Soğuk Savaş geri döndü.
Peki Araplar bu savaşı yatırıma dönüştürmeye hazır mı? Şu an Rusya'yla Gürcistan arasında silahlı çatışmalar yaşanıyor.
Rusya'ya komşu olan Mihail Saakaşvili liderliğindeki Gürcistan rejiminin kendisini NATO üyeliğine almasına çalışan ABD'nin uşağı olarak sınıflandırıldığını dikkate aldığımızda, bu savaşın bir Amerikan-Rus savaşı gibi görülmesi doğru. O halde, Batı'yla Doğu kampları arasındaki Soğuk Savaş döneminin, Sovyetler Birliği'nin 1990'ların başındaki çözülmesiyle tamamen bitmediğini ifade etmek mümkün.
10 yılı aşkın bir süre boyunca Rusya'nın Mihail Gorbaçov ve halefi Boris Yeltsin yönetimi altında, ekonomik açıdan birinci derecede bir Batı sömürgesine dönüştüğüne yönelik bir ulusalararası izlenim hâkimdi. Fakat sonraki 10 yıl zarfında Vladimir Putin yönetiminde ordunun da desteğiyle Rusya, süper gücün olanaklarından hâlâ beslendiğini gösterdi.
Rusya kendisini yavaş yavaş ABD'ye karşı uluslararası çekişme sahasına dayattı. Yeni Rus gücü ve genelde Batı'ya, özelde de ABD'ye meydan okuması, şu iki tutum kanalıyla belirdi:
Komşuları Çekya ve ve Polonya'ya füze kalkanı yerleştirilmesi amaçlı Amerikan projesine karşı direnişi; Kosova'nın Sırbistan'dan ayrılıp bağımsızlığına inatla karşı çıkması.
Şu an Amerikan-Rus çekişmesi dizisinde Gürcistan yeni ve en tehlikeli bir mesele olarak beliriyor. Çünkü bu durumda doğrudan Rus askeri müdahalesi yaşandı. Rus güçleri Gürcistan topraklarına kara, deniz ve havadan baskınlar düzenledi. Hatta Rusya'ya katılmak için Gürcistan'dan ayrılmak isteyen Güney Osetya'yı işgal etti.
İki süper güç arasındaki Soğuk Savaş'ın bu yeni dönemi bazı durumlarda sıcak bir yapı alıyor. O halde Soğuk Savaş halkasının aralarında Ortadoğu bölgesinin de bulunduğu yeni yerleri kapsayarak genişlemeye aday olduğu kehanetinde bulunmak zor değil. Bu da Rusya'nın, ABD-İsrail ikilisine karşı birleşik cephe içinde Araplar ve İran'ı yanında toplayacağı bir koalisyon kurmaya hazır olacağı anlamına geliyor. Acaba Araplar bu eşsiz tarihi fırsata olumlu cevap verir mi?
Kaynak: Radikal