Yenilip yenilip kazanan

Ölüm yerinde, şükürler olsun. O yerindeyse tutkular küçük kıpırtıdan, suni bir umut bağlanıştan ibarettir. Oyalanmak isteyenler, kendilerini dünya ile avutmak arzusunda olanlar tutkularını başkalarına da dayatmaya dursunlar, ölüm sapasağlam konumunu koruyor. Ölümün yerinde oluşu, hesap gününe hazırlananlar için de güzel işaret, sonsuza açılan kapı olma özelliğini de koruyor.

Dünyada olup biteni gözlemledikçe yaşamanın ızdırap haline geldiği modern dünyada, her yönden saldırılar altında yaşıyor Müslümanlar. Dışardan ve içerden hesapsız hamleler karşısında hüzünlü döneme girilirken, Kitaba daha sıkı sarılma vakti gelip sımsıkı sarıyor sarmalıyor bizi

Yeis yok!

Yeis imanla bir arada bulunamaz.

İmanla donanmak, bilgiyle kuşanmak ve eylemle yol alma vaktini getirip önümüze koyuyor ramazan. Bir kutlu, bereketli zaman kesiti olarak kuruluyor hanemize, gönlümüze, gündemimize, ağ ediyor nice söz varsa. Umut ekiyor gönlümüze, vaktimize, özlemlerimize. Çok boyutlu sofrasını açıyor ve her dem yeniden dirilişe çağırıyor mümini.

"Gün ne kadar kararabilir?" sorusunu soruyor.

Dikkatleri topluyor, sözünü ekiyor boşluğa.

Gün gelip çattığında, süre tamam dendiğinde mümin sağlam bir çabanın, bereketli eylemlerin içindeyse, ölüm sonsuza, dost yurduna açılan kapı olacaktır. Güzel çabanın öznesi olmak için vaktin gereğini tespit etmek elzem hale gelir.

Küçük veya büyük, bütün olayların, yaşanmışlıkların bıraktığı sonuçlar vardır ve bütün neticeler okunmayı, ibret alınmayı beklerler. Başarılar kadar, yenilgiler de okunmayı bekler. Bir açıdan bakıldığında, daha isabetli sonuçları yenilgiler ortaya koyar. Hataları açığa çıkaran, neticeye kestirmeden ulaştıran sonuçlar doğru okunduğunda yenilenme imkanı hasıl olur.

Tarih okuma bilincimiz varsa ki, bu aynı zamanda hedefli olmayı da gerekli kılar, bu durumda neticeler bize önemli nasihatler sunar.

Modern zamanda, tek başına seküler anlayış karşısında direnç oluşturmak oldukça güç. Pervasız akıp gelen sele karşı, tek bir ağacın karşı koyuşu ne kadar mümkün olabilir? Ancak güçlü bir orman durdurur, yatağını aşıp gelen seli.

Cemaat bunun için elzem. En küçük  çalışma grubundan, ekvator ölçeğindeki ümmet varlığına güvenle bakabilmek için, hanif bir bakış gereklidir. Kimi grupların bu anlayış veya kıvamda olmaması da bütüncül bakışı engellememeli. Her mümini, grubu ikna etme çabası yerine Kitabın öngördüğü toleransa anlayışımızı kavuşturmak ve tarihi ibretle okumak öncelikli işimiz olmalı. Yaptığımız her iş, kurduğumuz her düş dahi, ümmet anlayışıyla uyumlu olma durumundadır.

Elzem ihtiyaçtan başlayarak, paylaşmaya, dayanışmaya girmeliyiz. Ekmeğimizi böldüğümüzde, acıyı paylaşıp azalttıkça, nice bereketli kavrayışlar otaya çıkacak. Ziyaretleşmek bu aşamada önemli bir çaba olarak ortaya çıkar.

Her mümin bir konuda bilgi ve emek olarak kendini yetiştirmeli. Emek verdiği konu müminlerin işine merhem olacak konulardan ve kişinin yapısına uygun olmalı ki, verim kolayca oluşabilsin ve devamlılık kesbetsin.

Çatışma sahaları, sürgün alanları ve açlıkla kıvranan nice beldemiz var bizim. Hayati konularda sağlanan dayanışma, kardeşlik duygularını pekiştirir ve yeni imkanlar seferber eder.

Bütün bu çabaların ümmet şuuru ile buluşabilmesi için merkezde Kitabın bulunması kaçınılmazdır. Mezheplerden, meşreplerden, bölgesel algılardan önce, bütün birikimi sahih ölçüye taşıyabilmek için Kitabın açılması ve anlaşılması elzemdir.

Ümmetin ortak reflekslerinin oluşabilmesi için büyük bir ihya hareketine ihtiyaç var. Baskılar altında ve komplekslerle, yıllardır yönünü batıya çeviren aydın ve siyasetçilerden kurtulabilmek için düşünsel ve fikri çabanın önemi her zamankinden daha elzem durumda.

Dünyaya adalet taşıma hedefinin yolu ne kadar uzun olursa olsun, Müslüman için büyük kaçınılmaz bu hedef,   aynı zamanda O'nun rızasını içeriyor.

Dünyaya adalet taşıma imkanı sadece İslam ile mümkündür.

Yenilgi halindeki mümin bilmeli ki, ezilirken bile umut olan kendisidir.

Bizi tutuklayan gardiyanın düşü yine biziz.

Ne kadar yenilirsek, o kadar kazanma imkanımız olacak, yeter ki ders çıkarmasını bilelim.

Çünkü ancak Müslümanlar, yenilir; ancak kaybetmezler.

Seferde oldukça ölüm dostumuzdur.

Ve o daima yerindedir, sözünde sadıktır.