Vatikan ve İslam (4)

 

Duyduğu dehşet ve öfkeye rağmen sadece Müslümanlar değil gayri-müslim olarak nitelendirilen ancak İslam hakkında bilgisi olanlar hatta dinlerden bahsederken edep ve nezaket kurallarına uymak gerektiğini düşünen tarafsızlar, tüm bunları geçin sırf objektif olmak bile bu hakaret ve yanlışlara cevap vermeyi gerektirir. Çünkü Allah için, Resulü için ve dini için öfkelenmek meşru bir durumdur. Hatta gereklidir. Ancak İslam bize, öfkeli adamın yemininin geçersiz olduğunu ve kadılığının caiz olmadığını öğretmiştir? Çünkü öfke bir parça cinnet demektir. Öyleyse bu hakaretlere cevap verirken rasyonalikten ve objektiflikten ayrılmamamız lazım. Vatikan'ın en tepedeki ismiyle de böyle diyalog kurarken bile…

 

—Vatikan'da Papalık makamını işgal eden Katoliklerin başrahibinin birçok kişi için neden olduğu dehşet ve afallamayı gidermek için diyorum ki böyle bir durumun olması çok mu ilginç? Nisan 2005'te Papalık koltuğuna oturan bu adam 1981'ten 2005 yılına kadar -çeyrek asırdan fazla-  "inanç saflığı" yani dünyayı "gerçek Katolik müminler" ve " bazı iman unsurlarına inanan" diğerleri şeklinde tasnif eden "Ortodoks-katolik fundamentalizmin" birinci sorumlusu koltuğundaydı. Yani bizim doğuda yaygın olarak kullandığımız " "tekfircilerin" liderliğini ve sorumluluğunu üstlenmişti. Bu onun tutumunu ve Katolik olmayanlara karşı tavrını özetler niteliktedir. Tarihin bu döneminde başında bulunduğu kurumun tutumunu da.

 

—Bu "radikal-tekfirci" mantıktan yola çıkarsak Papanın amansız bir laiklik düşmanı olduğunu görüyoruz. Çünkü Laiklik yüzünden Avrupa'nın en büyük Katolik ülkesi Fransa'da kiliseye, ayine gidenlerin oranı, nüfusun % 5'ini geçmez. Yani Papanın ölçülerine göre Fransız Katoliklerin sayısı Fransız Müslümanların sayısından daha az. Papa olmadan önce çeyrek asırdan fazla işgal ettiği Katolik Kilisede İman Akide Komitesi "baş müfettişlik" makamı Avrupa'da ortaçağda inanç teftişinde uzman olan, muhalif bilimadamlarını, filozofları ve düşünürleri yakan, asan ve boğan "engizisyon mahkemelerinin" bir uzantısı gibidir. Bu mahkemeler benzer uygulamaları 1492'de Granada düştükten ve Endülüs'te İslam sökülüp atıldıktan sonra Müslümanlara karşı da uyguladı. Mahkemeler bu muhalifleri üç yüzyıl boyunca "kutsal kazığa" oturarak idam ediyordu. Bu tarz uygulamayla idam edilen kurbanların sayısı birkaç milyonu buldu.

 

Papa olmadan önce adı Joseph Ratzinger olan bu adamın papalık ismi olarak "16. Benedictus" adını benimsemesi daha önce de belirttiğimiz gibi başkalarına yönelik bu "radikal-tekfirci" anlayıştan ileri gelmektedir. 18. Yüzyılda yaşamış olan 14. Benedictus (1740-1758) Avrupa aydınlanma hareketinin temelini oluşturan rasyonalizme ve septisizme düşmandı. Daha önce 6. yüzyılda yaşamış olan Papa 5. Benedict (480-547) ise Avrupa'da Hıristiyan medeniyetinin ayakta kalmasını sağlayan manastırların ve ruhbanlığın kurucusudur. Batı Medeniyetinde günümüze kadar izlenen Ruhbanlık anayasasını yazan kişi de odur. Yani Papanın seçmiş olduğu bu "Benedictus" ismi batılıların tabiriyle fundamentalist/radikal eğilimleri ve göstergeleri olan, böyle bir geçmişi olan bir isimdir.

 

—12 Eylül 2006 tarihinde Almanya'nın Bavyera eyaletindeki Regensburg Üniversitesinde düzenlenen konferansta İslam'a yaptığı hakaretler, daha önce de bahsettiğimiz gibi İslam'a yaptığı hakaretlerin sadece başlangıcıdır.

 

—Adamcağızın geçmişi "İslam'dan korkma ve korkutma" olaylarıyla doludur. Buna günümüzde batıda "İslamofobi" (İslam korkusu) deniyor. Kendisiyle tanınmış İtalyan senatör Marcello Pera arasındaki diyalog "Without Roots: The West, Relativism, Christianity, Islam" (Köksüzlük: Batı, Görecilik, Hıristiyanlık ve İslam) adında bir kitapta yayınlandı. Papa bu diyalogda kendisine üç korkunun hâkim olduğunu söylüyor:

 

Birincisi: Egoizm ve aile parçalanmasına neden olan laiklik yüzünden Hıristiyan Avrupalı nüfusun yok olmakla karşı karşıya kalması, doğum oranları bazı yerlerde % 1'in altına bile düştü. Birçok Avrupa ülkesinde doğum oranları geriledi. Bu durum nüfus dengesinin sürdürülmesini etkiledi. Özellikle Almanlar, İtalyanlar ve İspanyollar başta olmak üzere bazı Avrupa halkları bu yüzyıl sonlarına doğru belki de tarihten silinecekler ya da en iyi ihtimalle kendi ülkelerinde azınlık durumuna düşecekler.

