TSK yazıyor, AKP oynuyor söylemi

Ak Parti'nin, Doğu - Güneydoğu veya "Kürt sorunu"ndaki tavrının "Devlet çizgisi"ne eklemlenip eklemlenmediği konusunu tahlil ederken hadisenin boyutlarına teker teker yaklaşmakta fayda var.

Burada ilk çözümlenmesi gereken konu, "Devlet çizgisi"ni kimin temsil ettiği meselesidir. Herhalde "devlet çizgisi"nden, başka "derinlikler" ima ediliyor olsa da, fiili planda TSK'nın çizgisi kastedilmektedir.

 -Devlet olarak TSK diyor, hükümet yapıyor. Hatta biraz daha ileri, TSK senaryo yazıyor, "Ben biraz geride durayım, böylece demokrasinin zevahiri kurtulsun, sahneyi sana bırakayım, ama benim verdiğim rolleri oyna!" diyor.

Bu mudur?

Ben, "devlet"i TSK'ya indirgemenin ve hükümeti "emir eri" hüviyetine sokmanın, "devlet paranoyası" ile alakası bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben, bu anlamda TSK'nın her şeyi belirlediği, hükümeti de güttüğü kanaatinde değilim. Hadisenin boyutlarına inildiğinde konu daha iyi anlaşılabilir kanaatindeyim:

"Kürt meselesi"nin üç boyutu var.

-Güvenlik boyutu
-Sosyo - kültürel - ekonomik boyut.
-Kimlik boyutu İlk iki konuda, AK Parti hükümeti ile TSK çizgisi arasında önemli ölçüde uyum olduğu söylenebilir.

Sonuçta hükümet de terörle mücadeleyi ve güvenlik boyutunu önemsemek ve bu konuda güvenlik güçleri ile koordineli çalışmak zorunda. Burada hükümet adına belki, güvenlik çalışmaları sürdürülürken, halkın rencide edilmemesine, demokratik ölçülere ve hukukun üstünlüğüne riayet konusunda özel bir duyarlılık olabilir. Yine burada, hükümetten, terörle mücadelenin başka hesapların kamuflajı olmasına karşı hassasiyet beklenebilir. (Aktütün ve Şemdinli olaylarında hükümetin tavrına yönelik eleştiriler, Asker açısından da önemli kabul edilmelidir)

Ayrıca, bölgeyi terörden arındırmanın, sadece T.C. adına bir başarı olduğu düşüncesi de sağlıklı değildir. Aksine, terör örgütünün bölge üzerinde kurduğu bir baskı vardır ve bölge insanı ondan da kurtulmayı istemektedir. Terörist örgütle halkı bütünleşmiş gösterip, teröre karşı her türlü tavrı halka baskı niteliğinde algılamak çok ciddi bir yanılgıdır.

Burada, hükümetin terörle mücadeleyi önemsemesini, TSK'ya eklemlenmek olarak nitelemenin, DTP - PKK çizgisi adına bir anlamı olabilir. Çünkü böyle bir süreci yıpratmak, terörü bir mücadele aracı olarak görenlerin psikolojik savaş mantığına uygun düşer. Hem bunu yaparsanız, sosyo - ekonomik - kültürel alanda yapılan iyileştirmeleri de kamufle etmiş ve halkın gözünden düşürmüş olmayı umarsınız.

 Açık bir gerçek ki, Türkiye'de hangi hükümet olursa olsun, terörle mücadeleyi önemsemek zorundadır.

Hadisenin sosyo - kültürel - ekonomik boyutu alanında da, Hükümet - Asker ilişkisi paralel düşebilir. Asker, öteden beri terörle mücadelenin, sadece askeri enstrümanlarla yürütülemeyeceğini, bunun sosyal zemininin ortadan kaldırılması gerektiğini seslendirerek gelmiştir. Son dönemde "Dağa çıkış"ın önlenmesi söylemi etrafında da aynı konu vurgulanmıştır.

Hadisenin bu boyutunda, AK Parti hükümetinin çok ciddi bir gelişme sağladığı açıktır. Bölgeye yapılan hizmetler halk tarafından fark ediliyor ve bu, AK Parti'ye halk desteği olarak geri dönüyor. Terörle mücadeleyi sürdüren Askerin, terörün sosyal zeminini ortadan kaldıracak nitelikteki bu gelişmeyi görmesi, önemsemesi ve takdir etmesi gayet tabii.

Konunun belki en sıkıntılı boyutu, kimlik meselesinin nasıl çözüleceği noktasında toplanmaktadır. Bu noktada, hükümetle asker arasında ortak bir düşünce oluşmamış bulunabilir.

Aslında "kimlik meselesi" henüz genel anlamda üzerinde fikir birliği sağlanamamış bir konudur.

Bu da, "Kürt sorunu" tanımlamasının içinin nasıl doldurulacağı sorunu ile iç içedir. Ben sanıyorum, bu konuya kafa yoran çevrelerden "Kürt sorunu"nun içini doldurmasını isteseniz, önünüze başka başka tanımlar, tahliller, çözümler çıkacaktır.
-Kimlik nedir?
-Kimlik adına ne tanınacaktır?
-Kimlik tanındıktan sonra neler yapılacaktır?
-Kimliği tanımanın, ülkenin diğer sosyo - kültürel bünyesi ile ilişkisi nasıl şekillenecektir?
-Kimlikle ilgili hukuki sorunlar çıkacak mıdır, bu, nasıl bir düzenleme ile halledilecektir?
-Kimlikle ilgili adımlar, T.C.'nin genel sistem yapısında nasıl bir değişimi getirecektir? Evet, böyle bir yığın soru söz konusu...
Bu konularda AK Parti'nin çözüm projesi de henüz oluşmamış olabilir, Askerlerin de...
Çözüm projeleri varsa bile, bunlar arasında uyum da bulunmayabilir.

 Bu sebeple, henüz sonuçlandığını sanmadığım bu alanda, "Hükümet Asker çizgisine eklemlendi" yorumunun sağlıklı olmadığını düşünüyorum, bir. Asker'i "Mutlak yanlış"ın adresi gibi algılayan bu yaklaşımın da irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum, iki.

Kaynak: Bugün