Yozlaşan siyasetin sonuçları

Seçim süreçleri her zaman sıkıntısını yanında taşıyan zaman kesitleridir. Tezgaha açık yanları yanında, siyasetin iyice irtifa kaybeden seviyesi ve kullanılan dil, çevreden bünyeye olumsuz mesajların tavan yaptığı dönemlerdir.

İlkel siyaset, rakibi aşağılamayı, vaadlerde sınır tanımamayı öne koyarken, yeni sudur eden mehdi misali, adeta her şeyi bir çırpıda düzelteceğini vaad ederken, aslında, ilk yalanı kendine söylemiş olur.

Yalan tekrarlandığında, bünyede normalleşmeye yol açar ve arkası kesilmez hal alır. Doğru ile yalan arasındaki mesafenin kalkması, kaypak profilli insanın çoğalması her açıdan problemli duruma işaret eder.

Siyasetin çok sert tezahür ettiği seçim kampanyaları süreçlerinde, siyasetçileri durduracak yegane durak insaf olsa gerek. Tutarlılık, sözünde durma, reel vaadlerde bulunma siyasette aranması gereken seviyeyken, toplumda bu süreçte her şeyin mübah olabileceğine ait kanaat mevcut.

Seçim süreci sonrası siyasetçilerin, " Her şey geride kaldı" diyerek, söylenenlerin unutulması gerektiğini belirtmeleri, bu yanlış algıyı yaşatıyor.

Parçalanmış zaman algısının derinden yürüdüğü bu anlayış çeşiti, saygıyı, kimi zaman, hayattan çıkarmaya izin vermesi açısından sakıncalı durumdur. Çocuklara ve gençlere bu durumu açıklamak hiç de kolay olamaz.

Bir başka durum da, siyasetçinin algı ve anlayışını oluşturan öncelikler var ki, ortaya, dayatılan ihtiyaç dışı format çıkıyor. Somut düşünen ve yaptıklarına takılı kalan ve veya muhalifse negatif örneklerin dışına çıkamayan tekrarlar, kahve müdavimleri için malzeme üretmenin ötesine geçilmesine engel teşkil ediyor.

Siyasetin olumsuz güzergah üzerinde sivrilmesi, dindar cenah tarafından dikkate alınmalı ve üzerinde düşünülmeli. Sosyalleşme diye isimlendirebileceğimiz sivil çalışmaların ortamını ve ilişkisini hesaba dahil ettiğimizde, ortaya farklı bir bakış açısının çıkması kaçınılmazdır.

Aslolan ihyadır.

Evrensel duruş ve ufuk gerektiren, İslam’ın zaman üstü söylemini, güncel kirlenmeden, ucuzluktan, malzeme yapmaktan kurtarmak icap eder. Toplumun iliklerine kadar yürüyen değerlerin, siyasi hesaplara ve çelişkili çıkarlara alet edilip edilmediği, dikkat edilecek konuların başında gelmeli.

Siyasetin, denkleştirici, denek haline getirerek insanları nesnelleştiren özelliğine karşı, değeri ve örnekliği öne çıkaran uzun vadeli eğitim eksenli çalışmaların maslahatını korumak gerekir. Bu durum aynı zamanda, siyasete dolaylı yoldan, kalite kazandırma çabasını besler.

Siyaset oy'la ve alkışla çalışır!

Yapılanlar ve eleştirilenler, seçmenin iradesinin üzerinde, oyun hamuru benzeri yüklenmeler, zihni bir alanda toplamayı gerekli kılar. Parmağın gösterdiği yerde olmak, aynı zamanda, bir körlük hali olarak ortaya çıkar.

Modern dönem siyaseti küresel akışa hangi noktadan, nasıl bağlanılacağının izahıyla farklılık gösteren, temel bağlamda değişiklik izhar edemeyen mahiyete haizdir. Buna karşı toplumsal alanda yaşanacak kültürel değişim, kalıcılık ve nitelik açısından önem içerir.

Dindar kesimin siyasete meyletme biçimi ve kitleselliği, endişe veriyor. Umudun tamamen parlamenter merkezli yapıya tahvil edildiğinin göstergesi olan iştahın umudun tükenişini de resmetmesi acı vericidir.

Aydınlığa çıkaran taraflıkla, karanlığa indiren kandırmacanın arasındaki, ebedi ve büyük farkın korunmasıyla yapılacak siyaset tutarlılık ister.

Modern mekanizmalara teslim olmanın kutsallaştırılmış hazırlığı olan reel-politik kabullerin artık sorgulanmazlığına ait yargı, temellerin yerinde olmadığını gösterir.

Söz, arifin dudağından irfanla dökülürken, siyasetçide yıkıcı, yakıcı muhtevaya dönüşmesi, aynı zamanda, yaşadığımız devrin acımasız rekabetini göstermesi açısından hayli ilginç ipuçları sunmaktadır.

Halbuki faziletli bir yönetici hikmetin uzağında olamaz/ olmamalı.