Türkiye, dış dünya ve habercilik

 

Haber gazeteciliğinden pek anlamam. Köşe yazarlığının gerektirdiği kadar Türkiye ve dünyadaki gündeme bağlı kalmaya çalışıyorum. Ama, artık, köşe yazarı olarak değil, gazete okuyucusu olarak isyan etme noktasına geldim. Tarihin bu denli hızlandığı, dünyanın birbirine girdiği bir dönemde, Türkiye'de medyanın, dünyadan bu kadar uzak kalabilmesinden rahatsızlık duyan yeterince insan yok mu diye merak ediyorum.
Irak'ta olan biten neredeyse unutuldu. Dünyanın dört bir yanında kan gövdeyi götürüyor, çok ciddi gelişmeler oluyor, mesela Benazir Butto öldürülüyor, olay gününü takip eden birkaç gün sonra o da rafa kalkıyor. Birkaç dış politika yazarı dışında, ne öncesini kurcalayan var, ne sonrasını takip eden.
Savaş, suikast gibi büyük çaplı bir olay söz konusu değilse, dünyada olan biten zaten konu olmuyor. Bakın, Sarkozy, geçtiğimiz günlerde bir Ortadoğu turu yaptı, bizde çıkan haberlerin neredeyse tamamı manken sevgilisi üzerineydi. Bu adam, Ortadoğu'da kiminle ne görüşür merak eden yok, haber veren de. Oysa, Sarkozy döneminde Fransa bir dış politika hamlesi yapmak peşinde. Fransa Cumhurbaşkanı, hayran olduğu eski İngiliz Başbakanı Tony Blair'in rolüne soyunuyor. Bir yandan Fransız dış politikasını alabildiğine ABD dış politikasına yaklaştırıyor, diğer yandan ABD'nin doğrudan müdahale etmek istemediği alanlarda bir nevi arabuluculuk yapmaya çalışıyor. Mesela, Lübnan krizinde Suriye ile Lübnan arasında diplomatik girişimde bulunuyor, daha doğrusu Suriye'ye diplomatik baskı yapıyor.
Koskoca Fransa Cumhurbaşkanı, Ortadoğu gezisine herhalde yeni sevgilisi hava alsın diye, çocuğunu omuzda gezdirerek eski karısına nispet yapmak için çıkmadı. Hani biz AB eşiğinde bir ülkeydik, bu AB ülkeleri ne politikalar izliyor, bunlar bizi nasıl etkiler diye düşünülmez, merak edilmez mi? Merak eden de, belli ki başka şeyleri merak ediyor. Bakın mesela, pazar günkü Zaman gazetesinde Sarkozy ile ilgili yarım sayfalık bir haber yazısının alt başlıklarından biri 'Siyonist liderlerin soyundan' idi.
Okur olarak gazetelere bakmaya, televizyon haberlerini izlemeye devam edelim, dünyada olanlara ilişkin dişe değer doğru dürüst hiçbir şey yok.
Tamam, bizim fazlasıyla derdimiz var, onlar gündemi kaplamak durumunda. AKP ve muhafazakârlık bir yandan, operasyon ve Kürt meselesi bir yandan nefes aldırmıyor. İyi de, bu meseleleri tartışırken dünyada olan bitene bu kadar uzak kalma lüksümüz var mı?
Yorumu bir yana bırakalım, mesela dünyanın gözü kulağı Ortadoğu'da iken, bu ülkelere ilişkin haber ağı kurmak o kadar zor mu? Geçen yaz Lübnan'da katıldığım bir televizyon programında, Türkiye'de Lübnan'da olanlar hakkında ne düşünülüyor diye soruldu. Ben, 'Sizi hayal kırıklığına uğratmak istemem, ama Türkiye'de şu anda Lübnan'da ne olup bittiğinden ne kimsenin haberi var ne de kimsenin umurunda' demek durumunda kaldım. Soruyu soran o kadar şaşırdı ki, ardından soracağı soruyu unuttu.
Önümüzdeki mart ayında Arap zirvesi Şam'da toplanıyor. Suriye, uluslararası sistem dışına itilmekle tehdit edilen bir ülke olduğu için, bu, Ortadoğu siyaset sahnesinde başlı başına dikkat çekici bir olay.
Türkiye medyası bu zirveyi ne ölçüde izlemeyi planlıyor, şimdiden merak ediyorum.
Hal böyle olunca, biraz Ortadoğu'da olanlara dikkat çekmeye çalışsanız, 'Aklını Ortadoğu ile bozdu', Avrupa ülkelerinde olanlar konusunda bir şey deseniz, 'Zaten AB karşıtı, bu gül gibi ülkelere
çamur atıyor' muamelesi görüyorsunuz.
Dahası da var; mesela, Yeni Şafak gazetesi dış politika yazarı İbrahim Karagül, CIA işkence uçakları olayı su yüzüne çıkmadan bir buçuk yıl önce bu istikamette yazı yazdı diye, komploculukla suçlandı. Oysa, ülkemizde yaygınlaşması gerçekten de çok tedirgin edici bir hal alan komploculuk, büyük ölçüde, dış dünyadan bu kadar kopuk bir haber ve yorum dünyasında yaşamamızdan kaynaklanıyor. Dünya yansa bir kalbur samanı yanmayan yayın politikaları yüzünden insanlar, farklı şey söylendiği için, ipe sapa gelmez yayınlara, her köşe başında dükkân açan, garip stratejistlere kulak vermeye yöneltiliyor. Yani nereden baksanız bu gidiş iyi bir gidiş değil.

Kaynak: Radikal