Son birkaç aydır Türk basınında Avrupa Birliği veya Avrupa ile ilgili bir şey bulabilmeniz için epey bir bakınmanız gerek. Avrupa ‘out’, Türkiye’nin doğu komşuları ‘in’. En azından görüntü bu. Bu açıdan geçen hafta istisnaiydi.

Haftanın ilk haberi AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Türkiye’nin 1949’da kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin başkanlığına seçilmesine dairdi. Bu Türkiye için Avrupa’dan gelen iyi bir haber. Evet, bu meclisin başkanı olmak sizi Avrupa siyasetinde kilit bir aktör yapmaz. Bunun da basit bir nedeni vardır: Konsey, insan haklarını ve demokrasiyi sıkı sıkıya savunsa da, burası öyle önemli kararların alındığı bir zemin değildir. Öte yandan bir Türk siyasetçinin bu göreve atanması ise sembolik bir önem taşır.

Bu atama, Türkiye’nin Avrupa’nın parçası olmadığını iddia eden Avrupalıların son
dönemlerde güç kaybettiğini göstermektedir. 

Çavuşoğlu’nun göreve geldikten sonra yaptığı ilk konuşmada, Türkiye’nin yeni bir sivil anayasa kabul etmesi gerektiğini vurgulaması da iyi bir haberdi.  Kanımca,  AKP liderliğiyle koordineli olmasaydı böyle bir şeyi söylemezdi. Bu, iktidar partisinin olanca muhalefete rağmen, risk almaya istekli olduğunu ve şimdi anayasal değişikliklerle, sonrasında da tamamen yeni bir anayasayla ortaya çıkma taahhüdüne bağlı kalmayı planladığını işaret ediyor.

Avrupa’dan en iyi haber ise geçen hafta sonu geldi. Bu haftadan itibaren Euronews’i Türkiye ekranlarında (Digitürk’ün 123. kanalı) izleyebilecek ve internet sitesini (www.euronews.net) Türkçe okuyabileceksiniz. Bu niye çok önemli? Euronews, ‘dünya haberlerini Avrupa perspektifinden verme’ iddiasındaki bir kanal. Avrupalıların büyük kısmı kanalı biliyor, zira kablo veya uydu üzerinden kendi dillerinde seyredebiliyor. Euronews’i açtığınızda Avrupa ve dünyadaki en son haberleri, yanı sıra ekonomi bilgilerini ve bilim, kültür ve spora dair kısa haberleri on dakikalık bir kuşak halinde bulabiliyorsunuz. Bu kuşak yarım saatte bir güncellenip tekrarlanıyor.

Hazmetmesi kolay ve gayet bilgilendirici. Aynısı internet sitesinde de var. Tek bir tıklamayla Avrupa’dan en son haberleri Türkçe alıyorsunuz; Avrupa ve Latin Amerika’daki bütün büyük futbol liglerine dair haberler de cabası. TRT, Euronews’ın  hissedarlardan biri oldu, 20’den fazla Türk gazeteci de kanal için çalışacak. Bu da Türkiye hakkında daha fazla haber yayımlanacağı ve diğer Avrupalılar tarafından izleneceği; Türklerin de Avrupa hakkında daha fazla bilgiye ulaşacağı anlamına geliyor.

Türkiye hakkındaki ilk haberlerden biri Başbakan Erdoğan ile yapılan röportajdı. Erdoğan Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’ye ve Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan diğer çevrelere şu sözlerle güçlü ve ikna edici bir meydan okumada bulundu: “Onların ne yaptığı ya da önümüze ne tür engeller koyduğu önemli değil, biz yolumuza sabırla devam edeceğiz.” Yani Türkiye Avrupa istikametinde yürüyecek.

Başbakan AB üyeliğine yönelik süregiden çabalara kendisini böylesine açık bir şekilde bağlayarak, genellikle üzerinden atlanan önemli bir olguyu da ayırt etmiş oluyordu: AB Türkiye ile müzakereyi asla durdurmayacak. Böyle bir karar ancak oybirliğiyle alınabilir ve bu hiçbir zaman olmayacak. Türkiye’nin katılımını isteyen AB üyesi ülkeler daima olacak. Bu da mevcut süreci durdurabilecek yegâne ülkenin bizzat Türkiye olduğu anlamına geliyor. Sarkozy bunu gayet iyi biliyor ve o yüzden Türkiye’yi sürekli kışkırtıp duruyor.

Asabı bozulan Türklerin zokayı yutmasını umut ediyor. Erdoğan bu tuzağa düşmeyeceğini açıkça gösteriyor. Bu ülkede statükoyu değiştirmek isteyen Türkler ve Türkiye’nin Avrupa’daki dostları için bir iyi haber de bu. Fazla iyimser görünmek istemiyorum, fakat 2010’da bu türden daha çok haber gelirse, Avrupa süreci usul usul eski haline getirmeye başlıyor demektir.

Kaynak: Radikal