Türkler ve Ermeniler

 

CHP lideri Deniz Baykal, Abdullah Gül'ün Ermenistan'a gitmesini eleştirirken "Ne değişti?" diye soruyor. Gül, Refah Partisi'nin milletvekili iken 1993'te Demirel-İnönü hükümetinin Ermenistan politikasını eleştirmiş, "kişiliksiz, gayri milli" falan diye suçlamış, ağzına geleni söylemiş.
Şimdi Baykal soruyor, "Ne değişti de Ermenistan'a gidiyorsun? Ermenistan soykırım iddiasından mı vazgeçti, Karabağ topraklarından mı çekiliyor?!"
Bu önemlidir. Evet, ne değişti?
Evvela, aradan geçen on beş yıl "Milli Görüş"ün ne kadar yanlış olduğunu adeta laboratuvar deneyleriyle kanıtladı: İslam dinarı, İslam NATO'su, çok hukuklu sistem gibi zırvalar... "Adil Düzen" denilen kapalı cemaat dayanışması anlayışıyla neredeyse Stalin tipi merkeziyetçi müdahalecilik karması bir hilkat garibesi...
Yanlış olan, Gül'ün o zamanki görüşleri ve konuşmalarıydı, doğru olan, Demirel ve İnönü hükümetinin ihtiyatlı politikasıydı.
Bugün de Gül'ün ziyareti doğrudur.

Geçen on beş yılda
Aradan geçen on beş yılda yaşananlar hem Türkiye'de hem Ermenistan'da farklı görüşlere yol açtı. İki ülkede de bazıları "Aynen devam" derken, bazıları "Artık çözüm arayalım" demeye başladı.
Bu noktada merhum Türkeş'in Ter Petrosyan'la "devlet politikası" olarak diyalog kurması bunun ilk işaretiydi; Türkeş bu girişimiyle ileri görüşlü davranmıştı.
Şimdi de Gül, "devletin başı" olarak bu konuda doğru hareket ediyor.
On beş yıl geçtikten sonra gelinen nokta, on beş yıl önceki gibi değildir. Bir yanda soykırım iddiası Batı'da daha geniş bir kabul görerek Türkiye'yi sıkıştırmıştır... Öbür yanda Türkiye'nin Kafkasya politikası Ermenistan'ı izole ederek enerji ve ulaştırma hatlarının dışında bırakmıştır; bunun sonucu olarak açlığa sürüklenen Ermenistan'da Türkiye ile ilişki kurma eğilimi güçlenmiştir.
On beş yıldaki değişim bu düzeylerde olduğu içindir ki henüz sınır kapısını açmıyoruz; mesela, Baykal'ın dediği gibi, Karabağ sorununda, soykırım iddiasında Ermenistan ciddi adımlar atsaydı Türkiye de bu karşılığında sınırı açmak, diplomatik ilişki kurmak, Ermenistan'ı izolasyondan çıkarmak gibi ciddi adımlar atardı.

Bugün ve yarın
Halbuki şimdi, böyle büyük adımların değil, sembolik adımların atılması gereken bir aşamadan geçiliyor. İşte Ortak Tarih Komisyonu sözü daha çok telaffuz ediliyor, maç daveti yapılıyor, maça gidiliyor, Ermenistan Futbol Federasyonu'nun ambleminden Ağrı Dağı figürü çıkarılıyor...
Bu sürecin erken işaretlerinden biri, Bilgi Üniversitesi'ndeki "Osmanlı Ermenileri" paneline merhum İnönü'nün katılmasıydı.
Onun için diplomasinin bu "sembolik adımlar" aşamasında "Ne değişti? Soykırım iddiasından mı vazgeçtiler?" sorusu yanlıştır; Türkiye mesela sınırı açsaydı o zaman bu soru 'denk' ve yüzde yüz haklı olurdu.
Siyasi tarih bu tür işaret fişekleriyle yapılan diplomasinin örnekleriyle doludur.
Bugün Kafkasya'da taşlar yerinden oynamıştır. Türkiye'nin Gürcistan ve Azerbaycan'la kurduğu siyaset, enerji ve ulaştırma eksenine ileride Ermenistan'ın katılmasını düşünün. Bunun hem Türkiye'ye hem Ermenistan'a yararlar sağlayacağı da hissediliyor.
Onun için referans yapılacak dönem on beş yıl öncesi değildir, doksan yıl öncesi hiç değildir, bugün ve yarındır.

Kaynak: Milliyet