Türkiye hükümetiyle Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi arasındaki yakınlaşma, AKP hükümeti için yeni bir başarıyı temsil ediyor. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu 30 Ekim'de Erbil'i ziyaret etmiş ve Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'yle görüşmüştü.
Davutoğlu ülkesinin, Irak'taki Türkmenler, Şiiler ve Sünnilerle olduğu gibi Kürtlerle de yeni bir ilişki yapılandırmak istediğini açıklamıştı. Mezhep ve etnisite temelli bir sınıflama içeren bu açıklama hoşumuza gitmeyebilir, ancak buradaki asıl mesele Ankara'nın Iraklı Kürtlere olumlu mesajlar göndermesi.
Davutoğlu'nun başını çektiği bu hareketlenmeyle, Arap ve İslam dünyasına yönelik etkin Türk diplomasisinde eksik kalan bir halkanın farkına varılmış oldu. Öncesinde, Türkiye'nin bölgesel denklemindeki Kürt etkeninin kasıtlı biçimde es geçildiği ve önceki iktidar partilerinin orduyla işbirliğiyle derinleştirdiği 'askeri çözüm'ün sürdüğüne dair bir izlenim vardı.
İpuçları henüz netleşmese de, yeni bir yaklaşımla çözüm yönünde ilerleme Ortadoğu'nun çehresinin değiştirilmesine katkıda bulunabilir. Zira AKP, 'Arap ve İslami Ortadoğu'yla derin organik bağlara sahip yeni bir Türkiye' vizyonu temelinde Kürt sorununu yeni bir bakış açısıyla ele alıyor. Bu bağlamda kazanım elde edilirse, Türk siyasetinde 30 yıldır devam eden ve Türklerle Kürtlere ağır bedeller ödettiren tıkanıklık açılır.
Türk Dışişleri'yle Irak Kürdistanı'nın siyasi yönetimi arasındaki görüşmeler, PKK'nın bölgede üslenmesi ve Türk güçlerinin saldırıları gibi güvenlik konularının ele alınmasından başlayarak, gelecekteki ilişkinin ufuklarını açacaktır. AKP kendi Kürtlerine olumlu işaretler verdi; kültürlerini yaşama ve ulusal dillerini kullanma imkânı sağlandı.
Bu gelişme, PKK'nın askeri eylemleri bırakarak karşılık vermesini gerektiriyor. Tabii buna Türk tarafından benzer taahhütler eşlik etmeli.
Sayıları 15 milyonu bulan Müslüman Kürtlerin sorunlarını çözmeye en ehil siyasi güç, İslami köklere sahip olan AKP. Diğer yandan, Kürt siyasi toplumu DTP kanalıyla Türkiye Meclisi'nde 23 sandalyeye sahip. Bu da PKK'nın Kürt kütlesinin tek meşru temsilcisi olmadığına işaret.
Bağdat'taki merkezi yönetim aşılmamalı
Tablonun Irak Kürtleriyle ilgili diğer yönüne gelince; Türkiye'deki kardeşlerinin sorunlarını ele alan bir çözüme varılması Erbil'deki siyasi yönetimin üzerindeki yükü ve özellikle de güvenlik yükünü kaldıracaktır. Beklenen açılım Erbil'in yayılmacılık ve bağımsızlık yönündeki eğilimlerini güçlendirmemeli. İşin aslı şu ki, Bağdat'taki merkezi hükümet geçtiğimiz üç yıl boyunca Ankara'yla kurduğu yoğun temaslar kanalıyla Kürt kuzeyi Türk saldırılarından korumaya çalıştı. Bu durum, Irak'ta ocak ortasında yapılacak genel seçim yaklaşırken, Kürtlerin Kerkük'ü kendi bölgesine katma taleplerini hafifletmesini gerektiriyor. Kerkük'ün çeşitlilik halini en fazla yaşayan Irak kenti olduğu doğru. Kerkük'ün bu karma kimliğinin derinleştirilmesi, ülkedeki en zengin çeşitliliğin kanıtı olarak bir başarı oluşturacaktır.
Ankara'nın ülke içindeki Kürt sorunu konusunda olgun ve demokratik bir çözüme başlama yönünde siyasi irade ortaya koymasının sonucunda, komşu Irak'ın da daha fazla açılıma sahne olması gerekir. Bağdat'taki merkezi yönetim aşılmamalı ve Türkmenler dahil Irak'taki başka toplulukların varlığı gözardı edilmemeli.
(Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç, 9 Kasım 2009)
Kaynak: Radikal