Ufukta görünen ne?


Tarih adeta tekerrür ediyor… Siyasi iktidarın üzerindeki demoklesin kılıcı, hacir altına girmiş, en azından bloke olmuş yürütme ve yasama, baskı altındaki yargı ve belirsiz bir yakın gelecek…

Ülke tarihinde açılan her otoriter sayfa bu ve buna benzer durumlar üretmiştir…

Siyasi iktidarın kendisine yönelen kuşatmaya, kapatma davasına politik direnç göstermeyeceği, karşı hukuki hamleler yapmayacağı, ülkenin iklimini demokratik seferberlikle kaplamayacağı anlaşılıyor.

Kimi yorumcuların ifadesiyle AK Parti "akıllı ve uslu" bir şekilde Anayasa Mahkemesi'nin vereceği kararı bekleyecek, giyonite uzatılmış baş celladın insafına kalacak…

Demokratik mücadele açısından sinmiş bir ruh haline işaret eden bu tutumun çok kişi için bir hayal kırıklığı oluşturduğu ortada…

Ne var ki şu gelinen noktada, yolun üçte ikisi katedildikten sonra, 1 Mayıs gibi hadiselerin ardından AK Parti'nin demokratik hamleler yapmasını, "demokratik direnç" göstermesini beklemek pek de gerçekçi değil…

Sivil anayasa artık mümkün değil, anayasa değişikliği meşruiyet açısından söz konusu değil, 1 Mayıs sonrası demokratik ittifak arayışları inandırıcı değil…

Nitekim siyasi analizler de bu sevimsiz ama "gerçekçi çerçeve"de yapılıyor, artık…

AK Parti'nin böyle giderse Adalet Partisi'ne benzeyeceği, eski muhafazakar kitle partilerine dönüşeceği, devlet ve askerle pazarlıklara giriştiği ya da girişeceği ifade ediliyor. Bu pazarlıklar arasında Ergenekon davasının olabileceği söyleniyor. Kimi yorumcular AK Parti'nin kapatılmayacağını, dava sürecinde uyarılaracağını ve "hacir" altına alınacağı kanaatini taşıyorlar…

Evet, Ankara şu sıralar bu ve benzeri çeşitli senaryoları tartışıyor.

Biz şu anda dengelerden ve şu ana ilişkin somut verilerden yola çıkalım ve soralım: Ufukta görünen ne?

Yargıtay Başsavcısı ek süre istemezse kapatma davası muhtemelen Tayyip Erdoğan'ın da hesapladığı Temmuz ayı içinde biter.

Elbet iki temel ihtimal var: Kapatılma ya da kapatılmama…

Kapatılmazsa AK Parti'nin meşruiyet alanının genişleyeceği, yüksek yargı karşısında siyaseten aklanacağı, buna karşılık kapatma hamlesini yapan güçlerin her koşulda, kısa ve orta vadede meşruiyet kaybedeceği açıktır.

Böyle bir sonuç, AK Parti, kim olursa olsun, ne yaparsa yapsın, Kürt sorununda, başörtüsü meselesinde, reform politikaları açısından nasıl bir yol tutturursa tuttursun, demokratik bir sürecin yükselmesi, siyasete yönelik kuşatmanın kırılması anlamına gelir…

Ve böyle bir durumda siyasi tartışma ve rekabetin rejim meselesi ya da krizi üzerinden götürülmesi pek çok siyasi aktör için zor hale gelir ve siyaset normalleşir…

Böyle bir ihtimal CHP ve MHP'yi dahi siyasi açıdan terbiye edebilecek bir durum yaratabilir.

Kapatılma ise hiç şüphe yok ki hangi koşulda ve nasıl olursa olsun tam tersi etkileri yapacaktır.

Kaynak: Yeni Şafak