The Times dergisi Dubai'deki operasyon hakkında kaydadeğer ifşaatlar bulunan bir yazıda, Mossad başkanı Meir Dagan'ın felsefesine atıf yapmış: “Tel Aviv karargâhındaki mütevâzı odasının duvarında asılı olan bir fotoğraf, Dagan başkanlığının niteliğini ele veriyor. Fotoğrafta, bir hendeğin kenarında duran yaşlı bir yahudi var. Bir SS subayı tüfeğini yaşlı adamın kafasına dayamış. Dagan ziyaretçilerine ‘bu yaşlı yahudi benim dedem' diyor.” The Times'a göre bu fotoğraf, Dagan'ın inancını yansıtıyor: “Güçlü olmalıyız, aklımızı kullanmalı ve kendimizi savunmalıyız ki Holokost bir daha tekrarlanmasın.”
Dagan'ın fotoğrafik sembolizm yorumu – ki cinayet işleme ruhsatıdır - pek bayağı ama ne ki yahudiler ve bilhassa da siyonistler arasında son derece yaygındır. Bununla birlikte, bu yorum mümkün tek yorum değildir. Dagan'ın odasındaki fotoğrafı görmedim fakat sanırım Nazi üniforması içerisindeki bir katil ile ölümü bekleyen mazlum bir yahudi arasındaki müthiş yoğun bir duygu durumunu tasvir ediyor olmalıdır. Ancak Dagan ve bir yere kadar da pek çok yahudi, saygı uyandıran savunmasız bir kurbanın, kollektif dedelerinin, çilesinden ziyâde açıktır ki tüfekli adamın rolüne kapılıp gittiler. Dagan ve onun Yahudi devleti, Holokost’u ırkçılığa ve her türlü zulme karşı evrensel bir mesaj olarak idrak etmek yerine infaz ruhsatı olarak yorumluyorlar.
Fotoğraf, masum (Yahudi) ve şerir (Nazi) arasındaki basit, sembolik ikili karşıtlık olarak da anlaşılabilir ama bu fotoğraflarda bir başka unsur daha var ki savaş sonrası yahudi siyasi, fikri ve ideolojik söyleminden topyekûn atılmıştır: Evrenselcilik. Siyonistlerin veya eldeki vakada yahudi kabilesine, sadece yahudi kabilesine hizmet etmek üzere ölüm saçan hükümler çıkaran Dagan'ın aksine, bir hümanist böylesi bir fotoğrafa bakar ve bir bütün olarak tüm insanlık için daha iyi bir geleceğin nasıl kurulabileceği hakkında bize, hepimize olumlu görüşler sunabilecek fikirler üzerinde düşünürdü.
1940'ların sonlarında birkaç Yahudi düşünürü, Auschwitz'den sonra yahudilerin kendilerini artık şerre karşı savaşta ön cepheye mevzilendirmeleri gerektiğinde ısrar etmişlerdi. Bu gerçekleşmediği gibi üstüne bir de dünya barışına karşı en büyük tehlike olarak Yahudi devleti kuruldu. Dahası, yahudi lobileri ırkçı ideolojiyi (Siyonizm) şevkle destekliyor, dünyada kolonyal genişlemeci ve müdahaleci çatışmaları kışkırtıyorlar.
“Mossad başkanı “bu yaşlı yahudi benim dedem” diyor. Saygı uyandıran kollektif 'dedenin' iz bırakan görüntüsü, Mesih ile veya başka herhangi bir dini simgeyle hemen yarışa koyulan bir çile sembolü sağlar yahudiye. 1979'da Papa II John Paul, Auschwitz'i “modern dünyanın Golgota'sı” diye anmıştı. Ama bu düşünceye koşut olarak bir şeyler fena halde kötü gitti. Takipçileri İsa'nın çilesini af ve merhamet çağrısı olarak yorumlarlarken Dagan'ın dedesinin Holokost tecrübesi, ulusçu yahudi tarafından cezalandırma ve intikam çağrısı olarak yorumlandı. Kulağa feci geldiği üzere, İsrailli filozof Yeşhayahu Leibowitz'in yeni yahudi dini olarak tanıdığı Holokost dini, kaba ve meşum bir cinayet çağrısıdır. İnsanoğlunun bildiği en kinci dindir belki de.
