Türkiye etrafı suçlamak yerine aynaya bakmalı

Kongre’nin bir komitesinin, Ermenilerin 1915’te Osmanlı Türklerince katledilmesini soykırım olarak niteleyen aptalca kararında kabahati olanlar saymakla bitmez. Etnik lobiler, büyük sermaye politikaları ve dar kafalı Kongre üyeleri hep beraber üzerlerine düşen rolü oynadı.

Değerli bir dostun gözüne elbirliğiyle pervasız bir sopa sokuverdiler. Amerika klasik dış politika patavatsızlığını bir kez daha sergileyerek, şu an için kendisini iyi hissetmesini sağlayan fakat uzun vadede aslında kendi güvenlik çıkarlarına zarar veren bir iş yaptı.

Ancak bütün bu sallanan parmakların ortasında, bir başka suçluyu zikretmek de haksızlık sayılmamalı: Türkiye’nin kendisi. Türk televizyonunda canlı yayımlanan ve Dünya Kupası maçıymış gibi heyecanla izlenen oylamanın ardından binlerce Türk sokağa döküldü. Öfkelenmekte haklıydılar. Fakat Türkler bu onur kırıcı durumu kendilerine yaşatanın ne olduğunu anlamak istiyorlarsa, bir an durup aynaya bakmalı.

Türkiye, Dış İlişkiler Komitesi’ni bu şekilde oy vermeye sevk etmeye yardımcı olan üç şey yaptı. Öncelikle, geçen yıl Ermenistan’la son derece umut verici bir anlaşma imzaladı ama işi tamama erdiremedi. İlişkiler hâlâ donmuş durumda; bunun kısmi nedeni Türkiye’nin normalleşme sürecini Ermeni birliklerinin Dağlık Karabağ’dan çekilmesine bağlamakta ısrar etmesi. 1915’e dair soruların cevabının bir tarihçiler komitesine havale edilmesini de içeren anlaşma imzalanıp onaylansaydı, soykırım meselesi gündemden ve muhtemelen Washington’ın da gündeminden çıkacaktı.

İkincisi, Türkiye Washington’da ciddi bir imaj kaybı yaşıyor. Bazıları İran’la fazla yakınlaştığını düşünüyor ve Tahran’a yönelik yaptırımlara karşı çıkmasına içerliyor - bu bilhassa önemli, zira Türkiye BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyesi. İsrail geçmişteki gibi Türkiye’nin imdadına yetişseydi, bu kuşkular böyle güçlü hale gelmeyebilirdi. Fakat Türk liderler son dönemde İsrail’i sertçe eleştiriyor ve kozlarını göstermek isteyen İsrailliler bu kez yardım etmedi. Ortadoğu politikasının sadece özüne değil, sunuşuna da bakıldığında, Türkiye İran, İsrail ve ABD’yle ilişkilerini ustaca dengelese daha iyi olur.

Üçüncü ve belki de en önemlisi şu: Türkiye Osmanlı Ermenilerinin başına gelenlerle yüzleşmeye ayak direyerek kendi kendini bu noktaya getirdi. Türklerin atalarına yönelik suçlamalara bu kadar öfkelenmesinin en büyük sebebi, tarihsel hakikatlere pek az ulaşabilmeleri. Ders kitapları çarpıtılıyor ve siyasiler oy için milliyetçi heyecanları kaşıyor. Oylamadan sonra köşeyazarı Ahmet Altan şu soruları sordu: “Bu korkunç suçu niçin saklamaya uğraşıyoruz, neden o katilleri savunmaya, suçlarını gizlemeye çabalıyoruz, neden gerçekler ortaya çıkmasın diye aşağılanmayı da göze alarak kıvranıp duruyoruz? Kendinizi aşağılanmış hissediyorsanız, dönüp kendinize ve sakladıklarınıza bakmalısınız.”

İran, İsrail ve ABD dengelenmeli
Son yıllarda Türkiye Ortadoğu ve ötesinde yeni ve umut verici bir role soyunuyor. Batı müttefiki başarılı bir İslami demokrasi olarak bölgesel barış adına güçlü bir aktör ve ABD için bulunmaz değerde bir ortak haline gelebilir. Ancak Türkiye arabulucu ve uzlaştırıcı rolünü oynayabilmek için siyasi ve diplomatik açıdan olgunlaşmayı sürdürmeli. ABD’deki oylama Türkleri düşünmeye sevk etmeli. Ermenistan’la nihai anlaşmaya varmak, İran, İsrail ve ABD’yle ilişkileri dengelemenin daha zarif bir yolunu bulmak ve 1915’i inkâr etmekten vazgeçmek gerek Türkiye’nin itibarını, gerekse dünyanın en civcivli bölgesinde istikrara katkıda bulunma yeteneğini ciddi biçimde artırır. (New York Times’ın eski Ortadoğu büro şefi, 8 Mart 2010)

Kaynak: Radikal