Ulusdevletler çağı sorgulanmaya başladıkça tarihin yanlışları daha bir anlaşılır hale geliyor. İlerlemeci tarih anlayışının doğrusal çizgisinin en tepesinde duran ulusdevlet batı merkezli medeniyetin ulaşabildiği zirvenin nişanesi olarak kurulduğu taht sallanmakta. Bu sallantı aslında paradigmatik bir çözülmenin de işaretidir ve bunun sonucunda evrensel olduğu söylenen ideolojiler, siyasal ve toplumsal modellerin geçerliliği en azından müstagrip muhipleri katında şüpheyle karşılanır hale gelmektedir.
Ulusdevlet çağı Avrupa'da süren uzun mezhepler savaşından sonra doğdu. Westphalia Barışı'nın en önemli sonucu olarak ulusdevlet sisiteminin doğurmuş olması gösterilir. Sonuçta buğünkü modern uluslararası sistem şekillendi.
Ulusdevlet sistemine geçişin en bariz özelliği devletlerarası ilişkilerin sekülerleşmesidir. Devletlerin sınırlarından, devlet-vatandaş ilişkisine, farklı mezhepler (din değil) arası ilişkilere uzanan uzun ve kanlı savaşlara neden olan sorunlara bir cevap oluşturma çabası olarak okunabilir. Böylelikle uluslararası sistemin laikleşmesi aynı zamanda ulusdevletin ortaya çıkışı anlamına geldi.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