Hasan Cemal dünkü yazısında sormuş, "301 konusu neden ağırdan alınıyor, neden yeni anayasa takvimine bağlanıyor" diye…
Soru can alıcı… Yaralar ise taze…
Kanlı bir maddedir, 301…
Karanlığı simgelemektedir…
301, bu ülkenin düşünen adamlarını, ödüllü edebiyatçılarını düşüncelerinden ötürü hedef kılan, sokak çetelerini kahramanlaştıran, gizli azmettiricilere zırh olan ve Hrant Dink'in öldürülmesiyle biten bir sürecin taşıyıcısıdır.
Bu maddenin mantığını, içeriğini, uygulamasını tartışmanın, sorgulamanın artık hiç manası yok…
Kaldırılmalıdır...
Karanlığı çağrıştıran bir sembolle "hesaplaşılması", ülkede demokrasiden, insan hakkından, hukuktan söz edebilmenin ön koşuludur. Hukuk ve kanun maddeleri, uygulamaları katil üretmez, üretmemelidir…
4 Temmuz tarihinde Dink davasının ilk celsesinden sonra şunları yazmıştım:
"Sanıkların bir kısmı, her an sokakta karşılaşacağınız türden, yaptıklarıyla iftihar eden, öldürmeyi kendilerine hak gören, takdir edilmeyi bekleyen, her an saldırmaya hazır insanlar…
Kimisinin ruh sağlığı bozuk, kimisinin davranışları, kimisi sıradan mahalle çocuğu…
Sorun şu:
Bugün resmi Türkiye'nin karanlıkta kalan kısmı açılan davalarla, yüzlerce internet sitesi, onlarca gazetesi ve televizyon kanalıyla, 'işte Türk düşmanların' başlıklı listeler yayınlayarak, cinayetleri, saldırıları alkışlayarak yazarlara, düşünce insanlarına, azınlıklara, farklı düşünenlere düşman, hain diye bakan insanlar yetiştiriyor…
Bunlardan her gün yüzlercesini üretiyor…
Meşrebine, eğilimine göre vurmaya, öldürmeye hazır insanlar…
Dink'i öldürenler, Malatya vahşetini yapanlar, Danıştay'a saldıranlar bunlar arasından çıkıyor…
Bugün resmi Türkiye'nin karanlıkta kalan yapıları küçük işaretlerle, uzaktan yönlendirmelerle bu insanları kullanıyor. Mahalle çetesine indirgenmiş gruplara amatör görüntülü cinayetler işletiyor.
Tehlike sandığınızdan daha büyük ve daha yakın…"
21. yüzyılı soluyoruz, AB'ye girmekten, demokrasiden söz ediyoruz.
Ama yazara, gazeteciye, düşünce adamına gelen tehditler artıyor… Birçoğu korumayla dolaşmak zorunda kalıyor…
Suça teşvik, suça övgü, suçluya kahraman muamelesi, yalnız, ülkenin içten içe kanayan siyasi ve hukuki düzeninin işi değil.
İsmail Türüt'ün, sözleri "Türkçü" şair Ozan Arif tarafından yazılan "Plan Yapmayın Plan" adlı türküsünü dinlediniz mi?
Birileri bir klip yapmış bu türküye: You Toube'da binlerce kişinin izlemesine sunulmuş…
Zihniyet, aleniyet, cesaret ve küstahlık, ibret verici ve tahrik edici…
İnsanın kanı donuyor…
Şöyle:
(Klip Trabzon görüntüleriyle başlıyor)
"Plan yapmayın plan gitmez Karadeniz'de / Kahpelik yalan dolan tutmaz Karadeniz'de…
Ne Coni'si ne Rus'u, pusu kurmayın pusu / Bölücülük borusu ötmez Karadeniz'de…
Bırakın çan çalmayı, Ermenici olmayı / Millet böyle dolmaları yutmaz Karadeniz'de…
O gün öyle desinler bugün böyle desinler
(Hrant Dink'in katili Ogün Samast'ın Samsun'da çekilmiş Türk bayrağı altındaki resmi görüntüye giriyor, ardından Erhan Tuncel'inki …)
Fatihalar yasinler bitmez Karadeniz'de…
(Yasin Hayal'in görüntüsü geliyor)
Şerefini şanını ortaya koy canını hiç kimse vatanını satmaz Karadeniz'de…
Vatan satsa bir kişi anında biter işi
(Hrant Dink'in portesi ve yerde yatan bedeni izleniyor)
Türk ve İslam güneşi batmaz Karadeniz'de…
Bizde varken bu duruş amcanız olsa Bush
(Başbakan ile Bush'un el sıkışırken olan resmi görülüyor)
Alayınız beş kuruş etmez Karadeniz'de…
Anladık var gocunuz belli kuyruk acınız..
Kargaşaya gücünüz yetmez Karadeniz'de…
Türk ve İslam güneşi batmaz Karadeniz'de…"
Vicdan, izan, ahlak, insanlık…
Bu kadarı fazla, gerçekten fazla…
Kaynak: Yeni Şafak