Lübnan'daki çatışmalar sonrasında güç Hizbullah'ın elinde toplandı. Nasrallah bu durumu diyalog başlatmak için kullanmalı
Hizbullah'ın bu hafta yaptığını bazıları bir darbe olarak kınarken, diğerleri de bir karşı ayaklanma olarak savundu. Bu tartışma kısa süre içinde son bulmayacak, fakat Lübnan'daki siyasi statükonun sadece birkaç günde radikal bir değişime uğradığına şüphe yok. Bu durumun ülkeyi nereye götüreceğini öngörmek için çok erken. Ancak, Lübnan'da gücün gerçekte nerede odaklandığına dair uzun süredir şüpheler söz konusuydu; şimdiyse en azından açık bir adres var: Hizbullah Genel Sekreteri Said Hasan Nasrallah. Nasrallah herhangi bir resmi görevden uzak durmaya devam edebilir, fakat olaylar beklenmedik bir biçimde gelişmezse Lübnan direnişinin lideri ulusal bazda şimdiye dek görülmemiş miktarda siyasi sorumluluk kazanmış durumda.
Hizbullah'ın geçmişte üstünlük kurduğu durumlara dair sicili iyiye işaret: Direniş hareketi 2000'de İsrail'i güney Lübnan'daki işgal güçlerini çekmeye zorladıktan sonra, düşmanla işbirliği yapanlara karşı çoğu yerleşik ordunun genellikle yaptığına göre çok daha yumuşak davrandı. Ancak Nasrallah kendisini bu kez çok daha hoşgörülü bir gündemden sorumlu hale getirdi.
Slogan atmaya zaman yok
Çoğunlukla Lübnan'ı 2005'ten bu yana felç etmiş siyasi didişmelerden dolayı, acil meseleler beklemedeydi. Eğer Nasrallah'ın bu haftaki hesaplı adımı kısasa kısas bir tırmandırmadan ziyade bu didişmeleri sonlandırmaya yönelikse, bazı ikilemleri çözmek şimdi onun görevi. Ekonomi akıntıya kapılmış halde, ulusal savunma stratejisinin 1990'larda gayet iyi işleyen belirsizliği sorun kaynağına dönüştü, mevcut seçim yasası ölümcül derecede sorunlu ve hem siyasi, hem de mezhepsel sınırlara derin bir güvensizlik damgasını vuruyor.
Dahası, bu hafta yaşananların sonuçlarına bağlı olarak, Lübnanlılar kendilerini tıpkı Filistinlilerin Ocak 2006'da Hamas'ı seçmelerinden sonra maruz kaldığı gibi bir kuşatma altında bulabilir. Hepsinin ötesinde, yararsız bir 'boş slogan değiş-tokuşu' yerine gerçek bir diyaloğa girmeye yönelik bir ihtiyaç söz konusu.
Darbeci değil devrimci diye anılabilir
Nasrallah'ın şimdiki görevi, bunlara ve diğer meydan okumalara yanıt verilmesini sağlayacak türden kapsayıcı bir ortam yaratmak. O ve partisinden bütün çözümleri bulmaları beklenemez. Ancak diğer aktörleri -sadece en yakın müttefiklerini değil- sürece dahil edemezlerse, Nasrallah bir diktatör olarak görülme tehlikesiyle karşı karşıya kalır.
Hizbullah ve ortakları, 14 Mart Güçleri Koalisyonu'ndaki muadillerinin gerçek ortaklıkla ilgilenmediğini, sadece şartları dikte ettiğini sık sık öne sürerdi. Şimdi Nasrallah, kendi tarafının aynı beklentileri hayata geçirmeye hazır, istekli ve ehil olduğunu kanıtlamalı; ve sürat hayati önemde: 15 yıllık iç savaştan, 15 yıllık sulandırılmış egemenlikten ve üç yıllık cehennemden sonra, Lübnanlılar nihayet kendi yetenekleri ve enerjileriyle orantılı bir siyaset düzeyini hak ediyor. Bunu sağlayan adam Nasrallah olursa, tarih attığı adımları bir darbe değil, bir devrim (ama gecikmiş bir devrim) olarak kayda geçirecektir.
Kaynak: Radikal