Ekrandan bakınca kaliteli, kibar, mütevazı, hatta "steril" bir çocuğa benziyor. Biraz sinik bir hali var ama gevşek değil. Hem aklı başında, hem samimi, hem de sevimli bir şey…
Emperyalizmin karşısında mazlumlardan yana iyi kalpli bir şövalye gibi duruyor.
En azından ortopedik değil.
Ne pahasına olursa olsun makam-mevkiini korumaya çalışan emsallerinin aksine, idare-i maslahatçılığa tenezzül etmez bir edası var.
Şaklabanlığa pirim vermeyen son derece başarılı bir televizyoncu, beyefendi bir insan.
Uzaktan izlediğim kadarıyla Akşam yazarı Serdar Akinan'ın bende bıraktığı izlenim üç aşağı beş yukarı böyle.
Gelgelelim, geçen gün öyle akla hayale gelmez, öyle acayip bir yazı kaleme aldı ki, okuduğuma inanmakta güçlük çektim.
Mezkur yazı, maalesef, hiçbir eleştiriyi hak etmiyor. Lakin, gündemin, aklı başında (izlenimi veren) bir yazarın bile dengesini nasıl allak bullak ettiğini göstermesi bakımından önemli.
Buyurun, birlikte okuyalım:
"Şimdi bu işbirlikçi arkadaşlar anayasamızın "laiklik" taşını kaldırıp atıyor./ Ne tarihten, ne felsefeden, ne sosyolojiden ne de laftan anlıyorlar...
ABD ve İngiltere bunlara, "Yürü koçum kim tutar seni..." dedi ya.../ Oysa kurucu felsefe ile oynuyorsun...
Kılıç çekiyorsun. / Kime?/ 88 yıl önce bu toprakları o Müslüman katillerine vermeyenlere...
Müslümanların katilleriyle işbirliği yapan sen değil misin? /Bu adamlar 88 yıl önceki aynı katiller değil mi? / Masalarında hâlâ o haritalar dolaşmıyor mu?
Yanlış yaptınız. /Mertçe; karşımıza çıkarak; "Kemalizmi yıkacağız, manda olacağız..." diyerek ve delikanlı gibi kan dökerek yapmadınız.
Öte mahallenin itlerini arkanıza alıp kaçak güreştiniz./ Şimdi adam seçiyorsunuz... Yanınızda üç tane Neo-İslamcı, dört tane eski solcu aydın... Karşınızda şahsiyetsiz bir muhalefet, üniformalarını hızla epriten bir üst yapı...
O 411 el "gerçekte" kaç kişiyi temsil ediyor? Göreceğiz.../ Söz bitmiştir. / Kansız olmaz…"
Hayır, ben bu kadar yanılamam. Galiba iki adet Serdar Akinan var. Biri bende bıraktığı izlenimin yazarı, diğeri yukarıdaki kana susamış manyak satırların yazarı. (Karıştırmayın; yazar değil, yazı manyak.)
Halbuki, çok değil birkaç hafta önce aynı Serdar, "Bir an önce bir kararname ile türbanın kamuda serbest kalması için tüm bu odaklar (Yüksek yargı, ordu ve muhalefeti kastediyor-S.T) kampanya başlatmalı. / Türban tuzağına düşmeyen Türkiye'nin önünü açar…" diyordu.
Şimdi ne oldu, nasıl bu hale geldi, gerçekten anlamak mümkün değil.
Galiba bu havalar delirtiyor, aman dikkat, diyeyim!