“Komşu ya da başka bir ülkeden her kim Irak'ın içişleri karışmaya kalkarsa, hiçbir müdahaleye izin vermeyeceğiz. Daha önce de olduğu gibi dışarıdan uzanan eli keseriz.”
“Barzani'yi kucaklıyorum. Sizin tutumunuz bizim tutumumuzdur.”
Bunlar, Barzani’ye desteğini ilan eden Irak Meclis Başkanı Mahmud El-Meşhedani’nin sözleri...
El-Meşhedani, “Barzani’nin sözlerinin altına imzamı atarım” gibi bir tavır sergilerken ne derin bir çelişkiye düştüğünün bilmem farkında mı?
Çünkü Barzani, El-Arabiye’de yayınlanan açıklamalarında İran’ın müdahalesinin olmadığı tek yerin Erbil olduğunu söylemişti.
İçişleri ve dışişleri işgal güçleri tarafından belirlenen bir ülkenin meclis başkanının “asarız, keseriz” tarzı konuşması trajikomik bir durum...
Başkanı olduğu meclisi dahi korumaktan acizken etrafa tehditler savuruyor.
Oysa, Irak’a halihazırda müdahale edenlerin değil elini, tırnağını dahi kesemeyeceklerini kendisi de biliyor.
Bu nedenle, Eş-Meşhedani’nin ‘kükremesi’ sizi hiç sinirlendirmesin; gülün geçin!..
Asıl konumuz bu değil...
Asıl konumuz, Genelkurmay Başkanı’nın konuşmasıyla yeniden gündeme gelen Türkiye’nin Irak’a askeri müdahalesi....
Türkiye’nin Irak’a askeri müdahalesinin bir çok sakıncası var.
Fakat Türkiye’nin kaygılarını giderecek ve sorunu çözecek tek seçenek doğrudan müdahale değil...
Türkiye, askerini Irak batağına sokmak yerine Irak direnişini desteklemeli...
İHH, Irak’la ilgili bir rapor yayınladı.
Raporda, Irak’ta faaliyet gösteren silahlı gruplarla ilgili bilgiler var.
Sadece işgalcilere yönelik eylem yapan itidalli Sünni gruplar...
Yabancı savaşçılar, yani El-Kaide ve El-Kaide’yi destekleyen küçük gruplar...
Baasçı gruplar...
Ve Şii gruplar...
İHH’nın raporunda “Sadece işgalcilere yönelik eylem yapan itidalli Sünni gruplar” başlığı altında sayılan İslam Ordusu grubunun sözcüsü İbrahim Eş-Şemmeri, El-Cezire’ye konuştu.
Röportajın geniş bir özeti Dünya Bülteni’nde yayınlandı.
Çarşamba akşamı El-Cezire kanalında yayınlanan röportajın bir yerinde Eş-Şemmeri, Amerikalılar’la görüşmelerde aracı olarak kimi kabul edecekleri sorulunca, BM, İKÖ ve Arap Birliği gibi uluslararası kuruluşlara güvenmediklerini, Avrupa Birliği, Rusya ve Türkiye’nin arabuluculuğunu kabul edebileceklerini söyledi.
Arap ülkelerinden ümidini kesen direniş grupları Türkiye’den bir şeyler bekliyor.
Eş-Şemmeri’nin Avrupa Birliği ve Rusya ile birlikte başka bir ülkeyi değil de Türkiye’yi zikretmesi Türkiye’ye verilen önemin ve duyulan güvenin bir işareti...
Türkiye bu beklentiyi ve güveni boşa çıkarmamalı...
İran, Şii grupları her yönüyle destekliyor ve bu desteğin meyvelerini devşiriyor.
Türkiye de El-Kaide ile arasına mesafe koyan itidalli Sünni direniş gruplarını desteklemeli...
Bu destek hem Türkiye için, hem Irak için, hem de bölge barışı için yararlı olacaktır.
Direnişin başarısı, Irak’ın bölünmesini istemeyen tüm ülkelerin kaygılarını giderecektir; çünkü direniş grupları Irak’ın toprak bütünlüğünü savunmaktadır.
İslam’ı temel alan siyasi projesi, Kürtler ve Türkmenler dahil, Irak’ı oluşturan tüm unsurların haklarını koruyacaktır.
Türkiye’nin Irak direnişine vereceği destek Irak’ın bozulan iç dengesini de yeniden düzeltecek ve mezhep çatışmalarına son verecektir.
Türkiye’yi devre dışı bırakmak için son olarak Irak'a komşu ülkelerle BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ve G-8 dışişleri bakanlarını bir araya getirecek toplantının İstanbul’dan Şarm Eş-Şeyh’e alınmasını sağlayan Şii-Kürt ittifakına karşı Türkiye’nin elini güçlendirecektir.
Ayrıca, ülkesinin özgürlüğü için mücadele eden insanlara destek olmak bize yakışan onurlu bir davranıştır.