Türkiye ittifakın neresinde?

Geçtiğimiz salı günü İstanbul'da Medeniyetler İttifakı veya koalisyonunun ikinci toplantısı yapıldı. İlk toplantı Türk ve İspanya başbakanlarının çağrısıyla 2005'te Madrid'de yapılmıştı. Bu toplantı Madrid saldırıları sonrası ve 'medeniyetlerin çatışması' olarak adlandırılan terörle savaşın zirvesinde yapılmıştı.

ABD Başkanı'nın da katıldığı ikinci toplantı ise tamamen farklı bir atmosferde gerçekleşti. Kardeşlik, uluslararası uzlaşı, İslam ile Batı arasında artan sevgi, Türkiye'nin rolü ve bütün bu amaçlara ulaşmadaki ılımlı İslam'a dair konuşmalar yapıldı. Acaba bu ikinci toplantı çatışmadan diyaloğa ve medeniyetler arasında ittifaka geçen çabaları taçlandırmak için mi gerçekleşti yoksa yeni ve büyük rol oynamak için Batılı, İslamî ve Arap büyük çıkarların bugün etrafında buluştuğu Türkiye ile ilgili bir toplantı mıydı?

Türkiye ABD'nin NATO müttefiki olmasına rağmen ABD'nin çekişmelerine girmedi. Bütün yönlerde arabuluculuk yapmaya ve sakinleştirmeye çalıştı. Böylelikle kendisini ABD ve dünya düzeyinde uzlaşı, barış amaçlı diplomatik çalışma için yeni dönemde belirgin rol oynamaya ehil kıldı. ABD'nin bir yandan istikrara katkıda bulunmak, diğer yandan Araplar ve Müslümanlar nezdinde ABD'nin Arap ve Müslümanlara düşman politikalarına dair edinilen izlenimi ortadan kaldırmak için Türkiye'ye başvurmasının gerçek sebebi bu. Türk ehilliğinin dinî ve kültürel boyutu da var. İçeride ve dışarıda şiddeti dillendirmiyor. Bu yüzden barışçıl ve ılımlı söylemleri köktencilik ve Amerikan siyasi hegemonyasını yaşayan bölge halkı ve bilinçlerinde Müslümanlar şiddetçi ve saldırgan diye yer etmiş Batı halkları için teşvik edici bir cazibe oluşturuyor. Böylece İstanbul'da Medeniyetler İttifakı toplantısı yapıldı. Obama burada Müslümanlara ve İslam'a sevimli politikalarının açıklamasını tekrarladı. Aynı zamanda ABD ile Müslümanlar arasındaki gerçek sorunlara karşı koyma iradesini ifade etti. Bu sorunlar kültür ve medeniyet sebebiyle değil. Obama, Filistin sorununu Filistinlilere bağımsız devlet kurma temelinde çözmeye çalışmak istiyor. Ayrıca Bush'un Irak ve Afganistan'daki açmazlarından kurtulmak, barış ve istikrarı getirmek için bu bölge halkları ve rejimleriyle birlikte çalışmak istiyor. Zira çekişmelerin sebebi Batı ile İslam medeniyetleri arasındaki husumet değil, işgal, karışıklık, hegemonya ve fakirliktir. Bu noktada yeni dünya düzenine katılmak isteyen taraflara model olarak görülen Türkiye beliriyor. Türkiye, halkının çoğunluğu Müslüman olan, demokratik bir devlet. Yani rejimi diğer Batılı demokrasilerle irtibatlı. Kırklı yılların sonlarından itibaren Batı'yla koalisyon içinde.

Fakat çekişmelerin ve çekim noktalarının kültürel ve uygarlık temelli olmaması sebebiyle Türkiye, halkının ve rejiminin örnekliğine ve Batı için oldukça önemli ve stratejik olmasına rağmen Avrupalılar Türkiye'nin AB'ye alınması çağrısı yapan Obama'ya cevap vermekte hızlı davrandılar. Medeniyetler İttifakı toplantısına katılan ey Avrupalılar! Medeniyetler bu düzeyde ittifak kuruyorsa, Türkiye'ye sizinki gibi bir rejim hakim oluyorsa, coğrafik ve stratejik olarak Avrupa'nın bir parçasıysa, sizin yıllardır NATO'daki stratejik müttefikinizse niçin AB üyesi olmasını kabul etmiyorsunuz?!.. Londra'da Arapça yayımlanan El Şarkul Avsat gazetesi, 10 Nisan 2009

Kaynak: Zaman