Türk laikliği rasyonel değil


 
Türkiye'de başörtülü kızları yükseköğrenim hakkından mahrum bırakan laiklik uygulaması, demokrasi ve rasyonalizmle uyuşmuyor

Türkiye'de askeri ve Atatürkçü azınlığın yapılandırdığı ve başörtüsü takmayı seçen genç kızların, yüksek eğitim kurumlarına girmekten mahrum bırakılmalarını talep eden laiklik nasıl bir anlayış? Oysa bu azınlık, bu tür bir öğrenim yasağının başörtülü kızların yüksek mevkilerde çalışma ve dolayısıyla sosyal hareketlilik fırsatından mahrum bırakılması anlamına geleceğini biliyor.
Bizler, Müslüman kadının İslami giysisiyle ilgili olan bu konunun dini boyutlarıyla ilgilenmiyoruz. Zira bu alan anlaşmazlıklarla dolu. İlgilendiğimiz nokta, konuya laiklik açısından bakmak. Böylelikle, bu tür bir laiklik anlayışı yapılandırmanın şu iki temel değeri kurban etmeyi gerektirdiğini göreceğiz: Bireysel özgürlük hakkı ve fırsat eşitliği.

Laikliğin temellerinin, kilisenin veya dini işleri düzenleyen kurumların siyasi tahakkümden uzaklaştırılmasına dayandığını bilmemize rağmen, ılımlı demokratik toplumlardaki laiklik uygulaması, bireyi dini inançlarını
yerine getirmekten alıkoyamaz. Laiklik çağrısı yapanların büyük bölümü, laiklikle demokrasi arasında, yani laiklikle insan hakları, adalet, özgürlük, eşitlik ve saygınlık değerleri arasında sağlam bir bağ bulunduğuna inanıyor.
Bu noktada ortaya şu soru çıkıyor: Acaba Kemalist laikler, demokratik laikliğe mi yoksa Nazi ve faşizm despotizminin veya Sovyetler Birliği'ndeki totaliter yönetimin altındaki 'laiklik' gibi despot bir anlayışa mı inanıyorlar? Bir başka deyişle, Türkiye, liberal, rasyonalist ve demokratik olmayan laik kavramlar dayatmak için fırsat kollayan siyasi güçlerle işbirliği yapmış askeri despotizme mi dönmek istiyor? Yoksa bu Müslüman ülke, dini toplumdan söküp atmaya çalışmayan, vatandaşla farklı biçimleriyle inanç ve kendini ifade etme özgürlüğünün yanı sıra, eğitim hakkı, dini, kültürel ve siyasi haklar ve başkalarının özgürlüğüne saldırmayan adetleri yaşatma hakkı kanalıyla ilişki kuran bir laiklik uygulamasına geçmek eğiliminde mi?

Laiklerin gösterileri zalimceydi

Dar görüşlü 100 bin laik, dini bir emri yerine getiren ve çoğu yoksul kesimlerden gelen bir grup kızın, bütün sözleşmelerin, anayasaların, semavi dinlerin ve demokratik ideolojilerin korunmasını kararlaştırdığı bireysel özgürlükler sayesinde sahip olduğu yüksek öğrenim hakkına karşı sokaklara döküldü. Bu gösteri özgürlükleri ortadan kaldırmayı destekliyor. Ayrıca, Türkiye'de var olduğu iddia edilen liberalizmin yanı sıra, Avrupa ve ABD'nin gerçekçi ve hoşgörülü bir biçimde döndüğü rasyonel ve ılımlı laiklikle uyuşmuyor. Bunun yerine Türkiye'deki laikler, birlikte yaşamayı reddeden ve laikliğin geleceğine dair endişeleri dile getiren pankartlar açıyor. Oysa adalet, sembolik bir örtüye karşı varolan önyargılı tutum nedeniyle uzun yıllardır eğitim ve fırsat eşitliği haklarından mahrum edilen kızlardan özür dileyen ve bundan pişmanlık duyan pankartlar açılmasını gerektiriyor.

Bu giysiyi giymemek laik kadınların hakkı. Bu kadınların ve laik erkeklerin muhaliflerine karşı 'hukuki soygunculuğa' girişmeleriyse
insanlık dışı. Bu tavır laikliği, Avrupa'da aydınlıkçı laikliğin iki asır önce reddettiği uygulamaya dönüştürür.

Kaynak: Radikal