Türkiye ve neoconlar

Zaten tahmin edilebilir bir şeydi. Önde gelen neoconlar, İsrail ve Türkiye’nin askeri bağlar üzerinden stratejik müttefik olduğu zamanlarda Türk hükümetinin sesi çok çıkan savunucularıydılar; Anti-Defamation League (ADL) ve AIPAC gibi gruplar, I. Dünya Savaşı sırasında Türklerin elinde Ermenilerin başına geleni Ermeni soykırımı olarak etiketleyen kararları onaylamaması için Kongre’yi yüreklendirirlerdi (Ermeni lobisi aylak değil ama AIPAC ve onun İsrail lobisindeki müttefiklerine denk değil).

ADL’nin soykırım suçlamasına karşı bir ülkeyi koruyor oluşu ironik olmaktan da ötedir ama siyasi örgütlerin etik tutarlılık sergilemesi gerektiğini söyleyen mi var ki? Türkiye-İsrail ilişkileri yıpranmaya başladığında – İsrail’in Filistinlilere muamelesi karşısında Türkiye’nin duyduğu öfke, bu yıpranışın üzerine benzin dökmüştür – ADL ve AIPAC koruma şemsiyelerini çektiler ve İsrail’in Kongre’deki savunucuları taraf değiştirdi.
Jim Lobe geçen hafta InterPress’de dehşet bir makale yayınladı ve öncü neoconların Türk hükümetinin güçlü destekçileri (bazen de yüksek maaşlı danışmanları) olmaktan çıkıp ateşli eleştirmenlerine döndükleri gözler önüne serildi. O, hikayeyi benim yapabileceğimden çok daha iyi aktarmaktadır ama benim yapacağım birkaç ilave var.

Birincisi, eğer bu makale, fiilen tüm neoconların İsrail mezkezci olduklarına sizi ikna etmemişse başka hiçbir şey edemez. Bu yakınlık gizli saklı değil ve neocon bilge Max Boot’un ifadesiyle, Yeni-Muhafazakarlığın “kilit akidesidir.” Fakat İsrail’e bağlılıklarının gerçek boyutu, umursadıkları şeyin gerçekte özgürlük ve demokrasi olduğu dolayısıyla da İsrail’i “Ortadoğu’daki tek demokrasi” olduğu için destekledikleri iddiasıyla yer yer perdelenmektedir.

Fakat Türkiye iyi işleyen bir demokrasi, bir NATO üyesi ve ABD’nin güçlü bir müttefiki olmasına rağmen neoconların şimdi Türkiye’ye düşman olduklarını görüyoruz. Türkiye’nin demokrasisi elbette ki mükemmel değil ama hadi bana bir tane mükemmelini gösterin. Neoconların Türkiye’nin dostu olmaktan çıkıp hasmı olmalarının basit tek bir nedeni var: İsrail. Türk hükümeti, Gazze’nin abluka altına alınmasından itibaren İsrail’in Filistinlilere karşı muamelesinden dolayı açıkça eleştireldi; 2008-2009 Gazze saldırısında sonra eleştirileri arttı ve İsrail ordusunun Özgür Gazze Filosuna öldürücü saldırısından sonra doruğuna çıktı. Lobe’un gösterdiği üzere, önde gelen neocon sürüsü Türkiye’yi şeytanlaştırmakla meşgul ve bazı hallerde de Türkiye’nin NATO’dan atılması çağrısını yapıyorlar.

Demek ki bir devletin demokratik olup olmamasının neoconlar için bir önemi yok; onlar için önemli olan, bir devletin İsrail’i destekleyip desteklemediğidir. Dolayısıyla Usame bin Ladin Afganistan veya Pakistan’da olmasına rağmen bu kadar çok sayıda neocon’un ABD’nin Irak’ı işgal etmesi için niçin çalıştığını ve şimdi de İran’la savaş için niçin bastırdıklarını merak ediyorsanız cevabınız işte burada.

Defalarca kaydettiğim gibi, bir Amerikalı’nın yabancı bir ülkeye derinden bağlılık hissetmesinde ve bunu politikada ifade etmesinde yanlış bir şey yok ama açık ve dürüst olmaları ve diğer insanları bir şekilde yobazlıkla suçlamaya tevessül etmemeleri şartıyla. Neoconların Türkiye’ye karşı çark etmeleri önemlidir çünkü politik önceliklerini açık seçik ifşa etmektedir; ve Lobe, bize bunu belgelediği için tam notu hak edyor.

Son bir şey de şu: Neoconlar, Amerikan ve İsrail çıkarlarını özdeşmiş gibi tasvir ederler. Onların nazarında, İsrail için iyi olan ABD için de iyidir; ABD için iyi olan İsrail için de iyidir. Bu iddia, kayıtsız şartsız Amerikan desteğini iyi bir fikir gibi göstermektedir; ayrıca onları, İsrail’in çıkarlarını Amerikan çıkarlarının üzerine çıkarıyorlar suçlamasından da uzak tutuyor. her şeyden evvel, eğer her iki devletin çıkarları gerçekten bir ve aynı şeyler ise, o takdirde tanım gereği çıkar çatışması söz konusu olamaz ve “çifte sadâkat” (bu terimden hala hazzemiyorum) meselesi gündeme gelmez.

Ben ise tam aksini savunuyorum. “Özel ilişkilerin” her iki ülkeye de zarar vermeye başladığını, daha normal bir ilişkinin her iki taraf için de iyi olacağına inanıyorum. Özel ilişkiler, Ortadoğu’da Amerikan karşıtlığına benzin dökerek ve milyarlarca insanın – evet milyarlarca insanın - nazarında bizi ikiyüzlü duruma düşürerek tam şu an ABD’ye zarar veriyor. Nükleer silahların yayılmasını önleme gibi bir dizi meselede de siyasetimizin şeklini bozmakta ve Ortadoğu barışı davasında ilerleme sağlamak için nüfuzumuzu kullanmayı aşırı derecede güçleştirmektedir. Başkan Obama’nın bu cephelerde kaydettiği başarısızlık – daha iyisini yapacağına dair defalarca söz vermesine rağmen – bunu daha da âşikar kılmaktadır. Aynı zamanda, bu olağandışı ilişki, İsrail’in içinde bulunduğu tecridi artıran ve uzun vadeli geleceğini tehdit eden politikaları sigortalayarak İsrail'e de zarar veriyor. Hem İsrail budalaca hareket ettiğinde Amerikalı liderlerin en yumuşak bir eleştiriyi bile seslendirmesini imkansıza yakın kılmaktadır çünkü böyle bir şey yapmak, özel ilişkilerin mârifetlerine gölge düşürmekte ve özel ilişkileri savunan çeşitli grupların gazabını üstüne çekme tehlikesi taşımaktadır.

ABD ve İsrail belirli bazı ortak çıkarlara sahiplerse de bu çıkarların özdeş olmadığı gitgide daha da belli oluyor. Bu durum, Amerika için iyi olanı desteklemekle İsrail için neyin iyi olacağını savunma (genelde yanlışı savunmuşlardır) arasında bir tecihte bulunmaya zorladığından dolayı inatçı neoconları gergin bir duruma itiyor. Madem ki önde gelen neoconlar savaş davulları çalmaya devam ediyor bize de berbat sicillerini ve altta yatan güdülerini hatırlamak düşer.

Kaynak: Foreign Policy

Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın