Yeni Avrupa/ Yeni bir dünya

Sarkozy kaybetti, Hollande kazandı diye Türkiye'nin başı neredeyse göğe erdi. Ama en çok da CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlunun başı göğe erdi. Grup toplantısında ne kadar aşk ile tekrarladı tam 17 yıl aradan sonra iktidar olan Sosyalist partinin zaferini.
Yeni Avrupa/ Yeni bir dünya

Oysa Fransa daima Fransa'dır. Liderin değişmesi Fransa'nın devlet olarak çizgisini değiştireceği anlamına gelmez.

Tıpkı Rusya gibi.

Adı SSCB iken de Rusya federasyonu olduğunda da sıradan bir Rus'un bilincinde Dosto'dan armağan şu cümle gezinir daima: Biz Ruslar niye bu kadar mükemmeliz!

Putin yemin ederken olaylar çıktı haberlerine bakmayın. Putin muhteşem yemin töreni ile önümüzdeki altı yıl içinde Rusya ve dünyaya en "Putin" günler yaşatacağına dair bir fragman izletti bütün dünyaya.

Fransa'nın liderleri politik arenada açtıkları yeniliklerle değil aşk hayatlarında açtıkları yeniliklerle kendilerinden söz ettiriyor. Hollande da bu geleneği sürdürecek. Fransa ilk nikâhsız first leydisi için hazırlanıyor. Bu konuda Fransa ile Rusya arasında bir paralellik kurulabilir belki ama Putin "özel hayatını" Fransızlar kadar kamusal yaşama anlayışına pek sıcak bakmıyor.

Sıcak baksa, pek ala Atası Petro'nun izinde yürüyebilirdi. Petro ne yapmıştı diye merak ettiniz şimdi. Petro, Bayar'lara karşı iktidarını muhkemleştirir muhkemleştirmez, asilzade karısını bir manastıra kapatarak "köylü" metresini I.Katherina olarak çariçe ilan etmişti.

Manastır değince aklınıza rüşvet aldığı için istifa etmek zorunda kalan istifa eder etmez bir manastıra kapanan Almanya'nın eski cumhurbaşkanı Wullf geldi aklınıza değil mi?

Dışarıdan baktığınızda Avrupa diyorsunuz. Hangi Avrupa? Alman seçmenin öncelikleri ile Fransız seçmenin öncelikleri arasında kaç tane ortak madde var dersiniz. Ortak maddeleri liderlerin skandal ve asalet karnelerinden çıkarabilirsiniz.

Sarkozy'nin gitmesi en ziyade Merkel'i üzmüş olmalı. Her ne kadar Merkel,Hollande'ı kollarımı açarak karşılayacağım dese de Avrupa'nın Almanya-Fransa ekseni bir parça rota değiştirecek gibi görünüyor.

Almanya –Fransa dayanışması şimdilik parantez içine alınırken; Başbakanımız İtalya gezisini sürdürüyor. Bu geziye bir mim koyun derim. İtalyan ile devam ettirilen yol arkadaşlığının istikrarı açısından ve başkanlık sisteminin yeniden tartışılmaya açılması bakımından önemli.

Etrafımızdaki halkaya gelince...

Ermenistan ve Yunanistan bir türlü toparlanamıyor.

Azerbaycan'ın aklı bir hayli karışık.İki devlet bir millet muhabbetinin son yarası Azerbaycan'da yasaklanan Türk dizileri.

Kuzey Irak toparlanıyor diye seviniyoruz ama Suriye belirsizliği en çok Türkiye'nin gönlünü ve ekonomisini yoruyor. Suriye 50 yıl aradan sonra "çok partili" olarak seçime gitti. Muhalifler seçimlere düzmece dese de Suriye son günlerde, dış dünyaya karşı iyi bir imaj yönetimi gerçekleştiriyor. CNN Türk'ten Şirin Payzın Beşar Esed'in danışmanı Buseyne Şaban ile söyleşi gerçekleştirdi .Söyleşide öne çıkan "Rejimin bitip bitmeyeceğine Suriye halkı karar verir" cümlesine, Türkiye'nin bütün kesimlerinin hak verdiğini hükümetin kabul etmesi gerekiyor.

2012 yazı sıcak ve zor geçecek yorumları 2011'in son aylarından itibaren yapılmaya başlanmıştı.

Ekonomik başarısızlık, değişimin şiddetini daha derinden ve sorunlu olarak idrak edilmesine sebep oluyor.

Değişimin şiddeti... İçinde yaşadığımız çalkantılı dönem Sanayi İnkılâbı sonrası yaşanan döneme benziyor. Fakat ne yazık ki değişimin şiddetini tartışmak yerine üçüncü sayfa haberlerine odaklanan bir medya anlayışı ile kendimize ve çocuklarımızın yarınlarına yazık ediyoruz.

Kadına şiddet haberleri kadınların daha çok şiddet görmesine vesile oldu. Aynı hatayı lütfen doktora şiddet haberleri ile devam ettirmeyelim.

Yeni bir Avrupa yeni bir dünya demek.

Yeni Avrupa'yı ve yeni dünyayı anlamak için yeni kavramlara ihtiyacımız var.

Yeni kavramları kim üretecek!

Stüdyoya rast gele doldurulan birbirini dinlemeyi bile beceremeyen, sürekli sözümü bitirmedin ama diyen konuklar, köşe yazarları mı üretecek yeni kavramları?

Haftada yirmi saat derse girerek lise öğretmenleri ile yarışır hale gelen sınav kâğıdı okumaktan bitap düşmüş akademisyenler mi? DEVAMI>>>