John Mearsheimer ve Stephen Walt 2006 yılında "İsrail Lobisi"ni yazdığında İsrail'in birçok destekçisi çileden çıkmıştı. Birleşik Devletler'in İsrail'e "tereddütsüz destek verdiği" nasıl söylenebilirdi? Daha da beteri, yanlış yola sapmış bu iki üniversite hocası nasıl olur da bağnaz Siyonistlerin medyada, Kongre'de, Parlamento'da ve neo-con düşünce kuruluşlarında ABD siyasetinin İsrail yanlısı çizgisinden sapmaması için gizli bir grup oluşturduklarını iddia edebilirdi?
Bu, dünyanın söz konusu meselelere ilgi duyan kesimlerini öfkeli taraftarlar halinde bölen sert bir tartışmaydı. Mearsheimer ve Walt, antisemit oldukları gerekçesiyle birçok çevrede susturuldu. Hiddetin hiçbir çözüme ulaşılamadan yavaş yavaş sönüp gittiğini söylemeye gerek bile yok. Ancak birkaç hafta evvel, Başkan Obama'nın ABD'nin eski Suudi Arabistan Büyükelçisi Charles Freeman'i Ulusal İstihbarat Konseyi'nin başkanlığına atamasıyla tartışma yeniden alevlendi. İsrail'in Kongre'deki en sadık destekçilerinden, Yahudi devletine güçlü destekleriyle tanınan bazı gazeteci ve lobicilerden ve bazılarının İsrail lobisi diye adlandıracağı teşekkülün başka üyelerinden şiddetli itirazlar geldi.
Freeman onların hoşuna gidecek türde bir isim değildi. Bir keresinde "Filistinliler'in İsrail işgali tarafından acımasızca sindirilmesinin sona ereceğine dair hiçbir işaret yok." demişti. Başka seferlerde de "Amerika, İsrail'le tastamam özdeşleşti." ve "İsrail savaşta üstün ama maalesef, barış konusunda hiçbir beceri sergilemiyor." sözlerini sarf etmişti. Bunların kışkırtıcı açıklamalar olduğuna şüphe yok. Öte yandan, 17 kişilik bir eski büyükelçiler grubunca "şahsi görüşlerini istihbarat konusundaki takdirlere asla karıştırmayacak dürüstlükte" diye tanımlanarak arka çıkılan Freeman, aynı zamanda kendisini "güçlü görüşlere ve yaratıcı bir zihne sahip bir kişi" sözleriyle tanımlayan Ulusal İstihbarat Yöneticisi Dennis C. Blair tarafından da destekleniyordu. Ancak muhalifleri yakasını bırakmadı ve Freeman salı günü görevden çekildi. Sonrasında lafını sakınmadı: "İsrail Lobisi'nin taktikleri haysiyetsizliğin ve ahlaksızlığın derinliklerinde duruyor ve hakikatin hiçe sayılmasını aksettiriyor."
Bizim görüşümüz şu: İsrail, Amerika'nın dostu ve müttefiki. Güvenli sınırlarda korkusuzca yaşamayı hak ediyor. Yahudiler için bir sığınak ve bölgenin işleyen bir demokrasisi olmaya devam etmesini umuyoruz (Batı Şeria ve Gazze'de kurulacak olan demokratik Filistin devletiyle birlikte). Ancak İsrail'in eleştiriden muaf olmasına ve ülke idaresinde tek bir görüş açısına yer olmasına karşıyız. Hem ABD siyaseti hem de karar mekanizmalarındaki şahıslar yıllardır İsrail'e olağanüstü destek verdi. Bu güzel. Ama içeri girmesine izin verilen tek ses onlarınki olmamalı. Başyazı, Los Angeles Times, 12 Mart 2009
Kaynak: Zaman