Tzipi Livni'yi bekleyen 3 sorun

 
 
Kadima seçimleri az deneyimli Livni'nin şu zor ve hatta İsrail devlerinin içinden geçtiği hayati dönemde işleri idare etme gücü etrafında birçok soru işareti oluşturdu.  
  
Livni yeni hükümeti kurmakta başarılı olması durumunda karşısında Hizbullah'ın Lübnan'da büyüyen gücü, günbegün sıcaklığı artan İran nükleer dosyası ve Filistinlilerle tökezleyen barış girişimi gibi zor ve çözümsüz dosyalar bulacak. İsrailli seçmen seçim metodundaki değişikliği gösterdi. Zira bu seçmen genelde ülkesinin tıpkı şu an olduğu gibi zor bir yol ayırımında durduğunu hissettiği vakitler güçlü generalleri seçme eğiliminde oldu. İzak Rabin, Ehud Barak ve Ariel Şaron'u seçerek bunu yaptı. Fakat eski savunma bakanı aşırılıkçı General Şaul Mofaz'a karşın askeri deneyime sahip olmayan Livni'yi tercih etmesi açıklanmaya muhtaç şaşırtıcı bir durum. Kadima Partisi üyelerinin sayısının 74 bini aşmadığı doğru ve bu üyelerin İsrailli seçmenleri ve siyasi mizaçlarını temsil ettiklerini ifade etmek zor. Fakat İsrail'in siyasi ve ideolojik farklı renklerini içeren önemli büyük bir gösterge oldukları da bir gerçek. Özellikle de sağcı eğilim Likud'un rahminde büyüyüp yetişmiş ve liderlerinin çoğunluğu Likud üyesi ve Şaron'a ve siyasi projesine katılmak için Likud'dan ayrılmışken...

Bayan Livni üç temel sorunla karşılaşacak. İlki ve en önemlisi öncelikle partinin birleştirilmesi, yaşadığı ve son seçimlere açıkça yansıyan bölünme halinin sınırlandırılması, Şaul Mofaz'ı siyasi çalışmayı bırakma kararından vazgeçirip kendi saflarında yer almaya ikna etmesi. Zira bu görevde başarısız olunması partinin çözümsüzlüğe gitmesi veya Mofaz'a oy veren parti üyelerinin yarısının Livni'nin liderliğine ikna edilmemesi anlamına gelecek. İkinci sorun ise yeni İsrail hükümetinin kurulması ve iktidarda halihazırdaki koalisyonun korunması. Çünkü bu alanda başarısız olunması erken seçim çağrısı demek. Benjamin Netanyahu'nun da istediği bu ve bunun için çalışıyor. Zira kendisi kamuoyu yoklamalarına göre seçimleri kazanacak en şanslı aday. Üçüncü sorun ise Filistinli 'ortakla' halihazırdaki barış görüşmeleriyle çıkmaz yola girmesi ve iki devletli çözüm bağlamında ilerleme kaydetmekte başarısız olması, bu başarısızlığa cevap olarak Filistinli ve dünya çevrelerinde tek devletli çözümün desteklenmesinin artması sonrası kurulacak ilişkinin niteliği. Filistinli müzakereci gruba yakın isimler, Bayan Livni'ye fazla ümit bağlamıyorlar ve Olmert'in halefi olarak başbakan olduğu takdirde müzakerelerdeki sorunların artacağını bekliyorlar. Zira Livni nihai süreç konularında ödün vermeyi reddediyor, işgal Kudüs ve içindeki yerleşim birimlerini hamasetle destekliyor. Aşırı dinci Şas Partisi'nin halihazırda iktidardaki koalisyonda kalma şartı olarak Kudüs'ün İbrani devletinin tek ve ebedi başkenti olarak kalması taahhüdünün imzalanması yönündeki talebine boyun eğmesini uzak görmüyoruz. Livni kendisini İsrail kamuoyuna Margaret Thatcher ve Golda Meir gibi demir yumruk bir kadın olarak sunmak ve dünyayı da aynı zaman zarfında hiçbir ödün sunmaksızın müzakereleri sürdürmekle aldatmak istiyor. Livni, Margaret Thatcher ve hatta Almanya Başbakanı Angela Merkel dahi olmaz. Çünkü İsrail, Britanya ve Almanya değildir.

Golda Meir'in İsrail'i üç Arap ülkesine karşı zaferle çıkmıştı. Livni'nin İsrail'i ise Lübnan'daki alçaltıcı yenilgiden çıkmış ve Gazze'den fırlatılan direniş füzelerinden sakınmak için Hamas hareketiyle ateşkes anlaşması imzalamak zorunda kalmış zayıf bir konumdadır.
 

Kaynak: Zaman