Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın Tahran ziyareti bir dizi gelişme açısından önemli. Erdoğan Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın ilk döneminde İran'ı birden fazla ziyaret etmişti. Bu son ziyaret de, bölgedeki bütün taraflara açık kapı bırakma seçeneğine dayanan Türk dış politikası bağlamında gerçekleşiyor.
Türkiye son birkaç hafta içinde, özellikle de İran'ın nükleer programı konusunda bir dizi tutum aldı. İsrail'in her yıl düzenlenen NATO tatbikatına katılımını onaylamaması bu tatbikatın iptaline yol açtı. İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini vurmaya hazırlandığına dair iddiaların artmasıyla bağlantılı olan Türk tutumu Tel Aviv'de pek hoş karşılanmadı. Ancak Filistin'de çözümle ilgili yeni Amerikan baskılarına yönelik endişesi de, İsrail'in Türkiye'yle çatışmaya girmemeyi tercih etmesine yol açtı. Bu olayları, Erdoğan'ın İsrail'in nükleer silahlarına işaret ederek bölgedeki diğer nükleer programlara dikkat çekilmesini talep ettiği net açıklaması izledi.
Türkiye ayrıca Irak'ta önemli bir aktör. Gerek Erdoğan'ın, gerekse de dışişleri bakanının Irak ziyaretleri sırasında atılan adımların hepsi, Türkiye'nin Irak siyasi sahnesindeki güçlü varlığını teyit ediyor. Türkiye ayrıca Kürtler ve Ermenistan'la ilişkiler gibi önemli meselelerde de çözüm arıyor. Zira dış çevreler, Türkiye'nin Ortadoğu'da hareketlenmesini engellemek için bu sorunları suiistimal ediyordu.
İran da Türkiye'ye ilişkilerine epey önem veriyor. Türkiye İran açısından ekonomik bir köprü. Ankara'nın son tutumları da İran'ı rahatlattı. Bu bağlamda, İran'daki Düzenin Yararını Teşhis Konseyi genel sekreterinin Ankara ziyareti dikkat çekici.
Türkiye özellikle de şu zamanda, tecrit duvarını kırmak için İran açısından güç noktası oluşturuyor. BM Güvenlik Konseyi'nin geçen birkaç yılda aldığı boykot kararlarının uygulaması için Türkiye'ye ciddi baskılar yapılmasına rağmen, siyasi hareketlilik ve Ankara'yla Tahran arasındaki karşılıklı ziyaretler iki ülkenin işbirliği kapısını açık tutma eğilimini gösteriyor. Türkiye Tahran'nla Washington arasında yapıcı bir arabulucu rolünü oynamaya kararlı görünüyor ve bu rol Washington'ın da gözünden kaçmıyor. (Ürdün gazetesi Ghad, 28 Ekim 2009)
Kaynak: Radikal