Türban riski hâkimiyet için


 
AKP türban yasağını kaldırırsa Türkiye, askerin siyasetteki nüfuzunun kırıldığı bir döneme girecek. Diğer yandan AKP hâkimiyeti artacak

Türkiye yeni bir sürecin kapısında. Kazanacak taraf, ülkenin geleceği üzerinde en az 10 yıl söz sahibi olacak. Isınmaya başlayan çatışmanın iki tarafı, iktidardaki ılımlı İslamcılar ve en güçlü kurum olan ordu, ulusalcı ve solcu partiler, akademisyenler ve kültürel çevreler arasında bulunan laikler. Bu çevreler, ordu ve onun laik müttefiklerine tepkilerinde demokrasiye bağlılık içinde ve infiale kapılmaksızın etkin taktikler, sabır ve maharet ortaya koyan ılımlı İslamcıların artan hâkimiyetine yönelik endişelerini ortaya koyuyor. Ilımlı İslamcılar, olayların akışı içinde ordunun müdahalede bulunma tehditleri karşısında esneklik göstermekte tereddüt etmedi. AKP bu tutumu özellikle de çoğunluğu elde etmesi sonrası ortaya koymaya başladı ve Gül'ü cumhurbaşkanlığına getirmeye çalıştı. Anayasa Mahkemesi'nin meclis oturumlarında üçte ikilik çoğunluk sağlanması gereği yönündeki kararına boyun eğdi. Erdoğan ve Gül erken seçim yapmakta tereddüt etmedi. Seçim başarılarıysa, ordu ve ulusalcı partiler için şok oldu; nüfuzlarını yeniden kazanma fırsatını sunacak başka şartları bekleyerek elleri kolları bağlı halde kaldılar.
Geçen yaz artan PKK saldırıları, Türk ordusunun Kuzey Irak'ı işgal ve belki de yeni bir emrivaki oluşturmak amacıyla Kerkük'e ulaşmak için kullanmaya çalıştığı bir fırsat doğurdu. Hükümet de bu müdahaleye katılmış olacak ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi karşı saldırılar başlatır ve Türk ordusu ağır kayıp verirse, hükümet siyasi bedeli ödeyebilecekti.
ABD hatta girdi ve Başkan Bush Erdoğan'la, Ankara'nın Amerikan istihbaratının sağlayacağı bilgi ve görüntüler karşılığı kapsamlı işgal olanağından geri adım attığı bir anlaşma imzaladı.
Üçte ikilik çoğunluğun sağlanması sonrası, Gül'ü ilk İslamcı isim olarak cumhurbaşkanlığı görevine getirme başarısı gösteren AKP'yle ordu ve laikler arasındaki çatışma yatışmıştı. Şimdiyse başörtüsü meselesi çıkageldi. Tansiyonun yükseldiği, AKP'nin üniversitelerde türban yasağını kaldıran ve meclise sunmaya niyetlendiği yasa taslağına karşı patlak veren gösterilerde görülüyor. Başta kendisini Atatürk mirasının bekçisi gören ordu olmak üzere, laikler tasarıyı laikliğe tehdit olarak değerlendiriyor. Hatta ordu başörtüsünü hâlâ, bireysel özgürlükten ibaret değil, siyasi bir sembol olarak görüyor.
İki taraf da, hali hazırdaki çatışmada yenilgiye uğramanın, teslimiyetin yanı sıra, nüfuzlarının gerilemesi anlamına geleceğinin farkında. Bu nedenle Erdoğan'ın zamanlamasının önemi hafife alınmamalı. Yasayı geçirebilirse Erdoğan -ki yeterli çoğunluğa sahip-, orduyu kışla içinde tutacak ve yeni bir geleneği derinleştirecek. Bu yeni gelenek de, geçen 60 yıl boyunca yaşananların aksine, ordunun seçilmiş siyasi platforma bağlılığı yönünde olacaktır. Geçmişte siyasiler generallerin nezdinde birer memura dönüşmüştü.
Başbakanın yasa tasarısını meclise sunması, başarma ihtimali başarısızlık ihtimalinden daha fazla olsa da risk almaya ve bedeli ödemeye hazır olduğu anlamına geliyor. Böylelikle AKP laiklerin son ve en önemli kalesi üniversiteler de dahil Türkiye'deki önemli eklemler ve ayrıntılar üzerinde hâkimiyetini yayacak. Peki Erdoğan bunu başaracak mı? Bekleyelim.

Kaynak: Radikal