Uzlaşma

Demokratik tepkiler, demokrasinin hayat kaynağıdır. Cumartesi günü Tandoğan Meydanı'nda düzenlenen miting, laik hassasiyetin kitlesel boyutta başarılı ve temsil edici bir dışavurumu idi.

Yüz bini aşkın insan, tercihleri dışındaki bir gelişmeye yani muhtemel bir AK Partili Cumhurbaşkanı'na itirazlarını şayet bu kadar canlı ve coşkulu bir şekilde ortaya koyabiliyorsa, bu tablodan bir tek sonuç çıkar: Laik Cumhuriyet'i koruma adına demokrasi dışı arayışlara girişmenin bir anlamı ve gereği yoktur. AK Partili müstakbel Cumhurbaşkanı, kendisine muhalif bir kitlenin mevcudiyetinin idraki içinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temsil edildiği makama oturacaktır. Demokrasi, iktidarın keyfi kullanımını önlemek için denge mekanizmaları ile donatılmıştır. Her siyasî sistemde iktidar mutlaka vardır; ama muhalefet sadece demokrasilerde mevcuttur. Bu yüzden en değerli, en önemli ses muhalefetin sesidir. İktidar, muhalefetin sesine kulak verdiği sürece kendisini var eden demokrasiyi yaşatma ve koruma yeteneğini de göstermiş olacaktır.

Peki muhalefet ne söylüyor?

"Uzlaşalım" diyor. Demokrasi, kuralların rejimidir. İktidar, zaten dediğini ve istediğini yapacak güce sahiptir. "Uzlaşma", sayıca az olanların isteğinin de dikkate alınmasıdır. O zaman "Uzlaşma"yı, çoğunluğun kararına karşı, azınlığın isteği olmaktan çıkartacak, iki tarafı da ortak bir noktada buluşturacak olan şey nedir? Kurallardır. Hukuk, uzun bir birikim sonucu geliştirdiği normlarla, zuhur edecek anlaşmazlıkların çözümünü kurallara bağlar. Uzlaşmanın da kuralları vardır. Herkesin hak ve hukukunu, iktidarın kullanımını da ihtiva ettiği zaman bu kurallara Anayasa adı verilmektedir.

Anayasamız da, ilk iki turda Cumhurbaşkanı'nın seçimini "üçte iki" diye belirlediği "nitelikli çoğunluk" şartına bağlayarak, iktidar ve muhalefete "uzlaşın" çağrısı yapmaktadır. Ama, özellikle 1980 öncesine ait tecrübelerden ders çıkartarak "uzlaşı" olmadığı takdirde "uzlaşı olmadan seçin" amir hükmünü getirmektedir. Üçüncü turda "salt çoğunlukla seçin" diyerek, uzlaşı şartını son çare olarak kaldırmaktadır. Üçüncü turda "mutlaka seçin" diyen Anayasa'ya karşı, "367 olmadan toplanamazsınız" ön şartını getirmek, bu hükmü uygulanamaz hale getireceği için Anayasa'ya aykırıdır. Bu yüzden 367 ısrarı, Anayasal düzeni değiştirme teşebbüsüdür. Bu durumda Cumhurbaşkanı, Meclis'te sayıca çok olanların oyları ile bu makama oturma hak ve yetkisine sahiptir. O zaman geriye "uzlaşalım" diyen muhalefetin endişesi kalacaktır: Laik Cumhuriyet nasıl korunacak?

1994 yılında Refah Partisi başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyük şehirlerde belediye başkanlıklarını kazandığı zaman, saçmalığın sınırlarında dolaşan "şehir efsaneleri" yayılmaya başladı: Kadınlara zorla çarşaf giydirme, başı açık dolaşanların saldırıya uğraması vs. gibi. Belediyelerin görevinin evin önündeki çöpü toplamak ve çeşmelerdeki suyu akıtmaktan ibaret olduğu çok geçmeden anlaşıldı. 1994'ten bugüne bu belediyelerin hâlâ aynı geleneğin yönetiminde olması, çöpleri daha iyi toplamalarından, yani şehirleri daha iyi yönetmelerinden başka bir sebebe bağlanamaz. Aynı şekilde, 2002'den beri ülkeyi yöneten partinin bugün cumhurbaşkanını seçecek olmasını "rejime yönelik bir tehdit" olarak tanımlamak da mantığa aykırı. Yeni cumhurbaşkanının seçilecek olması dışında değişen ne var? Cumhurbaşkanlığı seçiminden, Sezer'in veya Baykal'ın ısrarla vurguladığı "rejim krizi"ni hangi gerekçeye dayanarak çıkartacağız?

Siyasî rekabeti, "anayasal kuruluşlar"ın desteğini almak için, başı sıkıştıkça rejim tartışmasına dönüştüren bir muhalefetin uzlaşacağı zemin ne olacaktır? Rejim üzerinden tartışma yürüten, iktidarı rejimi değiştirmekle itham eden bir muhalefet hangi siyasî tartışmayı uzlaşma konusu haline getirebilir? Daha kestirmeden soralım: Rejimi değiştirme ithamına maruz bıraktığı çoğunlukla, muhalefetin uzlaşması doğru mudur?

O zaman uzlaşma önerisinin ciddiyet ve samimiyet taşıması için, rejimin temel esaslarının siyasî tartışma konusu olmaktan çıkartılması konusunda muhalefetin inşa edeceği genel bir uzlaşmaya ihtiyaç var. "Rejim tehlikede" silahı ile güç ve destek arayan bir muhalefet, geriye uzlaşılacak bir zemin de bırakmıyor