Karl Marks (Yahudi Sorunu'nda) insanlığın özgürleşmesi için kendisini önce bir yahudilikten kurtarması gerektiğini savunmuştu 1844'te. Karl Marks bir ırkçı değildi; çok yakından bildiği yahudi ideolojisine (Yahudiliğe) atıf yapıyordu galiba. Şayet insancıllığa bir yol bulacaksak kendimizi önce bir Holokost dininden azad etmeliyiz diyeceğim ben de. Bir mesaj olarak Holokost, evrensel bir çağrıya dönüşemedi. Bunun yerine, insanlığın ve insancıllığın savunduğı her bir değere muhalefet eden bir kabile dini haline geldi.
Ben dâhil pek çoğumuz İsrail'i Nazi Almanyası ile bir tutarız. Ben de pek çok kereler diğerlerine katıldım ve İsraillilerin günümüzün Nazileri olduğunu savundum. İfademi bu fırsatla tashih etmek istiyorum. İsrailliler zamanımızın Nazileri değiller ve Naziler o zamanların İsraillileri değillerdi. İsrail aslında Nazi Almanyası’ndan çok daha beterdir ve kurulan eşitlik anlamsızdır ve yanlışa sevketmektedir.
Geçmişte, Yahudi Devleti'nin totaliteryan Nazi Almanyası’nın aksine bir “demokrasi” olduğunu söylemiştim. Başka bir ifadeyle, Yahudi nüfusunun tümü, İsrail ordusunun insanlığa karşı işlediği suçlara iştirak etmektedir. Bu yeterli değilmiş gibi bir de İsrail nüfusunun yüzde 94'ünün yaklaşık bir yıl önce İsrail ordusunun Gazze saldırısına destek verdiği gerçeği, İsrail'e karşı güdülen davayı bir kaya gibi sağlamlaştırdı.
Burada dile getirilmesi gereken başka bir husus daha var. Çok iyi bildiğimiz üzere, Nazi Almanyası yahudilerden hazzetmezdi. Irkçı kanunlar çıkardı, Almanya'yı ve hatta Avrupa'yı yahudilerden temizlemeyi amaç edindi. Yahudileri politikada, iş yerinde, dükkanlarda, medyada, bankalarda ve sokaklarda görmeyi dilemiyordu. Nazi politikalarının kinciliği kadar açık olan bir şey daha var ki o da Almanya tüm bunları açıktan yapmış olmasıdır. Tek bir şey bile gizlemedi. Irkçıydı ve dar kafalılığıyla gurur duyuyordu. İsrail ve onun Yahudi lobileri ise herşeyi aldatıcı bir yöntemle icra ediyorlar. Araplardan nefret ediyoruz demek yerine, etnik temizlik politikalarını ve uygulamalarını kabul etmek yerine, sürekli olarak yüce “ilerlemeci” ideoloji adına öldürüyorlar: Demokrasi, çoğulculuk, “ahlâki müdahalecilik”, terörle savaş vb.
İsrail'in dünyadaki destekçileri de aynı şeyi yapıyorlar, “asil güdülerle” savaş vaazları veriyor, başka insanları sürekli olarak “özgürleştirmek” istiyor, genişlemeci askeri müdahalecilik yoluyla onlara demokrasinin en yüce değerlerini öğretmek istiyorlar.
İsrail'in efsânevi hümanisti İsrail Şahak, bir yahudi olarak Nazi işgali altında yaşadığı tecrübeyi 1980'lerin sonlarında kaleme almıştı: “Üç çıkış noktasından birinde Alman SS, birinde Ukraynalı, birinde de Yahudi polisin beklediği bir meydana girdiğinizde, geçmek için önce Almanı sonra Ukraynalı'yı denemeli ama Yahudiyi asla denememelisiniz.
Yüksek sesle söylemeliyim ki Şahak'ın tavsiyesini son derece ciddiye alıyorum. Birinde elinde tüfek bulunan Nazi subayın diğerinde elinde tabancayla Meir Dagan'ın bulunduğu iki çıkışlı bir meydana girdiğimde hiç tereddüt etmeden Nazi'nin bulunduğu tarafa yöneleceğim.
Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın