Vakitsiz bir darbenin ardından...

Honduras'taki darbe ABD'yi 'arka bahçesindeki eski alışkanlıklarından kurtarmaya çalışan' Başkan Barack Obama için bu kadar 'talihsiz' bir zamana denk gelemezdi. Tam da İran'daki şimdilik küllenmeye yüz tutmuş 'twitter devrimi' vesilesiyle dünya demokrasi mesajlarıyla yüklenmişken, Orta Amerika'daki ABD kalesi Honduras'ın elitleri, sağdan sola çark etmiş bir lideri deviriverdi. Hadi ayıkla pirincin taşını!

Honduras'ta 28 Haziran'da yaşananları ezcümle özetlemek gerekirse, 'Devlet Başkanı Manuel Zelaya, (solcu icraatlarını tamamlamasına el vermeyen, sıra dışı bir biçimde tek dönemle sınırlı başkanlık süresini uzatmak da dahil), geçmiş askeri rejimlerin yapmış olduğu anayasayı değiştirmek üzere yeni bir anayasa komisyonu teşkil edilmesi konusunda, halkının gönlü bulunup bulunmadığını saptamak için referanduma kalkışınca; Kongre, yargı ve ordu tarafından elbirliğiyle devrildi'. Honduras'ın elitleri, olayı 'Zelaya'nın yeniden seçilmek için anayasayı delme girişimi' gibi sundu. Ve anayasada bir kerelik başkanlığa izin veren, bunun reforme edilmesini öneren (başkan dahil) herkesi kamu görevinden men eden 239. maddeye dayanarak Zelaya'yı azledip pijamalarıyla ülke dışına sürmelerini 'darbe değil' diyerek savundu. Türkçesi, 'seçilmişler kurulu sistemi reforme etmeye kalkışamaz, bunu halka filan soramaz'.

Taşları yerine oturtmak için görünürdeki hukuki/kurumsal kapışmanın ötesinde Honduras'ın ahval-i şeraitine ve ABD'yle derin ilişkilerinin uzak/yakın geçmişteki seyrine bakmadan olmaz. Hele de Honduras'ı anlamak, Obama'nın ilk Latin zirvesinde arka bahçeye artık 'kibirle bakılmayacağı, egemenliklere müdahale edilmeyeceği' vaadlerinin samimiyetinin turnusol kâğıdı olacaksa...

Honduras, 1980'lerin başına kadar kaderi askeri rejimlerle, ABD'nin bölgedeki devrimci hareketleri bastırma faaliyetlerinin üssü olan bir ülke. Biz daha ziyade (1969'da futbol vesilesiyle El Salvador'la tutuştukları tuhaf savaşı anımsayan var mıdır?) ABD'nin Nikaragua'daki Sandinistlere karşı aşırı sağcı Kontraları besleyip eğittiği yer olarak biliriz. Honduras askeri komuta kademesi Pentagon'un geçmişte eli kanlı Latin diktatörleri yetiştirdiği Fort Benning'deki Amerikalar Okulu'nun (School of Americas-SOA) müzmin müdavimlerinden müteşekkil. Bugünkü darbeyi icra eden Genelkurmay Başkanı Romeo Vasquez ile Zelaya'yı pijamalarıyla süren Hava Kuvvetleri Komutanı Luis Javier Prince Suazo da SOA'dan yetişmiş güzide subaylar.

Elbette sağ geleneğin güçlü olduğu Honduras, 1980'lerin başında dikta rejimlerine son verdi vereli ABD destekli neoliberal politikaların da icracısı. Öyle ki, Honduras bugün hâlâ Orta Amerika'nın en yoksul (Nüfusun yüzde 70'i) ülkelerinden birisiyken, zengin elitlerin Bush'un kotardığı Orta Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'ndan gayrı, kalkınmacı politikalara tahammülü yok.

Honduras'ın devrik lideriyse, ülkenin elitlerinin (toprak sahibi/kereste sanayinin mensubu bir aileden) bağrından kopup gelmiş biri. 2005 sonunda Liberal Parti'den başkan seçildikten sonra ilk iki yılında kovboy çizmeleriyle gezen Latin liderin, suç çetelerine müsamaha etmemeye ve özelleştirmeye dayalı popülist söylemi dışında ayırt edici bir yanı yok. Zelaya için mesele 'güneyden' gelen Hugo Chavez esintili sol rüzgârdan 'haddinden fazla' etkilenmesiyle başlıyor. Sosyal kalkınma politikalarına yönelip, işçi ve öğretmenlere yüzde 60'lık zam yapınca iş Halemi köpürüyor, meseleyi Yüksek Mahkeme'ye taşıyor. Sonra baş kesmelere, göz oymalara varan uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı suç çetelerin şiddetinden mustarip ülkede, parayı polisiye tedbirlere harcamak yerine toplumu eğitme temelli, uyuşturucu üretimini yasallaştırma politikasını gündeme getiriyor. Bu arada 2007'de Küba'yı devrimden sonra ziyaret eden ilk Honduras lideri olurken, son manevrası bardağı taşırıyor. Yani Chavez'in Amerikalar İçin Bolivarcı Alternatif Grubu'na (ALBA) katılması. 2004'te başlatılan ve ortak fabrikalar, bankalar kurulması, yiyecek ve petrol yardımı, konut ve eğitim yatırımı gibi programları olan ALBA sayesinde kredi temini ile Venezüella'dan çok ihtiyaç duyulan ucuz petrol tedariki sağlanıyor. Sendikalar ve sivil toplum örgütleri Zelaya'yı desteklerken, elitlerden 'ABD ile serbest ticaret anlaşmasını zedelediği, Chavez'in ülkeyi ele geçireceği, Zelaya'nın serbest girişimi sona erdireceği' itirazları yükseliyor. Misal eski Devlet Başkanı Ricardo Maduro çıkıp, "ABD Honduraslı göçmenleri geri postalayıp misilleme yapacak. Sizi besleyen eli ısırmayın" diye uyarıyor. Ne gam! Zelaya, 'merkez sola' bir adım daha yaklaştıklarını ilan edip, "Hoşlanmayan olursa o vakit 'merkez' kelimesini atar sadece 'ikincisine' sahip çıkarız" resti çekiyor. 2008'de Bolivya ve Venezüella 'ABD içişlerimize karışıyor' diyerek elçilerini geri çekme kararı aldığında 'bizimki' de dayanışma için Amerikan elçisinin akreditasyonunu erteleyiveriyor. "Bunu ABD'yle ilişkileri koparmak için yapmıyoruz. Küçük uluslar dayanışmalı. Dünya güçleri bize saygılı davranmalı" diye izah ederek... Tabi seçilince 'dünya için umut' demeyi ihmal etmediği Obama'ya üç ay kadar önce 'ABD içişlerimize müdahale ediyor' şikâyetini aktaran bir de mektubu var.
Obam'nın mektup konusundaki tavrı meçhul. Lakin, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın yaşananların adını 'darbe' diye koyamayarak 'temkinli' duruşuna karşılık, kendisi Zelaya'ya sahip çıktı. Rivayet o ki, Honduras ordusuyla gayet içli dışlı olan ABD, darbeyi biliyordu ve önlemeye de çalıştı. Latin Amerika'nın Obama'nın gönüllerini fethetmeye çalıştığı geri kalanının 1970 ve 1980'lerde CIA destekli darbelerle yüklü kanlı geçmişlerine bakıp Honduras'tan irkildikleri bir sırada, Amerikan Başkanı'ndan başka türlüsü de beklenemezdi. Şimdi kimileri Obama'nın darbeye açıkça karşı çıkmak yerine, darbeci rejim dallanıp budaklanmadan, Zelaya'yı sol politikalarını yaşatma karşılığında elitlerle uzlaştıracağını öngörüyor. Amerikan markasını diplomasiyle yeniden yaratmaya çalışan Obama'nın arka bahçedeki politikalarının seyrini birlikte göreceğiz...

 

 

Kaynak: Radikal