Bu rüyayı görenler çok. Ergenekon işi fiyasko ile sonuçlansa bayram edecek olanların sayısı az değil.
 

 Bunu, bugüne kadar kimi manşetlerden, kimi sütunlardan görerek geldik. Davanın başladığı gün Silivri'de yaşanan kaos da, en çok o çevreyi umutlandırdı.

-İşte, Ergenekon hikayesini uyduranlar her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırmışlardı! Olay, medyaya "kaos" biçiminde yansıyacak, bu da davanın negatifine eklenecekti. Bu dava, daha baştan yargı ötesi bir damga yiyecekti. Evet, böyle, o çevreyi umutlandıracak şekilde yansıdı medyaya ilk gün, ama bu iş, öyle bir mahiyet taşıyor ki, bu davanın fiyasko ile bitmesi dahi, pek bir şeyi değiştirmeyecek.

Türkiye'nin hafızası ve şu ana kadar medyaya yansıyan dava dosyası ile ilgili bilgiler, ortada, kökünün kazınması gerekli bir urlaşma olduğu kanaatini "en derin" şekilde zihinlere kazıdı. Aktörler şu veya bu olabilir, ama derinlerde seyreden bir urlaşma var ki, Türkiye, on yıllardır bunun bedelini ödüyor. Ve bundan sonra yaşanacak her krizde, adres o urlaşma olacak.

Toplum orada adı geçen aktörlere bakacak. Orada adı geçen aktörlerin her davranışı, gelip Ergenekon'a eklemlenecek. Şöyle bir bakalım: Doğu Perincek'le Öcalan'ın samimi pozları hafızalardan siliniyor mu? Bazı generallerin Öcalan'la görüştüğü iddiası kayboluyor mu?

PKK - Ergenekon ilişkisindeki soru işaretlerini silmek mümkün oluyor mu? Diyarbakır'da, 2008 ekiminde gerçekleşen kepenk kapatma olayı, hemencecik nasıl da Ergenekon'la irtibatlandırılıverdi? Eşref Bitlis unutuluyor mu?

Susurluk kapanıyor mu? Maraş, Çorum, Sivas olaylarındaki bit yeniği ortadan kalkıyor mu? Ümraniye bombaları ile Cumhuriyet'e atılan bombaların aynılığı nasıl unutulur?

Alpaslan Arslan, Muzaffer Tekin, Veli Küçük fotoğrafları nasıl hafızalardan silinir? Abdi İpekçi'yi öldüren Ağca kimdi, kimlerle bağlantılıydı, sorusu yıllar sonra tekrarlanmıyor mu? İşte özel timci bir Ayhan Çarkın TV ekranına çıkıyor ve "Çatlı'yı kullandılar, öldürdüler" deyiveriyor. Hatta açık açık "Ben bin kişiyi öldürmüş olabilirim" diyor. Acaba bu bin kişi içine kim giriyor ve Ayhan Çarkın bu bin kişiyi öldürürken kimlerden emir aldı, sorusu ortadan kalkar mı? İşte Avni Özgürel söyleyip duruyor: Bu Öcalan'ın daha yola çıkışta MİT'le yolları kesişmişti.

"Öcalan'ın MİT'le yolları nerede ayrıldı veya ayrıldı mı?" sorusu hafızalardan silinir mi? Aksoy, Üçok, Kışlalı cinayetleri, hâlâ "Kim vurdu?" sorusuna muhatapsa, Ergenekon fiyasko olsa ne yazar? "Rutin - dışı devlet eylemleri", devlet raporuna bağlanmışsa, bu işe kim karar verdi, sorusu sorulmaz mı? "Susurluk olayının tam peşine düşmüştük. Ergenekon'da aynı heyecanı hissedemedik" diye "itiraf" eden Ertuğrul Özkök, "bu davada açığa çıkarılması gereken çok ciddi ilişkiler var.

"Ulusalcı" denilen çarpıtılmış bir ideal etrafında ciddi mafyalaşma girişimleri oluşmuş. Bu ilişkiler, hepimizin hayatına kastedebilecek cürete ve niyete de sahip olabilirler" diyorsa, "fiyasko"ya bağlanan umutlar ne kadar gerçekçi olabilir? Hrant Dink cinayetinin bazı safhalarında "devlet sırrı" mevcutsa, oradaki devletin kim olduğu bugün kapansa bile yarın sorgulanmaz mı? Askerin hep başat roller üstlendiği Türkiye'de, "darbe girişimleri"nin üstü kapanıp gidebilir mi?

"Hizbullah'ın arkasında da devlet vardı!" gibi bir kanaat tedavül etmekte ise, "mezar evler" , "domuz bağı" enstantaneleri varıp Ergenekon'a eklemlenmez mi? Fatih Çekirge, Hürriyet'in internet sitesinde, bir mitingten fotoğraf vererek, oradaki yüzü poşu ve maske ile kapatılmış insanların "provokatör" olup olmadığını sorguluyor.

Haksız sayılmaz. Ama kim olabilir bu provokatörler? Bu sorunun cevabı, çoğu kez, devlet içinden birilerini işaretlemiyor mu? Nereden bakarsanız bakın, "Öyle kabarık bir dosya var ki, Türkiye, bu yükün altından kalkmak zorunda" görüşü bir iman halinde ortada duracak. 2500 sayfalık iddianameye sığmayan, on binlerce sayfalık klasörler içinde gezinen suç örgütlenmesi, çözümden başka tüm ihtimalleri saf dışı bırakıyor. Bugün kapansa, bu dosya, Türkiye'nin önüne yarın yine gelecek.

Çünkü Türkiye bu canavarla boğuşmak ve onu alt etmek zorunda. Değilse, Türkiye'nin bütün kurumları, "sınırlı sorumlu" bir misyon üstlenmiş olacak. Hükümeti de, askeri de, yargısı da, bürokrasisi de, medyası da dahil...

 

Kaynak: Bugün