 

Papanın ikinci korkusu ise: Avrupalı yeni kuşağın bıraktığı boşluğu özellikle Afrika ve Arap Dünyasından gelen Müslüman göçmenler doldurmaktadır. Bu durum Avrupa'nın ileride İslam Dünyasının bir parçası olma ihtimalini güçlendiriyor. (Sizce son yıllarda Avrupa'da artan İslamofobia'nın arkasında Soğuk Savaşın yine güçlü kurumu olmasın.)

 

Papanın üçüncü korkusu şudur: Avrupa arenasında Hıristiyanlığın gerilemesi. Laiklik nedeniyle birçok Avrupalı için Hıristiyanlık "Hıristiyan bir aileye mensup" olmak anlamına geliyor. Yani sadece köken ve tarih olarak Hıristiyan'dırlar. Papaya göre bu durum Avrupa'da her hangi bir şey uğruna hatta kendi özgürlüğü uğruna savaşmak için gerekli olan ahlaki kudret, rağbet ve cesarete ihtiyaç duyacağını gösteriyor.

 

Papa 16. Benedictus'un İslam'a bakışı böyledir. İslam'ı Hıristiyanlığına ve kilisesine varis olarak görüyor. Bu durum Hıristiyan Dünyasının kalbi olan Avrupa'yı bu yüzyılın sonuna doğru "Daru'l İslam'ın bir parçası" haline getirecek. Daha önce Hıristiyan Dünyasının kalbi olan doğunun İslam Dünyasının merkezine dönüşmesi gibi.

 

Papa'nın İslam korkusu her fırsatta bu dine olan düşmanlığını, iftiralar atmasını, inançlarına, simgelerine ve mukaddesatına hakaretler etmesini kamçılıyor. Müslümanların öfkesine neden olan söz konusu konferanstan önce de bu böyleydi. Allah (c.c)'ı çokluktan, bir insanın içine girmekten, başka bir insanla tek vücut olmaktan, bir cisme dönüşmekten ve benzetilmekten tenzih eden ve Yüce Zatını halis Tevhid zirvesine çıkaran İslam değil midir?

 

"De ki: O Allah tektir. Allah Samed'dir. (her şeH O'na muhtaçtır, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır.) O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir şey O'nun dengi değildir." (İhlas Süresi / 1-4), "Hiçbir şey O'nun benzeri değildir, O işitendir, görendir." (Şura Süresi / 11)

 

Aklına ne geliyorsa Allah öyle değildir. Tevhid kelimesinin özetlediği İslam budur. Şiarı "Lailahe illallah'tır"(Allah'tan başka ilah yoktur). Buna rağmen Papa diyor ki "Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi bir tevhid dini değildir. Yahudilik ve Hıristiyanlığın mensup olduğu vahye mensup değildir." Papaya göre "Allah'ı sadece İsrail oğullarına özgü sayan diğer hakların kendi tanrıları vardır" diyen Yahudilikte tevhid vardır. "Teslise inanan, Rab olduğu gerekçesiyle Meryem oğlu İsa'ya ibadet eden, İsa'nın A'dan –Z'ye kadar her şey olduğun yani başlangıç ve son olduğunu söyleyen, her şeye gücü yettiğini, her şeyi yarattığını, onunla her şeyin olduğunu, O olmadan hiçbir şeyin olmadığını (Yuhanna 1:3,11)" iddia eden Hıristiyanlıkta tevhit dini vardır. Ancak birlik ve tekliği Yüce Allah'a mahsus kılan, O'nu emsal, eşit, ortak, benzer, eş, baba ve çocuk gibi kavramlardan tenzih eden İslam, Papa Benedictus'a göre tevhid dini değildir.

 

Kardinal Joseph Ratzinger, Papalık ismi olarak batılı anlamda muhafazakâr ve radikal eğilimlerden hareketle bu ismi seçmesi, İslam'a olan bu düşmanlığı, bu düşmanlığı iki de bir dışa vurması bu düşmanlığı hakaret ve saldırı şekline dönüştürmesinden ileri gelmektedir… Onun geçmişi böyledir… Daha doğru bir ifadeyle İslam'a ve Müslümanlara karşı kara bir nefret kültürüyle bezeli uzun bir geçmişi olan biri…

 

Katolik mirasında ortaçağ Avrupa'sında Katolik dünyasının en önemli aziz ve filozofu Tuma el-Akvini (1225-1274) İslam Resulünden (sav) şöyle bahsetmektedir: Muhammed verdiği şehvani zevk vaatleriyle halkları yoldan çıkardı. Sahabelerine okuduğu efsane ve hurafeler sayesinde Tevrat ve İncil'de yer alan tüm delilleri saptırdı. Zaten çöllerde yaşayan barbar insanlardan başka çağrısına iman eden kimse de yoktu.

 

—Vatikan Papasının mirası, Avrupa'nın Katolik edebi ve sanatsal mirasında yer alan "İlahi Komedya" adlı eserin sahibi Dante (1295-1321) İslam peygamberini (sav) ve Ali bin Ebu Talib'i (ra) cehennem sekizinci halkasında dokuzuncu çukura yerleştiriyor. Dante'ye göre ikisi kavga ve nifak ehlidir. O yüzden ilahi komedya ateşinde ikisinin cesedi paramparça oluyor.

 

— İslam'ı tevhid dini olmamakla itham eden Papanın mirasından 1300 yıllarında düzenlenen Chanson De Roland halk efsanesine göre Müslümanlar üç şeye ibadet ediyorlar:

 

1- Apollin(Apollo)

2- Tergavant

3- Muhammed

 

 

 

Bu makale Mehmet S. Direk tarafından Dünya Bülteni için tercüme edilmiştir.