Amerika'da başkan adayları aşağı yukarı belli oldu. Demokrat Parti'den ya Obama ya da Clinton olacak. Cumhuriyetçi Parti'den de John McCain.
Bunlara ilaveten geçen pazar günü üçüncü bir aday da ortaya çıktı: 2000 ve 2004 yıllarında da aday olan Ralph Nader.
Nader, kazamayacağını bile bile seçimlere giren ilginç, güçlü şahsiyete sahip bir idealist. Hakkında yıllarca önce bu köşede yazmıştım. Sanırım adaylığı dolayısıyla bugün ondan bir kere söz etmem yerinde olacak.
Nader, son 40 yıldır tüketici haklarını savunan, bu uğurda çok mücadele eden, dev Amerikan şirketleriyle hesaplaşan bir idealist. Bugün bütün dünyada otomobillerde kullanılan emniyet kemerinin, hava yastığının fikir babası. Onun otomobillerdeki emniyet sistemleri konusunda verdiği inatçı mücadele sonucunda emniyet kemeri, hava yastığı gibi donamımlar bugün bütün otomobillerin ayrılmaz parçaları haline geldi. Nader'in mücadelesi sonucu Amerika ta 1966'da emniyet kemerlerinin kullanılmasını kabul etmişti.
Otomotiv sanayicileri Nader'in en başta gelen hasımları olmakla birlikte, yürüttüğü tüketici hakları ya da kendi deyimiyle 'Tüketici Demokrasisi Hareketi'nde ilaç devlerinden gıda maddeleri üretenlere, motorlu-zincirli destere imalatçılarında pijamacılara kadar birçok sektör ya da şirket onun muhatabı oldu ve o bunlara kök söktürdü yıllarca.
Amerika'nın nüfuzlu gazetelerinden Los Angeles Times'a göre bu yüzyılda iş âlemini en çok etkileyen 50 liderden birisi olan Nader, Lübnan'dan Amerika'ya göç eden bir Maruni-Hıristiyan aileden geliyor. Soyadı aslında Nadir; İngilizce kullanım bakımından Nader olmuş Amerika'da. Nadirler Lübnan'ın önemli ailelerinden.
Nader, ünlü Princeton Üniversitesi'ni birincilikle bitirmiş ve öğrenimine Harvard Üniversitesi'nde devam etmiş. Princeton'daki bahçede kuşların DDT yüzünden öldüğünü görünce DDT'ye ve imalatçılarına savaş açan, tüketici hakları tutkusu böyle başlayan Nader, Harvard'da iken bu konularda daha da derinleşmiş ve o yıllarda otomotiv sanayiini ayrıntılı bir biçimde incelemeye başlamıştı.
Aile evinde Arapça ve İngilizce konuşulan Nader, tüketici hakları tutkusunun yanı sıra dil öğrenme tutkusuna da sahip. Bu bapta, Çince, Rusça, İspanyolca ve Portekizce de öğrenmiş.
Hiç evlenmeyen, kendine ait bir evi bile olmayan Nader, Washington'da bir pansiyonda yalnız başına yaşıyor. Arabası da yok; sahip olmayı da hiç düşünmemiş. Gideceği yerlere ya oto-stopla ya da arkadaşlarının arabalarıyla gidiyor. Bütün yazışmalarını, raporlarını, savunmalarını eski bir daktilo ile yapıyor. Mutfağı zengin, lüks lokantalara da gitmiyor; Washington'daki bürosuna yakın mütevazi, sıradan, küçük bir lokantayı tercih ediyor yemek ihtiyacı için. Kredi kartı da yok.. Dostları yıllardır aynı tip, 'şekilsiz' füme bir takım giydiğini söylüyorlar.
Yine onu ve ailesini yakından tanıyanlar, 'Naderler hep birlikte masaya oturunca Kennedy ailesine benziyorlar; yalnız bir farkla; Nadirler masada iktidar değil hep adaleti konuşurlar.' diyor.
Kendi halinde, yanlız yaşayan, uykusu dışında sürekli çalışan bir idealist o. Ailesine de çok düşkün. 20 yıl kadar önce ağabeyi kansere yakalanınca başından eksik olmamıştı.
Bugüne kadar hayatını maddeden, menfaatten çok uzak yaşayan, doğru bildiği yolda cesaret ve fedakârlıkla yürüyen Nader, bir şeyler yapılmadığı takdirde Amerika'nın felakete sürüklendiğini sürekli söylüyor ve işte bu yüzden hiç sevmediği halde siyasete girip başkan adayı oluyor yıllardır.
Amerika'nın diğer başkan adaylarından 'nadir adam' Ralph Nader'in kısa hikâyesi işte böyle. Nadir söylediğimiz gibi elbette başkan olmayacak; ama muhtemelen seçimin kaderi üzerinde kritik bir rol oynayacak; zira 2004 seçimlerinde Gore, seçimi Nader'e giden marjinal oylar yüzünden kaybetmiş, dolayısıyla Bush başkan olmuştu.
Kaynak: Zaman