AKP'nin kapatılması, Türk demokrasisinin karanlığa gömülmesine yol açar ve güç bela ilerleyen AB sürecini iyice zora sokar
Türkiye, ılımlı İslamcı iktidar partisiyle laik devlet ilkelerini kıskançlıkla muhafaza eden ordu, yargı ve eğitim kurumlarına mensup seçkinler arasındaki iktidar mücadelesinde hiç de hayra alamet sayılamayacak yeni bir safhaya girmiş durumda. Türkiye'nin Anayasa Mahkemesi de geçen ay, Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın AKP aleyhine açtığı kapatma davasını görüşmeyi kabul ederek bu mücadelede yerini almış oldu.
Başsavcı Yalçınkaya'nın öne sürdüğü itham veya talep ettiği ceza açıkça ortada. Geçen 22 Temmuz'da düzenlenen genel seçimlerde oyların yüzde 47'sini ve 341 milletvekiliyle meclis çoğunluğunu elde eden AKP, 'laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı' olmakla suçlanıyor. Başsavcı Anayasa Mahkemesi'nin 11 yargıcından AKP'yi kapatıp partinin 71 mensubunu beş yıl boyunca siyatten men etmesini istiyor. Men edilmesi istenenlere 38 milletvekiliyle Başbakan Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül de dahil.
Anayasa Mahkemesi'nin meşru yollardan seçilmiş bir partiyi kapatarak halk iradesini hükümsüz kılacak olası bir kararı, Türk demokrasisinin karanlığa gömülmesine yol açacak ve Türkiye'nin zaten güç bela ilerleyen AB üyeliği sürecini daha da zora sokacaktır. Erdoğan hükümetinin serbest piyasa reformlarının cazibesine kapılan yabancı yatırımcılar da muhtemelen siyasi istikrarsızlığın sarsıntıları karşısında korkuya kapılacaktır.
Türkiye'nin ulusal çıkarları, aşamalı değişim, uzlaşma ve son demokratik kazanımların korunmasından geçiyor. İktidardaki İslamcılar, bazı belediyelerde alkolü yasaklayarak ve kamuya açık alanlarda harem selamlık uygulayarak yerleşik laik yapıyı kışkırtmamalı.
Ordu ve güvenlik görevlilerinden menkul şaibeli 'derin devlet' de, laik değerleri seçmenlerin idaresini hiçe sayarak korumaya kalkışmamalı.
Anayasa Mahkemesi yargıçlarının Türkiye demokrasisini korumak bakımından yapabileceği en iyi şey, Başbakan Erdoğan'ı ve mesaidaşlarını laikliğe saygı konusunda uyarmak, fakat halkın iktidarı teslim ettiği bir partiyi kapatmaktan kaçınmak olacaktır.
Kaynak: Radikal