Türkiye ABD için hiç olmadığı kadar önemli

Türkiye'nin ABD'ye her zamankinden daha çok yardım edebileceği bir dönemde, Obama'nın Ankara'yı ziyaret etmesi övgüye değer. İki ülke pek çok alanda işbirliği yapabilir ama Erdoğan'ın basına gözdağı verme çabasına göz yumulamaz.

Son yıllar ABD'nin Türkiye'yle ortaklığı açısından zorluydu. Bazı Amerikalılar Türkiye Başbakanı Erdoğan'ı ve partisini suçluyor; Erdoğan'ın ve eski İslamcı meslektaşlarının, ülkeyi sistematik biçimde Batılı yörüngeden daha Müslüman bir yönelime sevk etmekle suçluyorlar. Bu tenkitçiler Başkan Obama'nın ilk önemli yurtdışı gezine Ankara'yı da dahil etmesini muhtemelen hoş karşılamamıştır. Fakat asıl meseleyi kavrayamıyorlar. 2002'den beri Türkiye'nin bölgesel itibarı gelişirken ABD'ninki azaldı. Türkiye bugün Amerikan çıkarlarına her zamankinden çok yardım edebilir veya zarar verebilir.

Söz gelimi, hem Afganistan hem Pakistan üzerinde ABD haricinde Türkiye'den daha çok söz sahibi olan pek az uluslararası aktör var. İran'a gelince; Tahran pek fazla ülkeyi dinlemez, ama Türkiye'yi dinliyor. ABD Dışişleri Bakanı Clinton'ın Ankara ziyaretinden sadece günler sonra, Cumhurbaşkanı Gül ruhani lider Hamaney'e yeni ABD yönetimini ciddiye almasını söylemek için İran'a gitti. Irak konusundaysa, Erdoğan ABD çekilirken Türkiye'nin tam işbirliği yapacağının işaretini verdi. Coğrafi yakınlığı ve birleşik bir Irak'taki çıkarları, ABD'nin askeri rolü azalırken Türkiye'yi önemli aktör haline getirecek; Iraklı Kürtlere yönelik son açılımları da Türkiye'nin Irak'taki çeşitli gruplar arasındaki aracılık becerisini güçlendiriyor.

Ortadoğu'da, Türkiye hem Suriye hem de Filistin 'kulvar'larında inanılırlığa sahip; dolaylı Suriye-İsrail görüşmelerinde ve Gazze ateşkesi müzakerelerinde yapıcı olduğu görülen bu durum, ABD'nin Ortadoğu temsilcisi George Mitchell'ın niye Ankara'yı şimdiden iki kez ziyaret ettiğini de açıklıyor. Bu arada ABD yönetimi Rusya'yla ilişkileri 'yeniden ayarlamaya' çalışırken, Ankara da yeni bir rol oynayacak. Rusya Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı; Türkiye'yi enerji konusunda kilit önemde görüyor; Rus-Türk görüşleri birçok meselede buluşuyor.

Bunların hiçbiri ABD-Türkiye ortaklığının kusursuz olacağı anlamına gelmiyor. İki taraf da ilişkileri 'ortak değer ve çıkarlara dayanıyor' diye tarif etse de, İran'a yönelik havuç ve sopanın nasıl ayarlanacağı, Hamas ve Hizbullah'ın asıl rolü, enerji nakilinde Rusya'nın rolü, İsrail'in meşru güvenlik adımlarının neyi içerdiği ve Sudan'la nasıl başa çıkılacağı gibi konularda bakış açıları farklılaşabiliyor.

Ermenistan'la normalleşme erken krizi önlerABD Türkiye'nin gerçek ama olgunlaşmakta olan demokrasisinin karmaşıklığını teslim etmeli. ABD'nin seçilmiş Türk liderlerle çalışmaya hazır olduğu şüphe götürmez. Diğer yandan Erdoğan'ın seçim başarılarını medya ve başka yerlerdeki tenkitçilerine gözdağı verme ehliyeti olarak kullanma çabasına da göz yumamaz. Ermenilerin 'soykırım' olarak nitelediği 1915 olaylarının yıldönümüyle ilgili sorun da var. Türkiye'nin Ermenistan'la ilişkileri normalleştirme yönünde adım atılacağına dair haberler memnuniyet verici. Bu süreç ABD-Türkiye ilişkilerinde erken bir krizi yatıştırabilir. Hükümetin 'İslami' yönelimine gelince; Erdoğan ve meslektaşlarının dünyayı dindar Müslümanların gözünden gördükleri doğru. Fakat bu liderlerimizin ortak zemin bulamayacağı anlamına gelmiyor. Dolayısıyla, Türkiye'yle ilişkiler büyük dikkat gerektirecek. Öyle olması da gerekiyor. Stratejik konumdaki laik bir demokrasi, NATO, OECD, G-20, BM Güvenlik Konseyi ve İslam Konferansı Örgütü üyesi, AB'ye üye adayı olarak, Türkiye harcanacak zamana ve çabaya değer. Obama'nın bunu kısa sürede anlaması da övgüyü hak ediyor. (Eski ulusal güvenlik danışmanı/ABD'nin eski Türkiye elçisi, 9 Nisan 2009)

Kaynak: Radikal