Türkiye Kürtleri koz olarak görüyor

Türkiye'deki Kürtlere, kültürel ve siyasi haklarına yönelik açılım çok yavaş ilerliyor. Hatta geçen birkaç hafta içinde Türkiye hükümeti Kürt eylemcilere yönelik cezalandırıcı uygulamalar ortaya koydu. Buna son işaret, birkaç gün önce Kürtlerin desteklediği DTP'nin üyesi beş milletvekilinin, PKK'yla işbirliği suçlaması yöneltilmesi sonrası mahkeme karşısına çıkarılmak istenmesi.

Aslında gözlemciler yerel seçimden birkaç ay önce, Ankara'nın Kürtlere yönelik açılım çıtasını yükseltme girişimlerinde bulunacağını tahmin ediyordu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, hükümetin barışçıl girişimler üzerinde çalıştığını açıklıyordu. Başbakan Tayyip Erdoğan Diyarbakır'ı iki defa ziyaret etti ve hükümetinin PKK sorununa barışçıl çözümler bulmak istediğini açıklayarak, PKK savaşçılarının dağların zirvelerinde kalmasının tehlikesi durdu. Erdoğan, yasalar çerçevesinde doğal hayata dönmelerini temin edecek garantiler sunma noktasında Türkiye hükümetinin sorumluluğuna dair imada bulundu.

Seçim cezası değil
Fakat seçimler biter bitmez ileri gelen Türk yetkililer Kürt bölgelerindeki siyasi ve ekonomik reformlar konusunda verdikleri vaatler karşısında sessizliğe büründü. Ayrıca Gül'ün sözünü ettiği girişimleri hayata geçirmekten de uzak kaldılar. Birçok gözlemci Ankara'nın Kürt sorunuyla barışçıl ilişki kurmakta gecikmesinin arkasındaki temel etkenin, iktidardaki AKP'nin yerel seçimlerde Kürt bölgelerinde yaşadığı gerilemeden kaynaklandığını düşünüyor. Bu anlamda gözlemciler Erdoğan'ın vaatlerinden geri adım atışının, Kürt seçmenleri yerel seçimde kendi partisi yerine DTP'yi destekledikleri için cezalandırma eğilimiyle bağlantılı olduğuna inanıyor. Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in kentteki oyların yaklaşık yüzde 70'ini aldığına işaret ediliyor.

Bazı gözlemcilerse hükümetin Kürt meselesindeki gecikmesini, Türk ordusunun PKK ortadan kaldırılmadan önce hükümetin Kürtlere yönelik herhangi bir ciddi açılımına şiddetle karşı çıkmasından sakındığının ifadesi olarak açıklıyor. Çok sayıda Türk-Kürt ilişkileri uzmanı Ankara ve Washington'ın terör örgütleri kapsamında sınıflandırdığı PKK'yı ortadan kaldırmanın, ordunun hükümetin Kürtlerin kültürel haklarını tanımasına yeşil ışık yakılmasına yönelik onayının önşartı olduğu görüşünde.

Fakat bu yorumların Ankara'nın Kürt dosyasıyla etkin ilişkiye geçişini yavaşlatmasının arkasındaki gerçek etkenler olarak görülmesi mümkün mü? Gerçekçi yanıt 'kesinlikle hayır'. Zira Türkiye'deki yavaşlama konusunda başka yorumlar da var. Bu yorumlar Ankara'nın stratejik kazanımlar elde etmeden Kürt sorununa barışçıl çözüm kartından ödün vermeme eğilimiyle ilgili. Bu bağlamda Türkiye'nin elde etmeyi düşündüğü kazanımlarından bazıları şöyle:
İlki, Ermenilerle ilgili dosyanın kapatılması yönünde Amerikan desteğinin temin edilmesi. Bu bağlamda ABD Başkanı Barack Obama, Kongre'nin 2006'da gündemine aldığı ve Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğu döneminde maruz kaldıkları katliamın soykırım olarak tanımlanmasıyla ilgili bağlayıcı olmayan karar tasarısını muhafaza ediyor.

İkincisi, Türkiye'nin Kıbrıs sorununun sonuçlarıyla ilgili tutumuna Arap desteğinin temin edilmesi. Zira Atina ve Paris, limanlarını ve hava sahasını Kıbrıs gemi ve uçaklarına açması-nın Türkiye'nin AB üyeliğine kabul edilmesinin temel giriş kapısı olduğuna vurgu yapıyorlar.

Üçüncüsü, PKK savaşçılarına af çıkarma veya açılımın sürmesi yönündeki bir karardan önce PKK'nın Kuzey Irak'tan çıkarılması hususunda Iraklı Kürtlerin desteğinin temin edilmesi.

Türkiye bütün bu sebeplerden ötürü Kürt meselesinin barışçıl yolla çözümünü ağırdan alma siyasetini bilinçli olarak sürdürüyor; ABD, AB ve Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nin, Ankara'yla Kürtler arasındaki ilişkilerin doğallaşması ve PKK sorunundan bütünüyle kurtulma eğiliminin sonucu olarak Türkiye'ye stratejik kazanımlar sağlamak zorunda kalacaklarını düşünüyor.

Aslında Türkiye PKK dosyasının kapatılması ve Kuzey Irak'a güvenlik ve sükunetin gelmesi yönündeki isteğinin, bu bölgelerin jeo-siyasi açıdan terörist - Irak'taki Kaide ve terör örgütlerinin- sığınağına dönüşmeye müsait olduğu kanaatiyle doğrudan bağlantısı olduğunu düşünüyor. Tabii bu durum Ankara PKK dosyasını sona erdirecek barışçıl çözümü sunmayı hızlandırmadığında geçerli.

Diğer sorunların temeli
PKK lideri Murat Karayılan birkaç gün önce Times gazetesine yaptığı açıklama-larda, PKK'nın Kürt sorununun çözümü için olumlu unsurlar içeren Türk barış girişimine olumlu karşılık vermeye hazır olduğunu teyit etti. Karayılan Türkiye'nin barışçıl müzakereyi reddetmeyi sürdürmesi durumundaysa, örgütün bütün şekil ve araçlarla herşeyi göze almış bir savunma beklemesinin gerektiğini sözlerine ekliyor. Bu sözler, Ankara'nın Kürt haklarını inkârını sürdürmesi durumunda, PKK savaşçılarının terör örgütleriyle işbirliği yapmak zorunda kalacağı ihtimaline işaret ediyor.
Türkiye kazanımlar elde etmeyi beklediği için aceleci görünmüyor. Burada sorun Türk yetkililerin Kürt sorununun diğer sorunların temelini oluşturduğuna, kazanımları beklemeden kültürel ve siyasi açılımlarla çözüme hız verilmesi gerektiğine nadiren dikkat çekmeleri. (Ürdün gazetesi Ghad, 28 Mayıs 2009)

Kaynak: Radikal