Türkiye'deki gerginlik tırmanacak


 
AKP'nin ünivesitede başörtüsü yasağını kaldırma çabası, laiklerin iddia ettiği gibi laikliği tehlikeye atmaz. Dahası, AKP kapatılmama karşılığı başörtüsü meselesinde geri adım atmayacağı için, gerginlik tırmanacak

Kendisini, temellerini Mustafa Kemal Atatürk'ün 1923'te attığı aşırılıkçı laikliğin koruyucusu olarak gören Türkiye ordusu, şu an iktidardaki AKP'ye misillemede bulunmak istiyor. Zira ılımlı İslami eğilimlere sahip olan bu parti, eski üyesi Abdullah Gül'ü cumhurbaşkanlığı makamına getirmekte ve Türkiye üniversitelerinde başörtüsü takılmasına izin verecek bir anayasa düzenlemesinde başarılı olduktan sonra, Başbakan Tayyip Erdoğan'ı devirmeye çalışan askeri kuruma büyük bir yenilgi tattırdı.
Mevcut tablo laikler açısından rahatlatıcı değil. Cumhurbaşkanlığı, başbakanlığı ve meclis başkanlığının, devlet kurumlarına usulca sokulan ve Atatürk'ün mirasını düzenli bir biçimde tüketen bir 'engerek yılanı' gibi değerlendirdikleri partinin elinde olduğunu görüyorlar. Yargıdaki uzantıları olan ve 'laikliğin bekçileri'nin destekçisi 11 yargıcı içeren Anayasa Mahkemesi'ne başvurmaktan başka bir seçenekleri yoktu. Başsavcıyı, mahkemeden AKP'nin kapatılmasını ve partinin ileri gelen 70 liderine de beş yıllık siyaset yasağı getirilmesini isteyen davayı görüşme talebinde bulunmakta görevlendirdiler.

AKP için eşitlik meselesi

Ordu, son 17 yıl içinde farklı isim ve şekilleriyle İslamcı partileri cezalandırmış olan Türkiye'nin, özellikle de üniversite öğrencilerinin Atatürk öğretilerine ve laikliğin bekçilerine doğrudan meydan okuyarak başörtüsü takma imkânını bulması sonrası büyük bir 'İslamlaşma enjeksiyonu'na maruz kaldığını düşünüyor.

Fakat iktidar partisi pratikte laikliği tehdit eden hiçbir tavır almış veya adım atmış değil. AKP başörtüsünü aynı ülkenin vatandaşları arasında eşitliği temin eden bireysel bir özgürlük meselesi olarak görüyor; bu düşünceyi savunanlar, kızları başörtüsü takmaya zorlamakla takmamaya zorlamak arasında hiçbir fark bulunmadığını ifade ediyorlar. Fakat aşırılıkçı laiklik İslami olan her şeye karşı şiddetli bir hassasiyet gösteriyor. Tabii, konu Atatürk'ün tavsiyeleri doğrultusunda yasaklanmış olan başörtüsünün takılmasıyla ilgili olduğu zaman başka ne beklenebilir ki? Laikler, AKP'nin başörtüsünü anayasa yoluyla üniversitelere sokmakta başarılı olması sonrası, partiyi devlet kurumlarını birbiri ardına 'ortadan kaldırma' işlemini genişletmekten ne alıkoyabilir diye soruyor.

22 Temmuz sonrası kapılar kapandı

Laikler, kamuoyu anketlerinde Türklerin yüzde 70'inin partinin başörtüsü yasağının kalkmasını desteklediğini görmeleri sonrası, AKP'yi yasaklaması ve cezalandırması için Anayasa Mahkemesi kanalıyla harekete geçme kararı aldı. Tıpkı 1995'te Necmettin Erbakan'a ve partisine yaptıkları gibi...
Türk yorumcular Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasının AKP'ye, cumhurbaşkanlığına ve hükümet kurumlarına karşı kapsamlı bir savaş ilanını temsil ettiğini belirtiyor. Bu adım ayrıca, iktidara seçim sandıklarıyla gelen bir partiyle savaşmak için demokratik olmayan araçlar kullanılmasını temsil ediyor. Zira Anayasa Mahkemesi laikliğin yasal bekçisi ve laikler başka bütün kapıların yüzlerine kapatıldığını gördükleri zaman ona başvuruyor. AKP'nin seçimleri yüzde 47'lik oy oranıyla -Türkiye'de bir partinin 40 yıldır elde ettiği en yüksek oy oranı bu seçimleri kazandığı 22 Temmuz sonrası kapıların yüzlerine kapandığını idrak ettiler. Bu seçim başarısı, askerin Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesine meydan okuması arka planında gerçekleşti.

Ekonomi fena etkilenecek

Ancak top şimdi laiklerle mücadele aracını seçmesi gereken AKP'nin sahasında. Tercihleri epey sınırlı; hatta tek bir seçenek var. O da mahkemelerin kendisine karşı herhangi bir işlem yapmasını engellemek için meclis yoluyla anayasa değişikliğine başvurmak. Fakat bu tercihin kusuru, uzun süreli bir iktidar çekişmesine dönüşecek türden bir gerginliği hızla artırıcı bir yapıya sahip olması. Bu durum Türkiye'nin AB üyeliği fırsatına zarar verecek. Ayrıca dış yatırımlara olumsuz yansıyacak ve hiçbir partinin, enflasyonla işsizliğin kontrol altına alınmasında AKP kadar başarılı olamadığı Türk ekonomisine epey büyük zarar verecek.

Partinin diğer tercihleriyse, iktidarı bırakması yönündeki uyarılara boyun eğmek veya kapatılmama karşılığı başörtüsü meselesinde geri adım atmak. Bu tercihler mümkün olmadığı için, karşılıklı gerginliği tırmandırmak dışında bir seçenek kalmıyor.

Kaynak: Radikal