Türkiye"de Latin Alfabesi ile ilgili iki farklı görüş hâkim.
Bizim alfabemizi değiştirerek bir günde âlimi cahil yaptılar, tarihimizle bağlantımızı kopardılar şeklinde düşünenler
Atatürk, Arapça gibi okunması zor bir alfabeden bizi kurtararak, Türkiye"ye modern dünyanın kapılarını açmıştır, diye övünenler
Sovyetlerin dağılmasından sonraki yıllarda, bölge ile ilgili yapmış olduğumuz araştırmalar, Latin Alfabesine geçis sürecinin Orta Asya ve Türk Cumhuriyetlerinde, Türkiye"de gerçekleştirilen harf inkılâbından çok daha öncelere dayandığını gösteriyor.
Türk halklarının Latin Alfabesine geçiş girişimleri, Çarlık Rusya"sının yıkılmasının hemen ardından başlamıştı. Kesin karar ise 1926 yılında Bakû"de düzenlenen Türk Dili Kurultayına aittir.
Latin Alfabesine geçiş süreci
Şubat 1917 devrimiyle Çarlık Rusya"sının yıkılmasının ardından, bağımsızlıklarını elde eden Orta Asya ve Kafkas Türklerinden bazı aydınlar, İhtiyaca cevap veremediği için Arap Alfabesinin değiştirilmesini gündeme getirdiler.
Böyle bir değişikliğe gidilmesine gerekçe olarak da Batı ile Doğu, İslam ile diğer kültürler arasındaki duvarları ortadan kaldırma gereğini gösteriyorlardı. Bu tür öneriler 1920 yılından itibaren düzenlenmeye başlanan konferanslarda sıklıkla gündeme gelmeye başladı.
Türkistan"da o tarihlerde Türkçe ile ilgili düzenlenen konferans ve kurultaylarda alfabe değişikliği ile ilgili üç ayrı teklif ortaya atılıp tartışıldı, bunlar:
1. Arap Alfabesinin kullanımına aynen devam edilmesi,
2. Arap Alfabesinin tekrar gözden geçirilerek modernleştirilmesi ve farklı Türk lehçelerine adaptasyonunun tekrar sağlanması,
3. Arap Alfabesinin tamamen bırakılıp Latin Alfabesine geçilmesi.
1921 yılında Özbekistan"da "Çağatay Grungi" dil grubu tarafından bir konferans düzenlendi. Bu konferansta M. Hodiyev bazı bölgelerde deneme amaçlı, muvakkati Latin Alfabesine geçilmesini teklif etti ancak, teklif kabul görmedi.
1922 de ikincisi düzenlenen konferansta ise, delegelerin çoğunluğu Latin Alfabesine geçilmesi yönünde fikir beyan etmekteydi.
Yeni alfabenin denenmesi için Orta Asya değil Kafkasların daha uygun olacağı ve Azerbaycan"ın en ideal bölge olduğu kanaati hâkim oldu. 1922 yılında Azerbaycan"ın belirlenen bazı bölgelerinde, Latin Alfabesinde eğitime başlandı.
Bir yıl sonra (1923) Kuzey Asetya, İnguşetya ve Kabardina da Latin Alfabesi kullanılmaya başlandı. 1924 yılında Azerbaycan resmen Arap Alfabesin bırakıp Latin Alfabesine geçtiğini açıkladı.
Moskova, bütün bu gelişmelerin dışında kalamayacağından dolayı, gelişmeleri daha yakından takip etme kararı verdi. Bu nedenle 1924 yılında Moskova"da Doğu Bilimleri Enstitüsünde "Türk Halkları Latin Alfabesi Birliği" (ASLAT) kuruldu.
Artık süreç işlemeye başlamıştı geri dönüş yoktu. Takvimler 1926 yılını gösterdiğinde Baku"de Türkçe Konuşan Halklar Kurultayı tarafından Latin Alfabesinin geleceğinin ele alındığı uluslararası bir toplantı düzenlendi.
Toplantıya Tatarlar, Özbekler, Kazaklar, Kırgızlar, Türkmenler, Çuvaşlar, Yakutlar, Ahıskalılar, Kuzey Kafkasya ve Sibirya Türkleri, katıldı. Ayrıca Türkiye, Ukrayna, Avusturya, İngiltere ve İran da toplantıya katılan ülkeler arasındaydı. Toplantıda Türkçe konuşan halkları temsil eden 131 delege bulunuyordu.
Yeni bir dönemin başlangıcıydı, herkes yüzünü Avrupa"ya çevirmişti. Çarlık Rusya"sı ise artık yoktu. Örnek alınacak en doğru seçenek Avrupa idi. Toplantıda yukarıda zikredilen üç ayrı öneri ele alındı. Ateşli tartışmalar yaşandı.
