Suriye'nin gelecekte Esad'lı mı yoksa Esad'sız mı olacağı henüz bilinmemekle birlikte, bundan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı söylenebilir. Pandora'nın kutusu bir kez açıldı mı, kutudan taşanları geri toplamanın mümkün olamayacağı aşikar. Bu süreç mutlaka yeni bir Suriye doğuracak; lakin eskisinden daha iyi ya da daha kötü olup olmayacağını bilemiyoruz. Ve bu yeniden doğuş sürecinde Türkiye'nin bir şekilde müdahil olması kaçınılmaz görünüyor. Hem bölgede hem de dünyada, farklı perspektiflerden yaklaşılsa bile, Türkiye'den beklentiler yüksek. Kısaca analiz edelim.
1- Türkiye, Suriye için hasım da dost da olabilen bir ülke. Kontrollü biçimde geliştirilen hasımlık, Hafız Esad tarafından yıllarca Suriye rejimini konsolide eden bir faktör olarak gayet işlevsel biçimde değerlendirildi. Hatay sorunu, su sorunu, İsrail-Türkiye ilişkileri gibi konular Baas rejimi tarafından Türkiye'nin Suriye halkı gözündeki yerini belirlemede kullanıldı. Türkiye ise Suriye'yi PKK'yı besleyen, GAP projesini engellemeye çalışan, Rusya ve İran'ın çıkarlarına hizmet eden, köhnemiş Baas rejiminin temsilcisi olarak gördü. Son birkaç seneye kadar da ikili ilişkilerin bu denli gelişebileceği kimsenin aklına gelmezdi. Lakin Beşşar sonrası bir anda ısınan ilişkiler, Türkiye'nin şer ekseni üyesi ilan edilmiş olan Suriye'nin hamisi konumuna gelmesine kadar uzandı. Bir anlamda Esad'ın sorumluluğunu Türkiye üzerine aldı. Bugün gelinen noktada Türkiye'nin aktif rol oynama telaşı bu sorumluluğun da bir uzantısı. Taahhütler iddialı olduğu için beklentiler de yüksek. 'Esad'a güvendiniz, sahiplendiniz, şimdi kurtarın oradaki insanları' baskısı giderek yükseliyor. Sadece Suriyelilerden değil, uluslararası kanallardan da bu yöndeki baskılar artıyor.
2-Suriye halkının Türkiye'den beklentilerinin kökeninde hem tarihsel, kültürel ve akrabalık bağları, hem de sahip olduğu askeri potansiyel bakımından çevrede başka büyük çaplı bir gücün bulunmaması var. Türkiye olası bir çatışma durumunda da, bir tampon bölge oluşturulması halinde de, insanı yardım için açılacak koridorların güvenli hale getirilmesi konusunda da askeri gücüyle varlığını hissettirecek bir donanıma sahip. Bölgenin en güçlü ordusuna sahip ve lojistik destek sağlama açısından da jeopolitik avantajları var. Bizim evet demeyeceğimiz bir askeri operasyonun maliyeti yüksek olabileceği gibi, başarısızlık şansı da artabilir. Bu da Türkiye'den beklentileri yükseltiyor.
DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