Türkiye'nin kimlik röntgeni

 

SABANCI Üniversitesi'nden Prof. Ali Çarkoğlu ve Prof. Ersin Kalaycıoğlu'nun "Seçim 2007" araştırması, seçimlerden sonraki dönemde Türkiye'nin röntgenini yansıtıyor. Hemen 'kimlikler'e baktım. Çünkü Türkiye'nin en önemli sorunudur.
Bu sorunu daha büyük acılara yol açmadan demokrasi içinde aşabilmemiz lazım.
Araştırmaya göre, 42 milyon 800 bin seçmenden 5 milyon 350 bini "Kürtçe konuşanlar"dan oluşuyor, nüfusumuzun yüzde 12'si... DTP'li bağımsızların aldığı oy ise 1 milyon 700 bin kadar!
Demek ki, Kürt ayrılıkçı hareketi önemli bir kitle tabanına sahiptir ama Kürt vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu tarafından onaylanmıyor!

Küçük burjuva Kürtçülük
Araştırmadaki çok önemli bir bulgu da DTP'ye oy veren seçmen kitlesinin sosyolojisidir. DTP, "en düşük toplumsal mevki"ye sahip kesimlerden fazlaca oy alamıyor: AKP'ye verilen 100 oydan 7.8'i "en düşük mevki"deki kesimlerden geliyor. CHP oylarında bu oran 7.3'tür.
DTP'li bağımsızların aldığı 100 oydan sadece 5.9'u "en düşük mevki"deki vatandaşlardan geliyor. Çünkü bu kesimlerin bilincinde öncelik, "iş ve ekmek"tir, 'kimlik' değildir!
Kimlik sonra geliyor!
Nitekim, "toplumsal mevki" bakımından ikinci basamağa çıktığımızda DTP'nin oyları içinde bu kesimin yüzdesi 20.6'ya çıkıyor! Üçüncü basamağa çıktığımızda yüzde 35.3'e ulaşıyor!
Demek ki, kalkınma, etnik milliyetçiliği besliyor!
Teoriye de uygundur bu...
Ama, yine teoriye uygun olarak, statü biraz daha yükseldikçe DTP'nin oyları düşmeye başlıyor. Nitekim toplumsal mevki olarak 4. basamağa çıktığımızda, DTP'nin aldığı 100 oyda bu basamaktan gelenlerin oranı yüzde 26.5'e iniyor. Beşinci basamakta yüzde 8.8'e düşüyor!
Daha üst basamaklarda istatistiki olarak yok sayılacak durumda!
Demek ki, Kürtçü hareket, bir "yoksullar hareketi" değildir! Bir "alt orta sınıf" hareketidir, "küçük burjuva milliyetçiliği"dir.
Yukarıya çıktıkça gerilemektedir.
"Yukarı hareketlilik" ve "ekonomik entegrasyon"un etnik milliyetçiliğin ateşini düşürmede hayli etkili olacağını belirten teoriye uygundur bu tablo.

Orduya güven!
AKP oylarının yüzde 7'si Alevilerden gelmiş, seçimlerden sonra hafif bir artma var. CHP oylarının ise yüzde 20'si Alevilerden.
AKP oylarının yüzde 15'i "Kürtçe konuşanlar"dan geliyor, seçimlerden sonra biraz artmış. CHP'de ise 100 oydan sadece 6.3'ü "Kürtçe konuşanlar"dan geliyor, seçimlerden sonra biraz daha düşmüş.
Şunu belirteyim: Sağlıklı demokrasilerde oy vermede kimliklerin bir ölçüde etkisi olur ama her kimlikten oy alan büyük kitle partilerinin oluşması toplumsal bütünleşmeyi ve demokrasiyi güçlendirir.
AKP sağda bu görüntüyü veriyor; sol tarafta ise zaaf var maalesef!
"En önemli meseleler" sorulduğunda işsizlik, terör, cumhurbaşkanlığı seçimi, mazot fiyatları, genel ekonomi, eğitim gibi konular başta geliyor. İrtica paranoyasının aksine, 'sekülerleşen' bir toplum resmidir bu.
Ve bir 'siyasi kültür' beraberliği: Sünni veya Alevi, anadili Türkçe veya Kürtçe; pek fark etmiyor: "En çok güvenilen kurum" olarak orduyu görüyoruz: Türkiye ortalaması yüzde 8.3, Alevilerde yüzde 8, Kürtçe konuşanlarda ise bu oran pek farklı değil, yüzde 7.2...
Netice: Türkiye gereken uzun vadeye sahip olabilirse kimlikler sorununu çözecektir.

Kaynak: Milliyet