Yeni bir anayasa yapılıyor, farkında mısınız?
Adına "sivil anayasa" deniliyor. Yani "halkın bağrından çıkmış bir anayasa" denilmek isteniyor. Yani sizin adınıza bir anayasa...
Ne kadar işin içindesiniz?
Bakın, herkes konuşuyor. Medyada fırtınalar kopuyor.
Mesela, başörtüsü ekseninde müthiş bir direnç var.
O kızların, inançları gereği başlarını örterek okumak isteyen ve bunun için dünyanın o ucuna bu ucuna savrulmuş genç kızların, özgürce nefes alabilmesi için bir düzenleme yapılabilir mi sorusu sorulduğunda kıyametler kopuyor.
Siz bu tartışmanın neresindesiniz?
Sizi ilgilendiriyor mu, bu tartışma?
Mesela, laikliğin içi nasıl dolsun meselesi yoğun tartışma konusu...
Din – devlet – toplum ilişkisinin bu en sancılı alanı nasıl düzenlensin ki, sizler doya doya inanç özgürlüğü yaşayabilesiniz?
Mesela sivil - asker dengesi nasıl oluşsun ki bu ülke sık sık darbe tehdidi yaşamasın?
Mesela, Anayasa Mahkemesi nasıl daha sağlıklı işler, kararları nasıl daha sağlıklı hale gelir? Ta ki, milletin yargıya olan güveni sarsılmasın?
Mesela, millet iradesi nasıl daha belirleyici nitelik kazanır?
Mesela milletin egemenliği ve kuvvetler ayrılığı ilkesi milletin iradesinin dışlanmadığı bir çerçeveye nasıl oturur?
Özgürlük alanınız daha genişleyecek veya daralacak, hangisinden yanasınız ve bunu nasıl ifade ediyorsunuz?
Değerli dinleyiciler, demokraside iki şey çok önemli:
Biri, sağlıklı bilgilenmek.
Diğeri, örgütlü biçimde sürece katkıda bulunmak.
Bu ikisi olmadığında halkın yönetime katılımı son derece sınırlı kalabiliyor.
Bütün dünyada "katılımcı ve çoğulcu" demokrasiden söz ediliyor. Katılımcılık ve çoğulculuk, sadece seçimlerde sandığa gidip oy vermekle gerçekleşmiyor. Sandığa gidip oy vererek belirlediğiniz iktidarlar, eğer halk olarak, örgütlü güçler kanalıyla duyarlı bir destek ve murakabeyi sürdüremiyorsanız, zaman içinde elinizden alınıp kaçırılabiliyor.
Kim tarafından?
Örgütlü güçler tarafından?
Ülke planında da örgütlü güçler var, uluslar arası planda da...
Bunlara bazen "zinde güçler" bazen "dinamik güçler" de deniyor.
Kimin sesi yüksek çıkıyorsa, kim etkin bir baskıyı gerçekleştiriyorsa, o sonuç alıyor. seçtiğiniz kadrolar direniyor, çabalıyor ama, bir noktada onlar da kuşatılmışlık duygusuna girip, pes edebiliyor.
Anayasa yapımı bu açıdan son derece hayati bir mesele...
Türkiye'nin önümüzdeki on yılları bu şablona atıf yapılarak biçimlendirilecek.
Sizin, bizim hayatımız... Özgürlük standartlarımız... Çocuklarımızın geleceği... Ülkemizin kalitesi...
Mesela, sağlıklı bilgiyi ele alalım. Anayasa konusunda sağlıklı bilgilere sahip misiniz? Anayasa nereye gidiyor, biliyor musunuz? Yoksa birileri bizim için düşünür, öğrenir tavır belirler mü diyorsunuz? İnanın yetmez.
Medyaya yansıyan bilgilerden yola çıksanız, kafanız karmakarışık olur.
Çünkü deyimin tam anlamıyla her kafadan bir ses çıkıyor. Yani her medya grubu, bir örgütlü grubun sözcülüğünü yapıyor ve inanın burada halkın eğilimleri çok az yer alıyor.
Doğru bilgiye ulaşmak için bir medya takipçisi olmak yetmiyor. Çok daha sağlıklı bilgi kaynaklarımızın olması gerekiyor. Bunun için de medya organları gibi, meslek kuruluşları gibi, sivil toplum kuruluşları gibi örgütlü güce ihtiyaç var.
Öncelikle halkımızın anayasanın yapım sürecinde etkinliğini hissettirmesi lazım. Yarın, bugün rektörlerin başlattığı gibi bin koldan kuşatma gerçekleşirse, iktidarın bunalması ve anayasa yaptığına yapacağına pişman olması mümkündür.
O yüzden, seçim için gösterilen iradenin, iktidarın seyri boyunca da devrede tutulabilmesi, halkımızın göstereceği yeni demokratik hamleye bağlıdır. Halktan, bulacağı herhangi bir dil ile, "şunu istiyoruz, şunu istemiyoruz" diye bir sesin yükselmesi, anayasa yapımında son derece hayati hale gelmiştir.
Kaldı ki, yeni yapılan anayasa Meclis'te kabul edildikten sonra bir de halk oyuna sunulacaktır. Evet mi hayır mı?
Nasıl bir anayasaya evet diyeceğimizin önce kendi içimizde belirlenmesi gerekiyor. Bunun için de sağlıklı bilgi hayati değer taşıyor. Belki de daha bu günden, anayasa yapanlara "Şunlar olmazsa evet oyu vermeyiz" tarzında bir tavrı duyurmak lazım ki onlar da "halk oyu"na sunulacak bir anayasa yapımında yeterli titizliği göstersinler.
"Farkında mısınız?" diye söze girdim.
"Farkındalık", insan hayatını en anlamlı kılan eylemdir. Bilinçli yaşamaktır. Ülkenin nereye gittiğine dair kaygı taşımaktır. Siyaset ise tam da bunun için gereklidir.
Son söz olarak "Ülkemizin, milletimizin ve çocuklarımızın geleceği için daha fazla hassasiyet!" diyorum.