Ya barış, ya yerleşimler...

 
Ortadoğu müzakerelerinin dinamiği değişmedikçe süreçten hiçbir şey çıkmayacak. İsrail Batı Şeria'da yerleşim inşasını durdurmazsa barış sağlanamaz

ABD, BM, AB ve Rusya'dan menkul Ortadoğu Dörtlüsü'nün sözde arabulucularının bir toplantısı daha, İsrailliler ve Filistinlilerin müstakbel bir Filistin devletinin koşullarında uzlaşması konusunda yine göstermelik telkinlere sahne oldu. Kimse önemli bir değişim beklemiyor ve bu hiç şaşırtıcı değil.
Geçen kasımda Annapolis'te düzenlenen konferanstan bu yana (ihtilafın iki doğrudan tarafı bu yıl sonuna kadar bir tasarıyı müzakere etme yükümlülüğü altına girmişti) barış umutları keskin bir biçimde geriledi.


Batı Şeria ilhak ediliyor
Hamas'ın yakındaki İsrail kasabalarına ilkel roketler yağdırdığı ve İsrail'in misillemeleri ve hedefli suikastlarında onlarca Filistinli sivilin öldüğü Gazze'de giderek şiddetlenen çatışma, kuşatmaya dönüşmüş durumda. 560'a yakın İsrail kontrol noktasının dilim dilim ayırdığı işgal altındaki Batı Şeria, Yahudi yerleşimlerinin genişlemesiyle (ki buna dair planlar Annapolis'in düzenlendiği günlerde açıklandı) daha da ileri düzeyde sömürgeleştiriliyor.
Bu durum ciddi uluslararası tepkilere yol açtı, fakat İsrail'in Batı Şeria'yı adım adım ilhak etmesini hiçbir şey durduramıyor. Bu tutum, uluslararası hukuku hiçe saymakla kalmıyor, Filistin Yönetimi Başkanı ve ABD'yle İsrail'in tercih ettiği muhatap olan Mahmud Abbas'ın da altını oyuyor.

Bu arada İsrail Hamas'ın ateşkes önerisini, bunun Abbas'ın meşruiyetini ortadan kaldıracağı iddiasıyla elini tersiyle itiyor.

Abbas'a bağlı Fetihli milliyetçilerle İslamcı Hamas, aralarında sınırlı iktidar uğruna yaşanan tatsız mücadele nedeniyle hâlâ ortak bir ulusal proje üzerinde uzlaşamıyor. İsrailli siyasetçiler de kendi paylarına Oslo Anlaşmaları'nın ortaya koyduğu türden bir Filistin devletini prensipte kabul edip etmemeyi tartışıyor ve hiçbir yere varamıyor. Barış sanki kendi aralarında müzakere etmeleri gereken bir meseleymiş gibi bir halleri var.

Bu süreçten hiçbir şey çıkmaz. Dinamik değişmedikçe huzursuzluk ve daha fazla şiddet yaşanır olsa olsa. Dinamiğin değişmesi de başlıca iki unsura bağlı. Birincisi, İsrail ve Hamas, Mısır'ın arabulucuk ettiği ateşkesi imzalamalı. İsrail bunun İslamcıların en azından Lübnan'daki Hizbullah düzeyinde bir caydırıcılık gücüne sahip oldukları yanılsamasına kapılmasına yol açmasından korkuyor. Fakat Hamas daha önce ilan edilen ateşkese uydu ve eninde sonunda iki devletli bir çözüm anlaşmasını kabul etmek zorunda.

Bush-Şaron anlaşması bozulmalı

İkincisi, İsrail yerleşim inşaatları ve toprak gasplarının tümünü durdurmalı; ABD de, Başkan George W. Bush'la eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron arasında 2004'te yapılan anlaşmayı (bu anlaşma İsrail'in büyük yerleşim bölgelerinin devamını öngörüyordu) bozmalı.
Ortadoğu Dörtlüsü'nün bildik yaygaraları hiçbir işe yaramıyor. İsrail ve ABD'nin önündeki tercih hiç bu kadar açık olmamıştı: Ya barış ya yerleşimler. İkisi birden asla olmayacak.

Kaynak: Radikal