Türkiye'de değişim zamanı

Türk ordusu 80 yıldan bu yana kendisini nihai siyasi otorite olarak görüyor. Bu otoritenin artık seçmenlere aktarılmasının vakti geldi

Sabah namazını camide, cuma namazını da düzenli olarak kılmakta kararlı bir Türk vatandaşı olsanız Türk ordusunun liderlerinin gözünde ülkenin laik rejimine karşı muhtemel bir tehdit oluşturursunuz.

Mustafa Kemal Atatürk'ün laik rejimi Türkiye'ye Avrupa'dan ithal ettiği söyleniyor. Ancak, bugün olduğu gibi dünün Avrupa ülkelerinde de çoğu başbakan her pazar günü veya belirli aralıklarla kiliseye gider ve laik rejim için tehdit kaynağı olarak görülmezler, silahlı güçlerin liderleri tarafından eleştirilmezler. İşte Türk laikliğiyle Batı laikliği arasındaki fark bu.

Ordu açıkça taraflı

Batı'nın laikliği devlet organlarının farklı dinlere karşı tümüyle tarafsız davranması anlamına gelirken, Türkiye'deki Atatürkçü laik sistem İslam dinine karşı düzenli düşmanca uygulamaları nedeniyle sarsıntılara yol açtı. Yıllar geçtikçe Türk ordusunun demokrasiye karşıtlığı arttı. Çünkü demokrasi tıpkı Batı'daki gibi İslamcılar da dahil kimseye ayrım gözetmeksizin temel özgürlükleri tesis ediyor.

Bu yüzden de, Türk ordusunun İslamcı eğilimli AKP'nin cumhurbaşkanlığı makamına ulaşmasını engellemek için müdahalede bulunması nedeniyle Türkiye'deki mevcut siyasi kriz patlak verince, Avrupa'dan çok sert bir resmi tepki geldi.

Bu hiçbir demokratik sistemin kriterlerine göre meşru sayılamayacak bir müdahaleydi. Avrupa'nın, generallerin yayımladığı bildiriye yönelik tepkisinin anlamı budur. Avrupa Birliği sözcüsü, Türk ordusunun demokrasi meselesini demokratik yolla seçilmiş AKP hükümetine bırakmasının önemli olacağını ifade etti. Sözcü gazetecilere yaptığı sert açıklamalarla, AB'ye üye olmak isteyen bir devletin karşılaması gereken şartları kapsayan Kopenhag Kriterleri'ni generallere hatırlatmak istedi. Ordunun siyasi konulardan uzak kalması bu kriterlerin arasında yer alıyor.

Laik sistem yeniden tanımlanmalı

Avrupalı sözcü, Türkiye'de çıkarılan krizin akıbetinin, Türk ordusu ve bu kurumun sivillerin silahlı kuvvetler üzerindeki otoritesine saygı göstermesi açısından için bir test niteliği taşıyacağını belirtti, ordunun demokrasi oyununun kurallarına saygı göstermesinin önemli olduğunu ekledi.

Türkiye'de yaşanan bütün bu olaylardan çıkarılacak sonuç şu: Türkiye'nin laik sistemi kendisini, demokratik sistemin ilkelerini ve bu sistemin kurumlarıyla ilişkilerini yeniden tanımlamalı, ordunun siyasetteki rolünü sınırlamalı ve dine karşı takındığı haksızca saldırgan tavrına son vermeli. Aksi takdirde 'laik sistem' ifadesi, hassas bir hukuki formüle sahip anayasal bir terim değil de, yoruma açık bir bileşen olarak kalacaktır.

Atatürkçü laikliğin 80 yıl önce uygulamaya konulmasından bu yana generaller kendilerini nihai siyasi otorite olarak gördü. Artık bu otoritenin generallerden seçmenlere aktarılması için değişim zamanı geldi.