Latin Alfabesine geçilmesine en fazla karşı çıkan Tataristan delegesi Alimcan Şaraf oldu. Şaraf bütün kitap baskılarının Arap Alfabesi ile olduğunu, Azerbaycan tecrübesinin ikna edici olmadığını, böyle bir değişikliğin hakların faydasına olmayacağını savunuyordu. Kazakistan delegeleri de aynı kanaati belirttiler.
Ancak, çoğunluk öyle düşünüyordu. Yapılan oylama, 101 kabul, 7 ret, 6 çekimser oyu ile sonuçlanıyor ve Latin Alfabesi resmen kabul ediliyordu.
Toplantı, Türk Halklarının Latin Alfabesinin kullanımına geçmeleri kararıyla sonuçlandı.
Karar sonrasında Azerbaycan ve Özbekistan gibi ülkelerde Latin Alfabesinin kullanımına başlandı. Bazı ülkeler kısmen geçiş sağladı. Dini eğitim kurumlarında eski Türkçe"ye devam edildi.
Bu sürünceme Sovyetlerin 1940 yılında tek alfabenin kullanımına geçilmesi kararıyla sona erdi ve Kiril Alfabesi o tarihten itibaren kullanılmaya başlandı.
Sovyetlerden sonraki dönem
Doksanların başında Sovyetlerin dağılmasının ardından değişim sürecine giren BDT üyesi ülkelerin çoğu alfabe değişikliğine gitti. Azerbaycan Türkmenistan, Özbekistan, Gürcistan, Ermenistan ve Batlık Cumhuriyetleri değişiklik yaptılar. Kazakistan ve Kırgızistan bazı çekincelerden dolayı değişikliğe gitmemeyi tercih etti.
Bu nedenle bazı Rus bilim adamları, Latin Alfabesinin Türk lehçelerini Kiril Alfabesi kadar karşılayamadığını iddia ediyor. Bazıları işi daha da ileri götürerek, Kazak ve Kırgız lehçelerin Türk dil grubundan olmadığı için hala Kiril Alfabesinin kullanıldığını söylüyor.
Azerbaycan ve Türkmenistan"da tek bir kanunla gerçekleştirilen alfabe değişikliği Özbekistan"da üç ayrı geçici yasa ile yumuşak bir geçiş ile süreci ile sağlanmak istendi. Üçüncü yasanın süresi 2010 tarihinde sona eriyor.
Özbekistan"da 14 yıl önce alfabe değişikliği kararı alınmasına rağmen, süresinin uzun tutulmasından kaynaklanan problemler yaşanıyor. Tamamen Latin alfabesine geçiş için belirlenen süre normalde 2005 idi. Bazı gerekçelerden dolayı süre 2010 yılına kadar uzatıldı. Bazıları Kerimov"un yeni alfabeyi öğrenmek istemediğinden dolayı geçiş süresini uzatarak zaman kazanmak istediğini iddia ediyorlar.
Geçen zaman içerisinde yapılanlar, Rusça kelime ve deyimlerin Latin Alfabesi ile yazılmasından çok da öte gidemediği için Özbekistan"daki Ruslar, yeni alfabenin Özbek Türkçe"sinin bütün seslerini Kiril Alfabesi kadar karşılayamamasından kaynaklandığını ve bu sürenin daha da uzayacağını söylüyorlar.
Özbekistan"da bir alfabe ve dil kargaşası yaşandığı, bu konuda iki arada bir derede kalmışlık veya bir siyasi kararsızlığın hâkim olduğu söylenebilir. Resmi dilin hangisi olduğu konusunda dahi alfabeden kaynaklanan kargaşa çözülebilmiş değil.
Yirminci yüzyıl Türkçe konuşan halkların yazı dilinin kırılma asrıydı. Seksen yılda üç ayrı alfabe kullanıldı. 1926 yılında Arap Alfabesi bırakılıp Latin Alfabesinin kullanılmasına karar verildi. 1940 yılında, Sovyetlerin dayatmasıyla Kiril Alfabesine geçildi. 1992 yılında itibaren batıya doğru esen rüzgârlar ve Türkiye"nin de teşvikiyle Latin Alfabesine tekrar geçildi.
Doğu Türkistan"da da uygulama farklı olmadı. Halen Arap Alfabesinin kullanıldığı bölgede önce Kiril Alfabesinin kullanımına geçilmiş, ardından Latin Alfabesi denenmiş ve sonunda tekrar Arap Alfabesine dönülmüştür.
Türk Halkları Arap, Latin, Kiril ve tekrar Latin ve Arap Alfabeleri olmak üzere 80 yılda toplam 4 önemli değişikliğe maruz kaldı.
Velhasıl Latin Alfabesine geçiş, bütün Türk ırklarının Azerbaycan"daki kurultayda almış oldukları ortak karar neticesinde gerçekleşmiştir.
Türkiye Türkleri, alfabe fırtınasından en az hasarla kurtulan taraf olmuştur.