Irak’taki ABD muharip güçlerinin çekilmesi, Türkiye açısından ne anlama gelir? Bu yeni durum neyi değiştirir?
Önce şunu hatırlatalım: Dünkü yazımızda belirttiğimiz gibi, Amerikan muharip güçlerinin Irak’ı terk etmesiyle bu ülkedeki ABD’nin askeri varlığı sona ermiyor. Elli bin küsur Amerikan askeri 2011’in sonuna kadar Irak ordusunu ve polisini yetiştirmek için bu ülkede kalacak. Kaldı ki, o tarihten sonra da ABD’nin Irak’ta sadece askeri değil, siyasi, ekonomik varlığı ve nüfuzu da devam edecek...
Bu durumda Irak’taki yeni durumun Türkiye açısından kısa vadede fazla bir değişiklik yaratması beklenmiyor.
Türkiye’nin Irak politikasında önemsediği hususlar, bu ülkenin hele işgalin sona ermesinden sonra toprak bütünlüğünün ve ulusal birliğinin korunması (yani bölünmemesi), şiddet ve terörün son bulması ve siyasi istikrarın sağlanmasıdır.
Yeni durumda bu koşullar gerçekleşebilecek mi? Amerikan muharip güçlerinin ayrılmasının psikolojik bir etki yapması ve militan grupların eylemlerini arttırma yönünde cesaretlerini arttırması olasılığı var.
Eğer böyle bir şiddet ortamı içinde Sünni- Şii çatışmalarının yanı sıra bir de Arap-Kürt kavgası başlarsa, bu gerçekten Irak’ı daha da ciddi bir kaosa sürükleyebilir.
İyimser öngörü
Türkiye’yi, Irak’taki bu genel gelişmelerin dışında, yakından ilgilendiren iki husus var. İkisi de, PKK ve Kuzey Irak’la ilintili...
Birinci husus, çekilme olayının Türkiye ile ABD arasında PKK ile mücadelede -özellikle istihbarat alanında- işbirliğini nasıl etkileyeceğidir. Bu işbirliğin devam etmesi ve ABD’nin taahhütlerine bağlı kalması gerekir. Kaldı ki bu konu, Türk-ABD ilişkilerinin de önemli bir unsuru haline gelmiştir...
İkinci husus, ABD’nin çekilmesinden sonra, Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi ile ilişkilerin nasıl gelişeceğidir. Kuşkusuz Türkiye’nin beklentisi Barzani yönetiminin PKK konusunda son zamanlarda kabul ettiği işbirliğini daha güçlü bir şekilde sürdürmesidir.
Kısa vadede, ABD muharip güçlerinin Irak’tan çekilmesinin bu tutum üzerinde olumsuz bir etkisi olmaması gerekir. Aksine, daha uzun vadede Kuzey Irak Kürtlerinin Türkiye’ye olan ihtiyacı artacaktır. Bu da Ankara ile Erbil arasındaki yakınlaşmayı geliştirebilir.
Ancak ABD’nin çekilmesinden sonra Irak’ta bir Kürt-Arap çatışması başlarsa ve hele, Peşmergelerle Iraklı askerler karşı karşıya gelirse, çok ciddi bir tehlike ortaya çıkmış olur. Bu Türkiye açısından da hiç arzu edilmeyen bir durumdur; çünkü böyle bir çatışmada bölgedeki Türkmenler adeta iki ateş arasında kalacaklardır. Ayrıca “Kerkük bombası” da patlayacaktır...
Kötü senaryo
Bu, Irak’ın yakın geleceği için akla gelebilecek en kötü senaryo... Böyle bir olasılığa karşı, daha şimdiden Washington başta olmak üzere bazı başkentlerde, Musul’un kuzeybatı bölgesinde, barış ve güvenliğin korunması için çok uluslu bir BM gücünün konuşlandırılması fikri de tartışılıyor.
Hasılı ABD’nin Irak’tan muharip güçlerini çekmesi, başka şekillerde varlığını ve nüfuzunu sürdürecekse de, bu ülkede yeni bir durum ve maalesef yeni tehlikeler yaratacak gibi görünüyor. Bu da Ankara’nın belki de her zamankinden daha dikkatli ve dengeli bir politika izlemesini gerektiriyor.
Kaynak: Milliyet