Yeni bir dünyanın eşiğinde

Türkiye önemli bir dönemeçten geçiyor. İç dinamikler kadar dışardan gelen baskılar Türkiye'yi tarihi denilecek tercihler yapmaya zorluyor. Böylesi durumlarda gerçek olan gündemle sahte oluşumların, yapay konularla geleceğe iz bırakacak adımların birbirinden ayırt edilmesi her zamankinden daha önemlidir.

Başörtüsü yasağı sorunu Türkiye'nin gündemine tekrar geldi. Kimin yasaktan yana, kimin özgürlük savunucusu, kimin oy avcılığı yaptığı düzeyinde ele alınan tartışmalar aslında bu memleketin varlık sorununa işaret etmektedir. Hiçbir yasakçının açıkca dini olduğu için yasaklanmasından yana olduğunu söyleyememiş olmasına rağmen gerilimin temelinde bu ülkede seçkinlerin din ve toplumun değerleriyle girdikleri hesaplaşma yatmaktadır. Bu hesaplaşma temelde bu ülkenin yöneldiği medeniyet tartışmasından bağımsı ele alınamaz.

Semboller üzerinden niyet okumaya varan tarzı siyaset kendi oluş  şartlarımızla barışıp barışmayacağımızın konusunda bir sınava dönüşmüş bulunuyor. Türkiye, böylesi önemli bir kavşaktan geçerken  dünya farklı bir küresel sarmalın içine itilmektedir. Türkiye bu küresel sarmalın tam merkezinde yer alırken iç politik gelişmelerin bu durumdan  etkilememesi mümkün değildir.  Bir yanda iç siyaset yeniden dizayn edilirken, aktörler yeniden rol paylaşımı yaparken bunun küresel yapılanmadan bağımsız olduğunun düşünülemeyeceği  aşikar.

Bölgemizdeki gelişmeler, küresel kapitalizmin vurucu gücü olarak bölgeye inen Amerika'nın uyguladığı işgal stratejisi önümüzdeki uzun dönemin gündemini belirleyecek. Yeni bölgesel güçlerin seslerini duyurmaya başladığı şu önemli eşikte, Amerikan işgal stratejisinin bizi  bölgede rol almaya ikna edecek yeni pozisyonlar  geliştireceğini, hatta şimdiden bunun devreye konduğunu görmek zorundayız.

Ortadoğu , Soğuk Savaşın bitiminden beri belirsizliğini koruyan dünya sisteminin alacağı yeni düzenin şekillenmesinde anahtar rol oynayacak. Rusya'nın küresel aktör olmaya hazırlandığı, Çin'in meydan okuduğu dönemde Pakistan'da olanlar, Filistin'de yaşananalar, Irak'ta kurulması düşünülen yapılanma  ve bu çerçevede Türkiye'ye biçilen rol... Tüm bunları bütüncül bir bakışla değerlendirebilmek için  Dünya Bülteni gibi alternatif yayınların önemini daha da artırmaktadır.

Türkiye'de olup bitenlerin küresel dengelerden bağımsız sayılamayacağının bilincinde bir yayıncılık yaparak kendine düşen misyonu yerine getirme kararlılığında Dünya Bülteni... Haber ayrıntıları, bunları anlamlandıran analizler ve dünyadaki entelektüel tartışmaları Türkçeye kazandırarak bir haber sitesinden daha fazlasını vermeye hazırlanıyoruz.

İçerdeki gelişmelerin yeniden şekillenmekte olan dünya dengelerinden tümüyle bağımsız olmadığının farkındayız. Bunun yanı sıra bu ülkenin kendi dinamiklerine yaslanarak bu dengeler arasında bir nesne olmaktan çıkıp özne olabileceğini, kendi varlık şartını yerine getirdiğinde farklı bir dünyanın şekillenebileceğinin de bilincindeyiz. Gündelik haber akışını arkaplanında bu bilincin yatmakta olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.