Türkiye İslam dünyasının vicdanı

İsrail ve ABD’nin Türkiye’yi, ‘Özgürlük Filosu’ saldırısı için özür dilemeden İsrail’le yeniden bağlantı kurma tuzağına düşürme girişimi başarısız oldu. Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “İsrail nasıl bir ülke?” diye sorması ne kadar anlamlıydı... Türkiye 60 yıl boyu Batı ve İsrail’e karşılığı ödenemeyecek hizmetler sundu. Fakat Arapların düşmanlığını çekmek dışında fayda getirmeyen bu hizmetler Türkiye’yi bir paryaya çevirdi.

Diğer yandan, AKP İsrail’le ilişkileri koparmaya çalışmadı. Çok boyutlu siyasete dayanan Türkiye, İsrail ve Batı’yla seçkin ilişkilerini korumaya kararlıydı. Fakat Ankara’nın Doğu’ya da açılması Siyonist devleti kızdırdı. Türkiye’nin rol sahibi olma girişimine karşı kampanyaların sebebi buydu. Mavi Marmara saldırısı da bu rolün artmasının ardından gerçekleşti.

İsrail’in Türklere denizin ortasında saldırmasıyla karanlık bir tünele girildi ama Ankara yine de ilişkileri korumaya kararlıydı. Zira İsrail’in özür ve tazminat şartlarını reddetmesine rağmen, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu İsrail Sanayi ve Ticaret Bakanı Benyamin Ben-Eliezer’le Brüksel’de buluştu. Ancak bu toplantı hiçbir sonuç getirmedi.

İsrail faşizmi, eski müttefikle ilişkilerde doruğa çıktı. Dışişleri yetkilileri Türkiye elçisini alçak koltuğa oturturken, İsrail Brüksel görüşmesini Türklerin istediği söylentisini de yaydı. Bugün İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres aynı oyunu oynuyor. Peres Türk meslektaşı Abdullah Gül’le New York’ta bir araya gelmeye çalışırken, İsrail bunu Türklerin istediğini ancak Peres’in öne sürülen şartlar nedeniyle reddettiği söylentisini yaydı.

New York’ta Arapların karşısında iki tablo vardı: İlkinde Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas Yahudi lobisine müzakerelerin önemini açıklıyor ve yerleşim inşaatı devam etse bile görüşmeleri sürdüreceğini belirtiyordu; ikincisindeyse Gül, İsrail’i ‘yalan ve hileye başvuran bir ülke’ gibi kınayıcı ifadelerle tanımlıyor, bölgedeki en güçlü devlete ve arkasındaki uluslararası zulüm güçlerine karşı bile olsa, ulusal saygınlıktan ödün vermeyi reddediyordu.

Türkiye bir kez daha İslam dünyasının vicdanı olduğunu kanıtlıyor. Baskılara rağmen kararlılığını sürdürüyor. İslam dünyası, kendilerine uzanan bu eli bir başka elle buluşturmakla sorumlu. (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç, 3 Ekim 2010)

Kaynak: Radikal