Üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakmayı hedefleyen anayasa değişikliği TBMM gündeminde bulunmakta ve ciddi bir sorun olmazsa, belli bir süreçten sonra kanunlaşacağı gözükmektedir.
Yasama süreci henüz tamamlanmadığı için, az da olsa bir ümit içinde, burada, birkaç önemli noktaya değinmek istiyoruz. Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde yapılacak değişikliklerin, daha önce de belirttiğimiz üzere, bazı mahzurları bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi, temel hak ve hürriyetlerin düzenlendiği bölümde sadece üniversitelerde serbestlik bulunduğunu yazmanın, tersinden (mefhum-u muhalifinden), üniversite dışında serbestliğin bulunmadığına dair bir anayasal dayanak oluşturabileceğidir. Özellikle, başörtüsü yasağı için bir hukuki dayanak bulamayan, Anayasa Mahkemesi kararıyla yasağı temellendirmeye çalışan ve bu konuda zorluk yaşayan çevreler için yapılacak bu düzenleme bir fırsat oluşturacaktır. 42. maddede kılık ve kıyafetin serbest olduğu, yükseköğretim kurumlarıyla ilişkilendirilmeden, mutlak olarak yazılmış olsaydı bu mahzur doğmayabilirdi. Ancak, genel olarak eğitim ve öğrenim hakkını düzenleyen bu maddede, TBMM gündemindeki gibi yapılacak bir değişiklik yasaklar için de bir dayanak oluşturacaktır. Bu sorunun çözümü vardır ve kolaydır. Apar topar çözüm üretmeye çalışırken, siyasetçilerin biraz etrafa bakmalarında fayda bulunmaktadır. Uzlaşılan bu noktada, doğru değişiklik, Anayasa'nın 130. maddesine hüküm eklemektir. 42. madde gibi temel haklarla ilgili bir genel düzenlemeye hüküm eklemek yerine, sadece yükseköğretimi düzenleyen 130. maddeye kılık ve kıyafet serbestliğine dair bir fıkra eklemek isabetli olacaktır. Böylece, hem temel haklarla ilişkili olumsuz yorumlara imkan verilmemiş hem de serbestlik sadece üniversitelere mahsus kılınmış olurdu. 42. maddedeki düzenleme 130. maddede yapılmalıdır.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliklerini içerik bakımından denetleyememekle birlikte, getirilen yeni hükümleri yorumlama yetkisine sahiptir. Teknik olarak bu süreç şu şekilde yaşanacaktır: Anayasa değişikliklerinden sonra, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun ek 17. maddesinde de bir değişiklik yapılacaktır. Bu değişiklik Anayasa Mahkemesi'nin önüne götürülecektir. Anayasa Mahkemesi kanundaki bu değişikliği incelerken, Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde daha önce yapılmış olan değişiklikleri de dikkate alacak ve yorumlayacaktır. Bu sırada, mahkemenin, yükseköğretim kurumlarında başın örtülmesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna karar vermesi muhtemeldir. Mahkeme, yeni yapılan değişikliklerin, kılık ve kıyafet serbestliği getirdiğini, ancak bu serbestliğin başörtüsünü içermediğini ifade edebilecektir. Bu durumda, yapılan bütün değişiklikler, sarf edilen gayretler boşa çıkacaktır. Bu durumu önlemek için, yapılabilecek birkaç iş vardır. Birincisi, Anayasa'nın 130. maddesine konulacak hüküm şu şekilde kaleme alınmalıdır: "Yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir. Bu konudaki sınırlayıcı düzenlemeler sadece açık bir kanun hükmüyle yapılabilir." Böylece Anayasa Mahkemesi'nin yorum yolu ile yasaklama getirmesinin önüne geçilebilecektir. İkinci olarak, Anayasa'nın 153. maddesinde, Anayasa Mahkemesi'nin karar türlerini belirleyen bir hüküm konulmalıdır. Aslında 153. madde, Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını sınırlamaktadır; ancak mahkeme bu kurala uymamakta, anayasal sınırlamayı aşmaktadır. Bu sebeple, 153. madde hükmü ayrıntılı ve daha açık bir şekilde, Anayasa Mahkemesi'nin "yorumlu ret" kararı vermesini yasaklayacak şekilde düzenlenmelidir.
Üçüncü olarak da, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun ek 17. maddesine, Anayasa'nın 130. maddesine eklenmesini teklif ettiğimiz iki cümle aynen konulmalıdır: "Yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir. Bu konudaki sınırlayıcı düzenlemeler sadece açık bir kanun hükmüyle yapılabilir." Böylece, Anayasa Mahkemesi, Anayasa'daki bir hükmün aynen tekrarından ibaret olan ek 17. maddeyi iptal edemeyecektir.
Kaynak: Zaman