansı nedir? Haberlere göre İsrail’de Phalanx ünitesi var; kullanılıp kullanılmadığı ise bilinmiyor.
İkinci soru, Demir Kubbe’nin başarı oranına dairdir.
Kamuoyuna çok az bilgi sunulmuş olmasına rağmen bazı analistler İsrail ordusunun reklam ettiği yüzde 90-95’lik başarı oranını sorgulamaktadırlar. İsrail’in Kongre’ye çıkıp böylesi astronomik başarı oranı iddialarını destekleyecek veriler sunması gerekir. Bu iddialar hakkında ayrıca bir de bağımsız soruşturma yürütülmelidir.
MIT profesörü ve füze savunma uzmanı Ted Postol geçenlerde böylesi bir soruşturma için bir yaklaşım önerdi: Demir Kubbe avcı füzelerinin video görüntülerinin incelenmesi. Demir Kubbe avcı füzeleri parçalanan bir başlık taşırlar. Avlama sırasında füzenin patlamasından doğan şarapnel hedefteki roketi vurur ve başlığını imha eder. Bu patlamaların her biri küre biçiminde ateş topları oluşturur ki video’da görünür olacaktır. Ateş topları küre biçiminde yahut bazı hallerde iki ayrı küre biçiminde değil de uzamış halde görülebilirler; birbirlerinin küre biçimlerini çarpıtacak şekilde üst üste de binebilirler. Postol şunu söylüyor: Eğer video görüntüleri tek bir ateştopu gösterirse, yüksek ihtimalle başarısız bir avlamanın işaretidir.
Gelecek günlerde ticari görüntüleri ulaşılabilir olacağı için Demir Kubbe’nin başarı oranı hakkında bir şekilde bağımsız bir değerlendirme yapılabilir. Bu başarı oranı mümkün olsun ya da olmasın, Kongre eldeki verileri incelemek ve Amerikan füze savunma programı üzerindeki etkilerini değerlendirmek üzere oturumlar düzenlemelidir. Füze savunma tarihi bir süre sonra asılsız olduğu ortaya çıkan başarı iddialarıyla doludur. Amerikan yönetimi, Demir Kubbe’yi Altın Kubbe’ye çevirecek parayı harcamamalıdır.
Kaynak: Bulletin of The Atomic Scientists
Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın