Tlass formülü yeniden ısıtılıyor

Cenevre II toplantısı öncesinde Menaf Tlass formülü yeniden ısıtılıyor.  Hafız Esat'ın darbe ve silah arkadaşlarından Mustafa Tlass uzun zamandır Paris'te yaşıyor. Emekli edildikten sonra kapağı Paris'e attı ve milyarder kızı Nahid ve damadı ve silah ve para tüccarı Ekrem Acce ile birlikte Paris'te gününü gün ediyor.  Felekten  geceler çalıyor. Esasen Hafız Esat günlerinde aile sus payına karşılık olarak Suriye'nin kaymağını yiyordu. Rejimin Sünni ayağını temsil eden ve bu nedenle beslenen Tlass, Haddam ve Şihabi gibi aileler zamanla rejimden koptular. Özellikle de Beşşar Esat döneminde eski kuşak ve tüfeklerden biri ve son kalıntı olarak sırıttığı için Mustafa Tlass emekliye sevk edildi. Belki de Mustafa Tlass bunun burukluğunu yaşamış olmalıdır. Bununla birlikte  büyük oğlu Menaf Tlass  da zamanla babasının yerini doldurabilirdi. Lakin Suriye halk hareketi  keskin bir biçime Esat ailesi veya hanedanlığı ile Tlass ailesinin arasını açtı. Tlass ailesi Humus'un Restan bölgesinden geliyor.   Burası aile ile birlikte anılıyor. Babo Amr ve Restan devrimin veya direnişin destansı kale ve şehirlerinden birisi haline geldi. Rejim bu bölgeye bütün ateş gücüyle yüklendi. Bu ise Tlass ile Esat aileleri arasında bir aşınmaya ve kopuşa neden oldu.   Aileden Abdurrezzak Tlass burada direniş komutanı olarak sivrildi.  Beşşar Esat ile çocukluk arkadaşı Menaf Tlass arasındaki boşanmanın ve ayrılığın temel nedeni de Restan bölgesi olayları oldu. Halbuki, 1982 yılında Hama olayları sırasında aile Restan köprüsünü korumamış olsaydı belki de mücadelenin seyri başka olacak ve rejim tanklarını ve ağır silahlarını Hama'ya sokamayacak ve olayların seyri başka tecelli edecekti.

*

Bu defa ise rejim Restan'da tutunamadı ve Restanlı Tlass ailesi de rejimin karşısına geçti.   2012 yılında Esat'la yollarını ayrılan Menaf Tlass Türkiye üzerinden Paris'e  geçmiş ve ailesinin yanına yerleşmişti.    Akabinde bazı bölge ülkelerini ziyaretinden sonra sesi kesilmişti.  Riyad Hicap ile birlikte Menaf Talss rejim içinden en üst düzeydeki kopmalardan birini temsil ediyor.  Riyad Hicap maceralı bir firardan sonra Ürdün'de sessizliğe gömülürken son sıralarda Menaf Tlass Sabah gazetesinin bir haberiyle yeniden gündeme oturdu.   Geçiş yönetimi üzerinde Rus ve Amerikalıların ismi üzerinde mutabakata vardığı ileri sürülüyor.  Gerçekten de böyle bir şey var mı yoksa Sabah gazetesi hatırlatma babından ismini mi gündem taşıyor?  Bahis mi oynuyor? Şayet gerçekten de bu haber duyumlara istinat etmiyorsa kötü bir hatırlatma. Menaf Tlass Suriye'yi yönetebilecek en son kişi olmalı. Acaba bu ismi İsrail'e yakın çevreler im ortayla atıyor? Zira Abdurrezzak Tlass gibi bir iki ismi istisna edersek Mustafa Tlass dahi aile gayet gayri ciddi isimlerden oluşuyor.  Mustafa Tlass baba Esat'ın emir kulu gibiydi ve idamları imzalamaktan ellerinin yorulduğunu iftiharla dile getiriyordu.  Onların dünya yansa bir çöpü yanmaz!   O kadar gamsızlar. Baba Tlass boş zamanlarını yabancı misyon şefi bayanları taciz ekmekle geçiriyordu! Sünni kesimi temsil ve sus payı üzerinden aileye  eyyamçılık imkanı bahşedilmişti.  Diğer kardeş Firas Tlass bir zamanların Cavit Çağlar'ı misali  Suriye ordusunu giydiriyor ve aldığı ihaleler üzerinden  Suriye'nin zenginleri arasına giriyordu. Menaf da gününü gün ediyor ve playboy olarak anılıyordu. ABD'de olsa kovboy sınıfına girebilirdi.

*

Kız kardeşleri Nahid ise piyasada ' feltan/sürtük'  veya gönül çelen veya buna benzer sıfatlarla anılmakta.  ABD veya Rusya'nın Menaf ismi üzerinde mutabakata varmasa mümkün.  Onlar için biçilmiş kaftan. Onları tatmin eder. Zira en istemeyecekleri şey Suriye'de ciddiyet olurdu.  Lakin bu Suriye halkının çabalarını heba etmek olur.  Bir süreç nasıl başlarla öyle devam eder ve istim arkadan gelir tarzındaki yaklaşım yanlıştır.  Kafileyi yolda düzmek en zor hususlardan birisidir.  Bundan dolayı Suriye halkı ve muhalifleri gelecek idareyi ABD ve Rusya'ya bırakmamalı.  Yoksa yapılan fedakarlıklar heba olmaktan öte bir anlam taşımaz. Bununla birlikte, meselenin uzun sürmesinin ardında da devrimi bu gibi isimler üzerinden sulandırma çabaları var. Suriye halkı ve muhalifleri uyanık olmazsa sürecin kontrolünü kaybedebilirler 've ne umduk ne bulduk' durumuna düşebilirler.  Devrimlerin çalınması bir gerçek, lakin kader değil.  Yabancı güçler bedeli ağırlaştırarak Suriye halkını bu formüllere razı etmek istiyorlar.  Bu ise sürecin içini boşaltmaktır.