Angela Merkel, dün "Basitçe, Avrupa'nın geleceği risk altında." dedi. Alman Başbakanı'nın bu çok tiz retoriği Yunanistan'a milyarlar uzatmak için diğer Alman bakanları umutsuzca ikna etmeye mi çalışıyor? Elbette, ancak sadece bununla sınırlı değil.
Çünkü geçtiğimiz haftalarda Euro bölgesinin bekasını dileyen insanları sarsacak iki şey oldu. İlk olarak, ortak para birimi kulübünün geçtiğimiz birkaç yılda nasıl da dağılabileceği bir anda insanların gözüne ilişti. İkinci olarak, bu ortak para birimi kulübünün neye hizmet ettiğine dair-aynı zamanda bizim (İngiltere) genel seçimlerimize de dolaylı olarak ışık tutan-sorular sorulmaya başlandı. Kısacası, mevcut kriz 16 ülkenin dahil olduğu ve 400 milyondan fazla insanı ilgilendiren ve daha önce de bu derece ciddi bir krizle karşılaşmamış olan ekonomik ve mali bölge için bir varoluş krizidir.
Açık olalım: Euro bölgesi yakın zamanda dağılmanın eşiğinde değil. Yine de geçtiğimiz haftalarda yaşadıklarımız nihai dağılmanın tam bir provasına benzemektedir. Başbakan George Papandreu'nun kamu sektöründe kesintiler yapma planları üzerine göstericiler öfkelendi ve Yunanistan'da dün dikkat edilmesi gereken sahneler yaşandı. Resmi açıklamalara göre Atina'daki banka yangınında üç kişi hayatını kaybetti ve göstericilere karşı polis göz yaşartıcı bomba kullandı. Ve tüm bunlar, daha hükümet en son ve en büyük raunt harcama kısıntısına gitmeden ve vergileri yükseltmeden önce vuku buldu. Bu arada, zengin ülkeler Yunanistan'a düşük faizli kredi verme konusunda ayak sürümekteler.
Bunun nedeni açık. Yunanistan, daha çok bahşiş kutusuna benzeyen keyfi ve düzensiz vergi sistemi ile Euro bölgesinin tartışmasız en güçsüz ülkesi. Bu pazar günü arka bahçesinde yapılacak zorlu seçimle karşı karşıya kalan Merkel'in önünde yabancı bir ülkeye yardım etmek için canhıraş koşuşturmasını engelleyen birçok neden var. Ancak Merkel'in ketumluğu pahalıya mal oluyor. Geçen Noel'de Yunan finans piyasalarında başlayan mali yangın, şimdilerde İspanya ve Portekiz sınırlarına doğru ilerliyor.
Erken müdahale edilseydi, Almanya ve diğer ülkelerden bir miktar Euro karşılığında Atina'nın taahhüdü ile borçlanma ihtiyacı gerçekçi bir sürede azaltılabilir ve sorun daha ucuz ve hızlı bir şekilde çözülebilirdi. Bunun yerine Euro bölgesi 95 milyar İngiliz Sterlini (110 milyar Euro) tutarındaki kurtarma paketini IMF ile paylaşmak zorunda kaldı. Papandreu, borçlanma ihtiyacını 4 yılda milli gelirin % 13,4'ünden % 3'üne düşürebilmek için fantastik bir harcama kısıtlamaları listesinin altına imza atmak zorunda kaldı. Yunan başbakanının, özel sektörden borçlanma yeteneği olmadığı için bu talepleri kabul etmekten başka seçeneği yoktu. Ancak taleplerin gerçekleşmesi imkânsız ve gerçekleştirme girişimlerinin Yunanistan'ı daha zorlu bir ekonomik daralmaya itmesi muhtemeldir. Kurtarma planlarının açıklanması ile bütün bunlar baştan aşağı, A'dan Z'ye tam bir fiyaskoydu. Ve tüm bu sürecin kendisi, acemice atılan adımlar, uyuşmazlıklar ve tıkanıklıklar ortak para birimi kulübünün nasıl dağılabileceğine dair bir önsezi vermekte.
Bu süreçte, aynı zamanda Euro bölgesinin ne işe yaradığına dair sorular soruluyor. Ortak para birimi projesi hem Avrupalı sağcıların hem de solcuların devasa bir Euro bölgesinin serbest piyasa kapitalizminin değişken güçlerine karşı koruma sağlayabileceği fikrinden ortaya çıktı. Ancak bu fikrin çok sınırlı bir kısmı hayata geçirildi. Euro bölgesinin 16 ülkesini kapsayan ortak bir finansal düzenleyici mercinin yokluğunda ortaya çıkan bankacılık krizi, bunu doğruladı. Bununla birlikte, Yunanistan'daki ekonomik çöküş, bu sorunu daha da görünür hale getirdi.
Avrupa Birliği'nin ateşli taraftarı büyük felsefeci Jürgen Habermas, bu hafta bir röportajında bunu dile getirdi: "En zayıf anlarından birinde, Avrupa Birliği gelecekte genişlemesinin en temel sorununu tartışmaya daldı." Bu, sadece Euro bölgesini ilgilendiren bir sorun değil. İngiltere'de de tüm siyasi partiler piyasaları terbiye edemeyecekleri; ancak piyasaların yarattığı sorunları onların ardından silip süpürebilecekleri iddiası üzerinden çalıştılar. Büyük yatırım bankası Lehman Brothers'ın çöküşünden iki yıl sonra, siyasi partilerin söz konusu iddialarının son kullanma tarihleri geçti. Yine de tüm siyasetçiler soruna makul bir çözüm bulmak için mücadele ettiler.
Başyazı, The GuardIan, Perşembe 6 Mayıs 2010
Kaynak: Zaman