Türkiye-Ermenistan sınırının açılabilmesi 94 yılın panzehiri olur

Türkiye-Ermenistan sınırının açılabilmesi 94 yılın panzehiri olur

Barışı sağlamak sadece 94 yıl aldı. Daha da uzun sürebilirdi. Türkiye'yle Ermenistan arasında, normal ilişkiler kurup kuramayacaklarına dair yapılan görüşmeler büyük ihtimalle esastan ziyade simge niteliği taşıyor. Fakat
bilhassa Türkiye tarafından kolay kolay kalkışılamayabilecek bir jest anlamına da geliyor.

Avrupa'yla Orta Asya arasındaki gergin sınır bölgelerinde sükûneti sağlamak yönünde beklenmedik bir adım bu.

Bu görüşmelerin, Ermenistan'la Türkiye arasındaki kapışmanın Kongre'den şarkıcı Cher'e (kendisi Ermeni) kadar ulus çapında hararetli bir kitleye hitap ettiği ABD'de de etkileri olacak. Avrupa'da çok uzaktaki bir ihtilaf gibi görülüyor olabilir; ABD'deyse ateşli, yorucu Kongre tartışmalarına ve ulusal yayınlara konu oluyor. Görüşmeler AB'de bile, bu haftanın mütereddit adımların ortaya koyduğundan daha büyük bir etki yaratacak, sürtüşmeyle geçen yılların ardından Türkiye'nin AB'yle ilişkilerini rahatlatacak.

Bununla birlikte bugüne dek küçük adımlar atıldı. Pazartesi günü iki taraf, birkaç haftaya kadar ilişkileri tesis etme görüşmelerini içeren bir mutabakat imzalayacaklarını açıkladı; gerçi bunun önünde her iki parlamentonun onayı gibi bir engel var. Bu engel aşılırsa, 1. Dünya Savaşı sırasında, 1915'te Osmanlı İmparatorluğu yönetimi altında 1.5 milyona yakın Ermeni'nin öldürülmesinden kaynaklanan neredeyse bir asırlık düşmanlık sona erecek.

Ermenistan yaşananlara soykırım diyor, bu şekilde tanınmasını ve özür dilenmesini istiyor. Türkiye'yse her iki tarafta da çok sayıda insanın öldürüldüğünü öne sürüyor. Ermenistan'ın Sovyetler Birliği'nin parçası olduğu dönem dışında iki ülkenin diplomatik bağları olmadı. Sınır 1988-94 arasında Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesi nedeniyle yaşanan savaş sırasında kapatıldı.

Şimdi yetkililerin söylediğine göre sınır belki yeni yılda açılabilir, bununla birlikte bir anlaşmaya daha hevesli olan tarafın Ermenistan olduğu ortada. Denize kıyısı yok ve acil ticaret ihtiyacı içinde. Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan'ın dün dediği gibi: "İlişkilerin normalleşmesi ihtimalinin önünü Ermenistan açtı." Ermeni lider etkileyici ve haklı bir biçimde, bu girişimi 'gururla başlattığını, zira 21. asrın medeni dünyasına uygun tutumun bu olduğunu' da sözlerine ekledi.

İsviçreli yetkililerin arabuluculuğunda nisandan bu yana şekillenmekte olan anlaşma, soykırım veya donmuş durumdaki Dağlık Karabağ ihtilafı (Türkiye bu cephede paralel bir ilerleme sağlanmasında ısrar ediyor olsa da)
gibi tarihi meseleleri açıkça bir kenara bırakıyor.

Buna yapıcı bir kaçınma denilebilir. En azından sınırları açmayı başarmalarını umalım. Her gün temasa imkân vermek, bir asır önce kimin katledildiğini unutmanın anlaşılabilir zorluğuna bir panzehir teşkil edecektir.

Aynı zamanda Amerikan siyasetinde bu mesele üzerinde, ABD'nin kalabalık Ermeni toplumunun bastırmasıyla sürekli olarak kopan fırtınanın zeminini de ortadan kaldıracaktır. İki yıl önce başkan George W. Bush, Demokratların hâkimiyetindeki Temsilciler Meclisi'nde 1915'teki ölümleri (eski dışişleri bakanlarından oluşan bir grubun hayati önemde bir müttefik olan Türkiye'yle ilişkilere olumsuz etkisi konusunda yaptığı uyarıya rağmen) soykırım olarak kınayan bir komiteyle kapışmıştı. Ermenistan ve Türkiye bu eski ihtilafın pençesinden konuşarak kurtulabilirse, ABD Kongresi'nin de nihayet kurtulması mümkün olabilir. (2 Eylül 2009)

Kaynak: Radikal