Yeni bir sinoloji(*)nin zamanı geldi

Çin'in gücü ve etkisi artıyor. Fakat gelecekte izleyeceği yol belirsizliğini koruyor. Çin'in dünya düzeninin şekillenmesinde ne rol oynayacağını anlayabilmek için Çin'i daha derin şekilde anlamaya ve daha samimi olarak bu sürece dahil etmeye ihtiyacımız var.  
 
Çin'in geleceğini analiz etmek için onun olağan dışı tarihini, dış ilişkileri ve uzun reform evrimi dahil olmak üzere daha iyi anlamak ihtiyacındayız. Bu, karmaşık bir görevdir. Çin'de, Çin tarihi ve onun bugünü ve geleceği üzerine birçok rekabet eden görüş vardır.

Sert bir bakış açısına göre Çin'in yükselişi, kurulu uluslararası düzen için bir tehdit oluşturuyor. Karşıt bir bakışa göre Washington uzlaşması yeni bir Pekin uzlaşması ile değiştirilmeli. Bunlar arasında da birçok bakış var. Gerçek şu ki; Çin ve geleceği üzerine birçok çelişen görüş var ve bu farklı bakışlar Çinliler tarafından olduğu kadar diğerleri tarafından da benimseniyor.

Çin, kendi yerel ekonomik reform ve küresel ekonomik katılım politikalarından dikkat çekici biçimde faydalanmıştır. Fakat bu reform hakkında Çin'in kendi içinde hâlâ süre giden bir tartışma vardır. Çin'in geleceği hakkında aynı zamanda uluslararası bir tartışma vardır. Çin'de insan haklarının ele alınışı, tamamıyla bağımsız ve saydam bir hukuk sisteminin gelişmesi hakkında sorular bulunmaktadır. Ve Çin'in dostları, Çin ekonomik sisteminin Çin'i ve Çin halkını küreselleşmiş dünya ekonomisine götürecek şekilde gelişmesini görmek istiyorlar.

Büyüyen bir Çin, çıkarlarını küresel bazda takip edecektir: Bu doğaldır. Ve ben inanıyorum ki Çin, kendi asli çıkarının geçmişteki on yıllar içinde kendisine çok iyi hizmet etmiş olan uluslararası sistem ile birlikte -karşısında değil- çalışmanın olduğunu anlayacaktır. Biz bunu Çin'in G-20 içerisinde, diğer büyük ekonomiler ile ortaklık yaparak küresel ekonomik krize cevaben oynadığı rolde görüyoruz. Her ne kadar Çin'in önemli bir sorun olan iklim değişikliği konusunda daha fazla liderlik yapması gerekse de Çin, aynı zamanda iklim değişikliğinin yarattığı zorlukları karşılamak için uluslararası toplumla birlikte çalışıyor.

Çin aynı zamanda Asya Pasifik ülkeleriyle derin bir ilişki içindedir ve Avustralya'nın gelecekte karşılaşılacak sorunlarla ilgilenmek için doğru bir bölgesel mimari kurma çabasını teşvik edici bir şekilde paylaşmaktadır.

Çin'in dünya düzenine olan katkısı inkâr edilemez. Fakat daha yapılacak çok şey vardır. Çin, Afganistan ve İran gibi küresel güvenlik sorunları hakkındaki uluslararası çabaları desteklemek konusunda daha çok şey yapabilir ve yapmalıdır.

İstikrarın sağlanması ve güçlendirilmesi ve kurallara dayalı bir düzen kurulmasında Çin'in önemli bir paydaş olması, Çin için olduğu kadar dünya için de iyidir.

Çin'in dünya düzeninin şekillenmesinde oynaması gereken, oynayabileceği ve oynayacağı rolü anlamak için Çin'i daha derinden anlamaya ve Çin'i her seviyede daha samimi olarak dahil etmeye ihtiyacımız vardır. İnanıyorum ki yeni bir sinoloji için zaman gelmiştir.

Bu eski Soğuk Savaş kavramları olan fan-Hua or qin-Hua -ya Çin karşıtı ya da Çin yanlısı olmak- fikirlerinin ötesine geçmek zorundadır. Gerçekler bu iki eski karşıt düşüncenin sunduğundan daha karmaşıktır. Biz değerlerimize ve inanışlarımıza dayalı görüşleri, bizim Çin'e veya Çin'in Avustralya'ya duyduğu temel dostluk sorgulanmadan, Çin'e ifade edebilmeliyiz. Daha gelişmiş bir diyaloğa ihtiyacımız var, yükselen büyük bir güç için yeni bir yola.

Ben bu diyaloğun zhengyou prensibine dayalı olmasını görmek isterim. Zhengyou, içten bir arkadaştır, anlık faydanın ötesini gören ve önemli ve samimi dostluğun temeli olarak gerçeği söyleyen bir ortak.

Avustralya'nın durumunda bunun anlamı, çıkarlarımız birbiriyle ilintili olduğunda Çin ile dürüst bir tavırla konuşabilmek ve aynısını Çin'den de beklemektir: Saygıya, anlayışa ve değerlerin karşılıklı olarak tanınmasına dayalı bir diyalog. Bu yeni yaklaşım ve anlayış, tüm Batı için olduğu kadar Çin için de önemlidir.

Bu yazı Avustralya Başbakanı Sayın Kevin Rudd tarafından Çin Merkezi'nin açılışında yapılan 70. George E.Morrison Konferansı'nın düzenlenmiş bir özetidir.

(*) Çin dili, kültürü ve uygarlığını konu edinen ve araştıran bilim dalı. 
 
Kevin Rudd, Avustralya Başbakanı

Kaynak: Zaman